“İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü?”

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

Yukarıdaki soru, 2005 yılı yapımı bir Çağan Irmak filmi olan “Babam ve Oğlum” filminde, çizgi romanlara ve onların büyülü dünyasına çok meraklı olan küçük Deniz tarafından babası Sadık’a sorulur. 

Filmde Deniz’in babası bu soruyu cevaplandırmaz. Sadece gülümser. Aslında küçük Deniz’in bu sorusunun kocaman bir EVET’le cevaplandırılması daha doğru olurdu.

Bu evetin gerekçesi sanal bir anket örneğiyle de gerekçelendirilmekte. Ankette aynı soru yaşlılarla çocuklara ayrı ayrı sorulur: “Sizde bir Tanrı gücü olsaydı üçüncü bir gözü insanın neresine koyardınız?” 

Çocukların büyük bir kısmı üçüncü gözü işaret parmağının ucuna yerleştirmeyi tercih ederler. İleri yaştakiler üçüncü gözü başın dışında bir yere yerleştirmeyi hayal bile edemezken; çocuklar böyle bir şartlanma içinde olmadıklarından çok daha fonksiyonel bir alternatif ortaya koyarlar. 

Hakikaten insan hayal kurmadan var olanların dışına kolay kolay çıkamıyor. Dolayısıyla da yeniliklere doğru bir atılıma cesaret edemiyor. Mevcudu yaşamaya ve sürdürmeye devam ediyor. “Komşun ne yapıyorsa sen de onu yap; bildiğinden gördüğünden şaşma” gibi geçmişin ilkelerinden kendini kurtaramıyor. Halbuki çağımız bilgi toplumunun küresel rekabet ortamında yeni ilkeler geçerlidir. Artık geçerli olan ilke, “kimsenin yapmadığını yap ve farklı yap”tır. Buna yenilikçilik veya inovasyon diyoruz. Burada farklı olmak, farklı hayaller kurup eyleme geçebilmek başarının başta gelen şartlarından biri olarak kabul ediliyor. 

Çağımızda değişim ve farklılığın, buradan hareketle yenilik ve inovasyonun yolu hayal kurmaya cesaret etmekten geçiyor.  Burada “cesaret etmekten geçer” diyoruz. Çünkü bu cesaretin arkası da gelmelidir. Önce hayallerimiz ayağı yerde, vizyonlaştırılabilir hayaller olmalıdır. Vizyonlardan stratejilere, oradan da eyleme geçilebilecek planlara ulaşılmalıdır. Eylemler bizi sonuca götürebilmelidir. Eylem sonucunda ekonomik değerlere ulaşılabilmelidir.  Eyleme sokulup sonuçlandırılamayan planlar da, stratejiler de, vizyonlar da, hayaller de hiçbir işe yaramayacaktır. Ham hayaller olarak kalacak, sadece kaynak israfıyla sonuçlanacaktır.  

Böylesi bir cesaret bazen de, “herkes Mersin’e giderken tersine gidebilmeyi” gerektirebilir. Nitekim Kristof Kolomb böyle yaparak Amerika kıtasını keşfetmeyi başardı. Bu yoldan da herhalde insanlık tarihindeki en önemli inovasyonlarından birini gerçekleştirerek en büyük katma değerlerinden birini yarattı. Ama unutmayalım! Bunu cehalete dayanan bir cesaretle başarmadı. O dönemdeki ulaşabildiği bilgilerle dünyanın yuvarlak olduğundan emin olduktan sonra bu girişimi göze aldı. 

Herhalde Rodin de, “yontularımı yaparken önce taşın içindeki eserimi hayal ederim; sonra da taşın geri kalan kısımlarını atar, eserimi ortaya çıkarırım” derken aynı yoldan yürüyordu.

Evet, alternatifler sadece size sunulanlar değildir. Çokca kendinizin de ortaya çıkarabileceği alternatifler vardır. Genellikle de farklılık yaratan yüksek katma değerli inovatif alternatifler onların arasındadır. Araştırıp geliştirip, arayıp tarayıp bu tür alternatiflerin ortaya çıkarılmasına çalışılmalıdır. Öteki, size sunulmuş olan mevcut alternatifler büyük bir ihtimalle başkalarına da sunulmuştur. Belki de zaten uygulanmaktadır. 

Ülkemize gelince! Çocuklarımız ergenlik çağına gelinceye dek, o kadar çok “yapma, etme, elleme, dokunma, icat çıkarma” gibi emir kipleriyle karşı karşıya kalıyorlar ki! Bunların sayısı herhalde binleri on binleri aşarak, otuz binlere kırk binlere kadar ulaşır. Buna rağmen hayal kurup cesaret ederek eyleme geçenlere “bravo” dememiz gerekir. Bu cesareti olabildiğince bilgilenerek, hesaba kitaba da vurarak inovatif seviyelere çıkarabilenlerse, muhakkak ki koskocaman bir BRAVO’yu fazlasıyla hak ediyorlar.   

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017