İnsanın olduğu yerde "istihbarat" vardır
"İstihbarat" kavramı sıradan insanlar için "gizli örgütlerin" biraz gizemli, hukuk sınırlarını aşan, keyfilik kokusu veren, yaptıkları hakkında hesap vermeyen özel ajanların faaliyetlerini çağrıştırır. Oysa istihbarat, avcı-toplayıcı yaşam biçiminden, yerleşik düzene; sanayi toplumundan bilgi toplumu aşamasına bütün gelişme evrelerinde korunmanın türevi, güvenin gereği olmuştur. Her zaman var olmanın ve varlıklı olmanın "hayati önemdeki" etkinliğidir. İstihbarat, siyasi örgütlenmelerin bir numaralı sorunu olduğu gibi, iş örgütlerininin de vazgeçilmez ihtiyacıdır.
İnsanın olduğu yerde "istihbarat ihtiyacı" olacaktır gerçeğinden yola çıkan bu denemenin temel varsayımı, "istihbaratı önemsemeyen birey, kuruluş ve kurumların uzun soluklu gelecek yaratamayacağıdır."
Sun Tzu'dan bu yana "ön-bilgi, erken uyarı ya da başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesi" terimleriyle açıklanan yönetişim ilkeleri, insanlığın gelişmesinde büyük rol oynamıştır.
Sun Tzu' nun "Savaş Sanatı" adlı hacmi küçük, değeri büyük eseri hala bugün çoğu insanın başucunda bulundurduğu kaynak kitaptır. Sun Tzu, hayatın bir rekabet alanı olduğu gerçeğinden hareket ederek, erken uyarı, ön-bilgi ya da başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesinin gerekliliğini şöyle açıklar:
"Büyük bir askeri harekat, ulusun omuzunda ağır bir yüktür, bir günlük zafer için yıllarca savaşılır. Bu yüzden, muhbirlere ödül vermekten kaçınmanın sonucu düşman saflarından haberdar olmamak gerçek bir komutana, devlet adamına, muzaffer bir öndere yakışmaz ve insanlıktan uzaktır. Yani, zeki bir hükümetin ve akıllı bir komutanın rakiplerini yenip, olağanüstü başarılar kazanmasının nedeni ön bilgisidir. İstihbarat, hayaletler ya da ruhlar aracılığıyla, kıyaslama ya da hesaplama yollarıyla elde edilemez. Ancak düşmanın durumundan haberdar olan insanlar aracılığıyla elde edilir."
Sun Tzu, bir başka saptamasında, biraz daha ileri giderek:"Anlayışsız ve bilgisiz olanlar, insancıl ve adil olmayanlar casus kullanmazlar, kurnazlık yapmadan onlardan gerçeği öğrenemezler. Bu gerçekten de duyarlı bir konudur. Casuslar her yerde yarar sağlar" der ve ekler: "Casusluk yolunda çok zeki kişileri kullanabilen zeki bir yönetici ya da akıllı bir komutan mutlak zaferden emin olabilir." (1)
Açık ve gizli kaynaklar
İstihbarat değişik kaynaklardan ve değişik yöntemlerle derlenir: İstihbarat, öncelikle "açık kaynakların analizidir." İnsanlığın sahip olduğu bilgilerin yüzde 98'inden fazlası "açık bilgi"dir. Bilgi bir yerde not edilmiş, birden çok insanla paylaşılmışsa açık bilgi haline dönüşür. Açık kaynakların nasıl taranacağı, bilgiye en kısa yoldan ve en ucuz maliyetle nasıl erişileceği kuruluşların ve kurumların temel sorudunudur.
İnsanoğlunun doğası bildiklerini başkalarıyla paylaşmaya yatkındır. Bilginin saklanamayacağı, efsanelere bile yansımıştır. Midas' ın kulakları efsanesinde anlatıldığı gibi, içindeki gizli bilgi ateşini söndürmek için kazdığı kuyuya haykıran, sonra kuyuyu topraklara dolduran insan, o topraklarda yeşeren kamışların her rüzgar esişinde "Midas'ın kulakları eşek kulağı gibi!" haykırışını masalın olağanüstü özgürlüğünde anlatmıştır.
Belgeler ve bilgiler insan hafızasına ya da arşive düştüğünde, nerede ve nasıl kitlelerin ortak malı olacağını kestirmek zordur. Örtük bilginin açığa çıkma karakteri, istihbarat etkinliklerinin çok önemli bir bölümünü açık bilgi kaynaklarına götürür.
İstihbarat, çevremiz hakkında sezgi ve bilgilerimizi artırmak için yürütülür. Bilgilerimiz, çevremizdeki olguları doğru açıklayacak içeriğe sahipse, gelişmeler karşısında göstereceğimiz tepkiler de o kadar etkili ve verimli olamayacaktır.
Bilgiye ulaşmanın diğer yolu, yalıtılan ve gizlenen bilgilere erişmektir. Başkalarının bizden gizlediği bilgilerini, o bilgilerin bizim için fırsatlarını ve tehlikelerini açık ve gizli yöntemlerle erkenden öğrenerek alternatifli önlemler alabiliriz.
Günümüzde iletişimin, enerjinin ve lojistiğin interneti, yalıtılmış ve gizli bilginin oranını hızla azaltıyor. Bilgi giderek açık kodlu hale geliyor, kuruluş ve kurumlar "ilkesiz gizlilik tuzağına" yakalandıklarında, değişim ve dönüşümlere uyum gösteremiyor.
Korku ve kaygıyı azaltma işlevi
İster açık kaynakları izleyerek erişilsin, isterse yalıtılmış ve gizlenmiş bilgiye casusluk teknikleriyle ulaşılarak sağlansın, bilgilere erişme, korku ve kaygılarımızı azaltmanın gerek şartıdır. Gereği kadar bilgili isek, alternatif çözümler üretebiliriz; bu da korkularımızı ve kaygılarımızı hafifletir. Böyle bir pencereden bakıldığında, istihbaratın asıl amacı, güven ortamını oluşturmak ve sürdürmektir. Korku ve kaygı varlığını korudukça, istihbarat, topluluk ve toplumların vazgeçemeyecekleri ihtiyaçları arasındaki yerini pekiştirir.
İstihbarat etkinliklerinin temel amacı korku ve kaygıları azaltmaktır ama bu tek amacı değildir. İstihbarat, başkalarının üzerinde egemenlik kurmanın aracı olarak da kullanılır. Daha da kötüsü, zihnimizde meşrulaştırdığımız bir inancın intikamını almak için de istihbarata başvurabiliriz. İstihbarat, tarihsel ve kültürel bağlamlarıyla vazgeçilmez bir etkinlik olarak yaşamımızda derinliğinde vardır; bizlere düşen görev de onun önemini ve değerini kavrayabilmektir.
İstihbarat ister egemenlik kurma ve sürdürme için derlensin, ister erken bilgi alarak, toplumu tehdit eden gelişmelere karşı refleksleri belirlemek için kullanılsın, amaç olmadığını sadece araç olduğunu unutmamak gerekiyor. Topluluk ve toplum yaşamında, rakiplerin değerlerini öğrenmek, güçlerini saptamak, ittifaklarını bilmek, zayıf ve güçlü yanlarını analiz etmek için istihbaratın gerekli olduğunu zihinlerde diri tutmak önemlidir. Bugün de rakiplerin gücünü belirleyen bileşenleri ve bağlamları değerlendirmek, güçlerinin ve dirençlerinin sınırlarını anlamak, alternatif tepki biçimlerini planlamak için istihbarat çıktılarına ihtiyaçımız hızla artmaktadır.
Güzel ve çirkin yüzü
Gerekli olmalarına, sağlam bir ihtiyaca karşılık vermelerine rağmen, tarih boyunca istihbarat örgütlerinin hep iki yüzü dikkat çekmiştir: Güzel yüzü, kendi insanlarını, kuruluşlarını ve kurumlarını tehditi eden gelişmeleri baskın hale gelmeden saptamaktır. Rakiplerin bilgilerine erişme, kendi toplumunun bir kıyıma ve yıkıma uğramasının önlemlerini tam zamanında alabilmenin fırsatlarını yaratır. İşte tam da bu nedenle istihbarat örgütlerinde toplumun en zeki, iyi yetişmiş, özgüveni gelişmiş, bilgi düzeyi söyleneni sezecek ve anlayacak kadar olan insanları istihdam etmek gerekir. Bu ilke, ulus-devlet düzeyinde doğru olduğu gibi, iş yeri örgütleri düzeyinde de geçerli ve doğrudur.
İstihbarat örgütlerinin çirkin yüzü, örgüt insanlarının; gizliliğinin, kaynak erişilebilirliğinin, yetenek ve yetkinlikleri geliştirmiş olmanın ve benzeri etkenlerin yarattığı aşırı özgüvenle kendini ilke, kural ve yasalarla sınırlı görmeme eğilimine kapılmamalıdır. Bir istihbarat etkinliği içinde yer alan görevliler, "istediğimi yaparım" anlayışına evrildiklerinde, istihbarat yapılarının çirkin yüzü öne çıkar. Gizli istihbarat örgütlerinin operasyonları, suçlu ile masumu ayırmadan, önyargılar, yerleşik doğrular, kalıp düşünceler, kör inançlarla yapılırsa, hata kaçınılmazdır. Yalıtmayı ve gizliliği, ilkesiz ve sınırsız şekilde uygulayarak, kendi halkı içinde çatışma yaratan operasyonları istihbarat kavramına olumsuz değerler yüklenmesine yol açmaktadır. Aklımızda kalanlar da istihbarat örgütlerinin "çirkin yüzü"nün kamuoyuna yansımalarıdır. Hukuk devletinin geçerli olduğu yerlerde, istihbarat örgütlerinin "meşhuru meçhule izletmesine" asla izin verilmez. İlkelerden sapma hiç bir görevlinin aklının ucundan bile geçmez ve geçirmemelidir. İzleyenin, izlenenin bilgi derinliğinde olmaması halinde, istihbarat çıktıları haksızlığa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa ve kaynak israfına çağrı yapar.
Ortak dil oluşturma
İstihbarat çalışmalarında, unutulmaması gereken temel amaç, maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırmadır. Bu temel amaç odağından bakıldığında, medyada, özelinde de ihtisas medyalarının "istihbarat birimlerinin işlevi" üzerinde enine boyuna tartışmak gerekir. Bir strateji içeriğiyle meşrulaştırılan kavramlarla "ortak dil kullanmak, ortak düşüncelere uzlaşmak ve ve ortak davranışlar göstermek" önemli bir görev alanıdır.
Ülke insanlarını, kuruluş ve kurum yönetimlerini "doğru bilgilendirme sorumluluğu" olan medyanın istihbarat servislerinin önce de belirtildiği gibi,"eşdeğer bilgi ile istihbarat" yapılmaları profesyonel ahlak gereğidir. İstihbarat görevi almış insanların, önce indirgenmiş mantıkla tek ölçülü düşünceleri terketmeleri gerekir. Farklı bakış açılarının ortaya konabildiği çok ölçülü düşüncelere taşıma sorumluluğu unutulmamalıdır. Kapsayıcı bir anlayışla yapılacak değerlendirmelerde, stratejisinin ne olması gerektiği enine boyuna sorgulanmalıdır. Strateji konseptinden yoksun sorgulamaların haksızlık ve adaletsizlik batağına sürükleyeceği akıldan çıkarılmamalıdır. Ayrıca merkez düşünceden, temel amaçtan ve ana fikirden sapmaların kaynağının da strateji konseptinden yoksun meşrulaştırma olduğunu kavramak gerekir.
Sistematik sonuçlar
İşle ilgili istihbaratın amacı, iş örgütlerinin stratejik konumlarını belirlemek için enformasyon üretmek, bilgiye dönüştürmek ve anlama derinliğine erişmektir. Bilgiler örgütün stratejik amaç ve hedeflerine uygun olmalıdır. Bilgiye erişmenin maliyeti ile o bilgilerden üretilen yarar arasında dengeyi gözetilmelidir.(3) Bir iş istihbaratının etkili olabilmesi, amaç ve hedeflerdeki önceliklerin net olarak tanımlanmasıyla ilgilidir. İş istihbaratı bütün bir çevreyi analiz etmeye yönelebileceği gibi, sınırları çizilmiş ve odaklanılmış bir alana da yönelebilir. Eğer iş istihbaratında sistematik sonuçlar alınması isteniyorsa, bilgi toplama yapısının koşullara uygun biçimde oluşturulmalı. Ayrıca, bilgi derleme yöntemleri, açık ve gizli kaynakların durumu, öncelikli bilgi ihtiyacının ne olduğunu netleştirdiğimizde, sistemin yapısını daha sağlıklı belirleriz. Açık bilgi toplama sistemleri ile gizli bilgi toplama sistemlerinin kendine özgü yarar ve sakıncaları, istihbaratının yapılandırılması aşamasında özenle değerlendirilmesi gereken süreç parçalarıdır.
Bilgilerimize sezgilerimizi de katarak "anlama" düzeyine erişilirse, işlevsel hale gelir, yarar üretir. Bilgi işleme sürecinin bütün aşamaları özen gerektirir. Her aşamayı işler kılmanın maliyeti vardır. Nesnelerin interneti döneminde ise bilgi işlenmesinin marjinal maliyeti hızla sıfıra yaklaştığı için büyük verinin ehlileştirilmesi ve içselleştirilmesinin belirleyici etkisini düşünmeliyiz.(4) Sıfır marjinal maliyete yakın maliyetle bilgiye erişebilmenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapıda yaratacağı değişmeler son dönemin en önemli tartışma konularıdır.
Verimlilik odaklı
Açık ya da gizli kaynaklardan yapılan istihbaratın merkez düşüncesi, içinde bulunduğumuz coğrafyanın olanak ve kısıtlarını, birlikte oluşturduğumuz kültürün geliştirici ve kısıtlayıcı yönlerini, iş süreçlerinin hızı ve esnekliğini, işgücü profilinin entelektüel kapasitesini, kamu yönetiminin engelleyici ve kolaylaştırıcı tutumlarını açığa çıkarmaktır. Son çözümlemede varılmak istenen yer, "verimlilik düzeyinin" ülke içinde ve dışında benzer kuruluşlar düzeyinde karşılaştırarak ilerleme fırsatlarını yakalayabilmektir.
Bizim ağırlıklı ilgili alanımız olan iş yaşamının temelinde, kuruluş çalışanlarını işe odaklayan motivasyon ilk sırada yer alır. Hemen onun ardından müşterilerle paydaşlık ilişkisi kurabilmek gelir. Diğer bileşen de nakit akışını güven altına alarak, birikim yeteneğini koruma ve uzun dönemli geleceği güven altına almadır. Sorgulamalar bu merkezi işlevlerin dışına kayarsa, ulaşılacak bilgiler işe gerektiği kadar yaramayacaktır.
Medyanın işlevi: Örtüleri kaldırma
Söylem, toplumsal yaşamının çok önemli aracıdır.Çağımızda söylemi, söylemin türettiği algıyı, algının oluşturduğu düşünceleri ve davranışları olgunlaştırmanın etkili aracı da medyadır. Özellikle ihtisas medyasında sorumluluk üstlenenler; "kötülük asla çıplak gelmez, üstüne mutlaka kutsal bir şal örter" gerçeğini bir an bile unutmamalıdır. Toplumun enerjisini doğru bilgeler, derinlikli anlayışlar ve etkin davranışlara taşıma sorumluluğumuz vardır. Bu sorumluluk sadece söylenenlere çeşitlilik boyutu ekleyerek aktararak yerine getirilemez."Farklı bakışları aktarıyorum; yanlışı düzeltmek işim değil" gerekçesi sorumluluktan kaçmanın kılıfıdır. Görüntünün derinliklerindeki gerçeği anlayacak kadar ayrıntı bilgisine sahip değilsek, illüzyon tuzağına yakalanırız. İllüzyon da gelecek inşa edebilecek çerçevelere hakimiyetimizi engeller, etkin kararlar alamayız.
İhtisas medyalarını yönetenlerin, kendi ekibinin "metot sorununu" çözmeleri gerekir. İş yaparken metot en etkili araçtır. İhtisas medyalarında "saldık çayıra mevla kayıra" mantığı, yaygın medyanın diğer alanlarından daha tehlikelidir. Ayrıntı bilmediğimiz ve sorgulamadığınız zaman, peşine takıldığımız fikir, topluma zarar verebilir.
Bilgiye erişmenin ve işlenmesinin koşulları değişiyor. Bilgiye temel olan verilere erişme önemlidir. Veriler uygun bir yöntemle enformasyona dönüştürülmelidir. Enformasyon da gerekli tenkileri ve yöntemler kullanılarak bilgiye dönüştürülür.