İpler Fed ve TCMB’nin ellerinde…

Banu ERİŞ / Finansinvest

Yerel seçimler sonrasında siyasi belirsizliğin piyasalar üzerinde yarattığı baskı bertaraf edildi. Şu anda yurtiçi piyasalarımızın yönünü belirleyenler ABD Merkez Bankası (Fed) ve TCMB. 
Fed’in para politikasına yönelik beklentiler, gelişmekte olan piyasalara (GOP) yönelik ilgiyi belirliyor. Geçmiş dönem verilerine baktığımızda özellikle Fed’in tahvil alım programını azaltma sinyali verdiği tarihten (Mayıs 2013) bu yana GOP’a yönelik kümülatif sermaye girişlerinin azaldığı görülüyor. Peki bu durum sürer mi? Öncelikle Fed’in mevcut duruşunu değerlendirelim. Aralık 2013’te tahvil alımlarını azaltmaya başlayan Fed geçen üç toplantıda 10 milyar dolarlık kesintilerle aylık tahvil alım miktarını 55 milyar dolara indirdi. 

Son toplantı sonrasında Fed Başkanı Yellen tahvil alımlarının muhtemelen Ekim’de sonlanacağını ve ilk faiz artırımının bundan altı ay sonra yapılabileceğini duyurdu. Piyasadaki mevcut fiyatlamalar bu beklentiye paralel olsa da, faiz artırımına dair şimdiden net bir takvimin ortaya koyulması piyasalarda endişe yarattı. Bu toplantının tutanakları ise söz konusu takvimin Yellen’ın kişisel öngörüsü olduğunu gösterdi. 

Piyasalar yeniden Fed’in ekonomik göstergelere bakarak faiz artırımı kararını vereceğini fiyatlıyor. Bunu iki senaryo ile özetleyelim: Diyelim ki ABD’de makro veriler hızlı ve güçlü bir toparlanmaya işaret ediyor ve Fed 2015’in ilk yarısında faiz artırımına başladı. Küresel büyümeye dair olumlu görünüm faiz artırımının olumsuz etkisini telafi edebilir. ABD verilerinin beklenenden zayıf olması halinde ise Fed düşük faiz ortamını daha uzun süre sürdürecektir. Bu durum da GOP’a genel olarak olumlu yansıyabilir. 

TCMB’nin ise ilk etapta fonlama maliyeti ve munzam oranları ile sıkı para politikasını gevşeteceğini, yaz aylarında enfl asyon görünümde iyileşmenin görülmesiyle faiz oranlarında indirime yöneleceğini tahmin ediyorum. Sonuç olarak piyasalarda veri odaklı volatilite sürecektir.