İntizamlı düzeltme…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya ekonomisi yakın tarihte görülmemiş bir durgunluğa doğru sürükleniyor. Kamu kesiminin ve bankacılık sektörünün güçlü olması küresel krizin Türkiye üzerindeki etkilerini hafifletiyor. Ancak, Avrupa'nın durma noktasına geldiği ve küresel borçlanma kanallarının daraldığı mevcut konkjonktürden intizamlı bir düzeltme ile çıkmak kolay değil.

Avrupa ekonomisinin küçülmesi ve borçlanma kanallarının daralması Türkiye ekonomisini 2009 yılında durgunluğa zorluyor. Ekonominin küçüldüğü, cari açığın azaldığı, enflasyonun gerilediği bir döneme gireceğiz. Söz konusu düzeltmenin intizamlı bir şekilde mi olacağı, yoksa geçmişte yaşadığımız gibi dalgalanmalar yoluyla mı olacağı ödemeler dengesinin finansmanında sağlanan başarıya bağlı olarak belirlenecek.

Yurtdışı tasarruflar Türkiye ekonomisinin son yıllardaki büyümesinin itici gücünü oluşturuyordu. Küresel finans sistemindeki daralma bankacılık sisteminin ve özel sektörün yurtdışından borçlanma imkanların gerilemesine neden olacak.

Küresel mali sistemdeki daralma Türkiye'yi kamu kesimi ve bankacılık üzerinden değil, şirketler yoluyla vuracak. Kamu kesimi dış borcunu önemli ölçüde azaltmış durumda. Açık pozisyonu olmayan bankacılık kesimi kurdaki değişime karşı daha az duyarlı.

Buna karşı döviz borcu yüksek şirketler krize karşı zayıf karnımızı oluşturuyor. 2008 yılı Haziran sonu itibariyle finansal kesim dışındaki şirketlerin açık pozisyonu 81 milyar dolara ulaşmış durumda. Kurlardaki her yüzde onluk artış bu kesimin öz kaynağının 8 milyar dolar erimesine yol açacak.

2009 yılında finansal kesim dışındaki şirketlerin borç ödemeleri 30 milyar dolara yaklaşıyor. Özel sektör şirketlerinin borç çevirme oranındaki her on puanlık düşüş bu kesimin bilançosunda üç milyar dolarlık bir küçülmeye yol açacak.

2009 yılı baz senaryomuzda ekonomik durgunluk ve emtia fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak cari açığın 19.5 milyar dolara gerileyeceğini öngörüyoruz. Kamu kesiminin, bankaların ve şirketlerin anapara geri ödemelerinin 86 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz.

Bankaların ve şirketlerin borçlarını yüzde 70-80 ve yüzde 90 oranlarında çevirdiği senaryo analizimizde 10 ile 40 milyar dolar arasında değişen finansman açığı buluyoruz.

(i) Uluslararası Para Fonu ile anlaşma yapmadığımız kötümser senaryoda (yüzde 70 borç çevirme)  finansman ihtiyacımız 40 milyar dolara yükseliyor.

(ii) Uluslararası Para Fonu ile anlaşma yaparak 2009 yılında 8 milyar dolar kaynak sağlanacağını ve özel sektörün borçlarının yüzde 80 çevrileceğini varsaydığımız baz senaryomuzda finansman açığı 12 milyar dolara geriliyor.

Uluslararası Para Fonu ile yeni bir stand-by anlaşması yapılacağını ve kamunun mali disiplini göreceli olarak korunacağını varsaydığımız ana senaryomuzda Türkiye ekonomisinde intizamlı bir düzeltmenin yaşanacağını öngörüyoruz. Uluslararası Para Fonu'nun sağlayacağı taze borçlanma imkanı ve hanehalkının döviz satışları ulusal rezervlerdeki azalmaya rağmen döviz kurunda sert bir sıçrama yaşanmamasını sağlayabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019