İnternet’te paralı yol

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM [email protected]

Aslında kimseye ait olmadığı için, internetle ilgilenen kurumlar, hükümetler, şirketler kendilerini onun sahibi sanıyor hep. Bütün bu “karışanlar,” kendilerini bu işe karışmakta ve interneti “denetlemekte” haklı görüyor. Buna, sadece bilinçli kamuoyu karşı durabilir. Bu kamuoyu da her ülkede yok, sadece ileri bilgi toplumlarında var. 

İleri bilgi toplumunu hemen tanımlıyoruz: Dünyada 4.3 milyarı aşkın IP adresi var. Bu harfl er, “internet protocol” sözcüğünün kısaltması. Her bir bilgisayara verilen numaranın adı bu. TC Kimlik Numarası gibi, o numara sadece o cihaza ait. Dünyada böyle tekil numarası olan cihaz sayısı 2012 Nisan verilerine göre 4,294,967,296. Son iki yıldaki artış sayıları henüz resmileşmedi. 

Bu kadar çok IP adresi / numarası içinde ABD’nin sahip olduğu miktar: 1,541,605,761. Yani 1.5 milyar IP numarası sadece ABD kaynaklı. Ülke nüfusu 313,847,465 olduğuna göre (aynı GSYH hesabı yapar gibi) böl bu nüfusu IP sayısına: Her 1,000 kişiye 4,911 IP adresi düşüyor. Yani, nüfustan çok internet bağlantı cihazı var ülkede. Orası bir bilgi toplumu... 

Bir örnek daha: Almanya’ya bakıyoruz. Nüfus 81,305,856. IP adresi sayısı 118,132,104. Her bin kişiye düşen IP adresi sayısı 1,452. Ve Türkiye: Ülkede kayıtlı IP adres sayısı 15,393,728. Her bin kişiye düşen IP adresi sayısı sadece 193. 

“Dünya” okuru, hayatını veri / bilgi üzerine kurduğu için bu sıkıcı, ama anlamı yüksek rakamlar burada yer aldı bugün... 
ABD’deki internet kullanım bilinci ve bilgi üretme hızı /yoğunluğu nedeniyle bugünlerde sıkı bir tartışma, kamuoyu gündeminde. Konu: İnternette “parasını ödeyen, daha hızlı ileti sağlasın mı?” Oranın Türkiye’deki RTÜK ve BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) benzeri federal iletişim kurumu FCC, bir hukuki boşluktan doğan tartışmayı gerekçe göstererek, “Evet, parayı bastırana daha hızlı internet bağlantısı sağlayacağız” dedi. Bunu diyen, bir özel internet sağlayıcısı şirket değil: Devlet kurumu diyor. 

FCC, bu kararı kendi içinde aldı ama Parlamento (Kongre) bu işe ne diyecek? Yasadaki boşluktan yararlanıp, “halkın internetini” devlet, daha fazla para ödeyene daha hızlı diye nasıl peşkeş çeker? FCC Başkanı’nın böyle bir “oldu bitti” yapacağı beklentisi vardı zaten. Bu nedenle Temsilciler Meclisi İletişim Komisyonu kendisini 20 Mayıs’ta ifade vermeye davet etmişti. Yarın, FCC Başkanı Tom Wheeler kendini savunacak. Bu arada, bir STK olan “Gelecek İçin Mücadele Et” (FFF) bu konudaki itirazını, iki haftada tam bir milyon imza toplayarak ortaya koydu. Çünkü, “frekanslar kamu malıdır, herkese eşit olarak aittir, bu nedenle devlet sadece düzenleme yapılmasını sağlar,” ilkesi ABD’de 1934’te kabul edilen İletişim Yasası’nda yazıyor. Bu yasa halen yürürlükte. 

Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin, “Eşitsizlik, kapitalizme zarar veriyor” cümlesiyle özetlenecek tuğla eseri “21. Yüzyılda Sermaye,” ABD’de en çok satan kitap olmuşken, FCC bir hukuk pürüzünün arkasına saklanarak “internette parayı veren, düdüğü çalar” eşitsizliğini nasıl savunacak? Başkan Obama, 2007’de seçim kampanyasında “Ben, ağ tarafsızlığından yanayım” diyerek Y-Kuşağı’nın gönlünü kazandığını unutacak mı? “Nasıl olsa bir sonraki dönemde yokum. Benden sonra internet tufan” mı diyecek? Ya Anayasa Mahkemesi? 

Bu tartışma, Washington’dan 8,500 km uzaktaki bizi de ilgilendiriyor. Çünkü, komşuda pişer bize de düşer. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir uygulama, döner dolaşır bizi de bulur. Her ne kadar AB farklı telden çalıyorsa da (Hollanda örneğin, ağ tarafsızlığını yasa ile koruma altına almışken) ne olur, ne olmaz... 

Son bir not olarak, ağ tarafsızlığı konusunda Türkiye’de de BTK, TTNet’in, bazı sitelere erişimi engellediği iddialarını araştırmış ve sonuçta TTNet’i 250 bin TL cezaya mahkum etmişti (Ocak 2012).

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019