İnsanları değil sistemi konuşalım!

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Bu yazımda Milli Takımımız üzerin­den “yönetim” konusu ile ilgili bir­kaç düşüncemi paylaşmak istiyorum. Yönetim meselesi, kolay gibi gözüken ancak üzerinde çok düşünülmesi ve ko­nuşulması gereken bir mesele. Daha önce pek çok yazımda yönetimin öne­mine ve sürdürülebilir büyüme ve kâr­lılık ile ilişkisine değinmiştim.

Bir işi kurmak ve hızlı büyütmek için girişim­cilik, liderlik ve heyecan gerekiyor. An­cak o işi sürdürülebilir kılmak için yö­netime ihtiyaç var. Ülkemizde bu konu sıkıntılı. Girişimcilik veya liderlik so­runumuz yok ancak startuplardan bü­yük ölçekli şirketlere kadar her ölçekte iyi yönetim sorunu yaşıyoruz.

Yönetimin iki boyutu

Bana göre iyi yönetimin iki boyutu var. Biri insan, diğeri sistem. Bakın tek­noloji veya sermaye demedim. Bunlar destek unsurlar.

Kısa vadede insan, orta vadede sis­tem de tek başına sizi taşıyor ama uzun vadede başarı için ikisi bir arada olma­lı. İnsan derken içinde bulunulan döne­me ait gereken yetkinliklere sahip, is­tekli, motive ve üretken çalışanlarımızı ve onların oluşturduğu kurum kültürü­nü ifade ediyorum. Sistem ise, kurum içinde düzenli, disiplinli ve sistematik çalışma adına oluşturduğumuz her tür organizasyon, süreç, yönetim ile kont­rol/denetim yapıları olarak tanımla­nabilir. İnsan ve sistem, birbirleri ile uyumlu olursa başarı geliyor. Bir taraf diğerine ağır basarsa, uzun vadede ba­şarı gelmiyor.

Milli Takım’ın başarısı

Milli Takım üzerinden konuyu yo­rumlarsak, yetkililer lütfen alınmasın ancak bence Milli Takım’da uzun sene­lerdir istikrarlı başarı getiren bir siste­mimiz yok. Tamamen insana dayalı bir yönetim ve operasyon yaklaşımı var. Yetenekli bir jenerasyon, biraz motiva­tör bir hocanın elinde, epey çaba ve bi­raz da şansın yardımı ile başarılı olu­yorlar. Sonra senelerce aynı başarıya yaklaşamıyoruz. İstikrar olmuyor. İn­sana dayalı şirketlerde olduğu gibi, ba­şarı konjonktürel oluyor.

Oysa Almanya veya İspanya gibi ül­keler, insan faktörünü, sistem faktörü ile destekledikleri için sürekli başarı potası içinde kalabiliyorlar. Her iki ül­kenin de 2010’dan itibaren yaptıkları reformlar, onları istikrarlı kılıyor. Bu­na İtalya, Belçika, Hollanda gibi sistem ülkelerini de ekleyebiliriz.

Artık kişilere değil sisteme odaklanmalıyız

Çeyrek final başarısını elbette teb­rik ediyorum ama işin insan boyutun­dan kafamızı kaldırarak sistem boyu­tuna da odaklanmamız kaçınılmaz gö­züküyor. Yeni oluşturulacak olan TFF Yönetiminin ortaya futbolda stratejik bir niyet koyması, bu niyet çerçevesin­de sistem ve süreçleri yapılandırması gerekiyor. TFF’den başlayan bu süreç, her kademede Milli Takımlara ve on­ların futbol felsefesi ve sistemine ka­dar sürdürülmeli. Bugün mevcut yapı sürdürülecek ise kimin Başkan olacağı veya teknik direktörün kim olacağı ina­nın hiç önemli değil!

Türkiye’nin hem futbolda hem de iş dünyasında yönetimin sistem boyutun­da bir şeyler yapması gerek. Nasıl bir sisteme ihtiyacımız var? Öncelikle baş­langıcımız stratejik düşünme ve yöne­tim olmalı. Stratejiler üzerine düşün­müyor ya da az vakit ayırıyoruz. Bence en çok vakti burada harcamalıyız. İkin­ci olarak, iş modelimizi yani iş tasarı­mımızı yapmalıyız. Tüm organizasyon, süreçler, görevler ve kaynaklar bu stra­tejik önceliklere göre yapılandırılmalı. Üçüncüsü bu stratejileri, bu iş modeli ile başarıyla “execute” yani icra etme­liyiz. Burada da bize, performans yö­netimi, süreç yönetimi, iç kontrol, risk yönetimi gibi sistemler lazım. Bu işleri birbirlerine bağlamalı, sonuçlarını da iş zekası ile takip eder hale gelmeliyiz.

İster futbol olsun, ister iş dünyası, ar­tık daha fazla “iyi yönetime” ihtiyacı­mız var. Federasyon Başkanı veya tek­nik direktör kim olsun konusunu değil, sistemi tartışmaya başlamalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Pazarlamanın gücü 26 Haziran 2024