"İnsan teknolojiyi, teknoloji de insanı dönüştürüyor"
Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) Başkan Yardımcısı Dr. Mert Tinik
GYİAD Araştırma Enstitüsü
Bugün, Dünya’nın en değerli üç markası dijital dönüşümün ve yeni ekonominin sembolü olarak gösterebileceğimiz Google, Apple ve Amazon. Ayrıca, Brand Finance 2017 en değerli markalar araştırmasına göre ilk 20 şirketin 12 tanesi teknoloji ve telekominikasyon sektöründen.
İstatistiklere göre 2020 yılında dijital ekonominin, küresel ekonominin yüzde 25’ini oluşturması bekleniyor. Yapılan araştırmalara göre, Amerika’da 2000-2008 arasında 5.8 milyon kişinin işini kaybettiği ve bu rakamın yüzde 80’inin teknoloji ve dijitalleşmenin doğrudan ya da dolaylı etkilerinden kaynaklandığını belirtiliyor.
Peki ne oldu da her alanda karşı karşıya kaldığımız dönüşümün dijital etkileri hayatımızı şekillendirmeye başladı? Hangi değişimler işimizi yönetirken dijitalleşme boyutunu hesaba katmamızı zorunlu kıldı? Bu soruların cevapları için özellikle son 35 yıla yoğunlaşmamız gerekiyor.
Dijitalleşen birey
Bu dönemi günümüzde tanımladığımız anlamıyla “hissedilen teknolojinin” günlük hayatımızı donatmasının ilk adımı olarak nitelendirilebiliriz. Bu ilk adım, kuşaklar literatüründe 1980-1999 yılları arasında doğanları işaret eden ve kendisinden önceki tüm kuşaklara göre Büyük Kırılım olarak nitelendirilen “Y Kuşağı”nın sonuna ve özüne uygun olarak yeni bir kültürün ve davranış kalıbının temsilcisi olan “Z Kuşağı’nın da başlangıcına denk gelmektedir.
Dijitalleşen Birey Dönemi iletişimin günlük hayata sirayet etmesi ve inanılmaz bir hızda likitleşmesi ile kültürel paylaşımların yüksek derinlikli şekilde yaşanmasına hizmet etmesi açısından önem arz eder. Kısacası cep telefonları ve 56k modemler insanlık tarihinin belki de en hızlı dönüşümünü bizlere armağan etmiştir.
Dijital hizmet sunan şirketler dönemi
2000’li yılların ortalarından itibaren teknoloji şirketleri ve bize sundukları ürünler hayatımıza girmeye başladı. Bu ürünler ile sanal bir ortamda bir araya gelmek ve satın alma işlemini gerçekleştirmek tüketicisi için oldukça yeni ve farklı bir deneyim fırsatı sunuyordu. Artık zamandan ve mekandan bağımsız olarak ihtiyaçlarını giderme fırsatı bireyin parmaklarının ucuna gelmişti. Böylelikle gerçek ve sanal ortam yıkılıp yeni bir gerçeklik düzeni inşa ediliyordu.
Dolayısıyla bu dönemde iş dünyasında yeni iş yapma şekilleri ve yeni meslekler de şekillenmeye başladı. Dönemin anahtar sözcükleri arasında Girişimcilik, Silikon Vadisi, Melek Yatırımcılık, Yatırım Sermayesi gibi kavramları sayabiliriz.
Sanayi şirketlerinin ve ekosistemin dijitalleşmesi
Bu dönem, Almanya’da 2010’da başlayan ve diğer sanayileşmiş ülkelerde hızlıca takip edilen sanayi 4.0 akımının yaşandığı dönemi işaret eder. Bu dönemle birlikte artık sanayi ve üretim işleri de dijitalleşmiş, sorunlar ve büyüme problemleri yeni bir teknolojik bakış açısıyla çözümlenmeye başlamıştır. Yapılan son araştırmalarda belli bir seviyede teknoloji kullanımına ulaşan şirketlerin, faiz ve vergi öncesi kar (FAVÖK) marjlarında ortalama yüzde 1’lik bir artış yarattıklarını gösteriyor.
Dönüşüm Süreci
M2M, nesnelerin interneti, yapay zeka gibi kavramlar artık gündemimizden eksik olmuyor. Robotların insanları işlerinden etme tehlikesi, yapay zekanın kamu ya da özel sektörde çeşitli sistemleri ele geçirebilme riski gibi konular tartışma programlarında derinlemesine ele alınıyor. Angry Birds gibi bize “Arttırılmış Gerçeklik” sunan oyunlarla gerçek ve sanal artık daha da iç içe. Bunlarla beraber 2035 yılında 1 milyar dijital göçebenin, mekandan bağımsız, freelance çalışma modelleri ile iş hayatında aktif rol alacağı öngörülüyor.
Tüm bu saydığımız istatistiklerin ve tespitlerin ışığında söyleyebiliyoruz ki; artık işin kendisi de, işi yapma şeklimiz de dönüşmüş durumda. Yani sonuç olarak insan teknolojiyi, teknoloji de insanı baştan yaratmaya, tanımlamaya ve dönüştürmeye devam ediyor. İş insanları olarak bireysel ve toplumsal ölçekte ekonomik ve sosyal refahı yakalayabilmemiz için önceki bölümlerde açıklamaya çalıştığımız dönüşümü tüm boyutları ile anlamak ve adapte olmaktan başka seçeneğimiz yok gibi gözüküyor.