“İnsan refahı, iş dünyasının gelişimine eş değer”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Sir Ronald Cohen, Avrupa’nın ilk risk sermayesi şirketi olan Apax Partners’ı kurduktan 30 sene sonra, “daha önemli işler yapmaya karar verdim” diyerek emekli oldu. Bugün, sosyal etki alanında küresel bir lider olarak tanınıyor ve küresel etki devrimine öncülük ediyor.

Global Steering Group for Impact Investment (GSG), The Portland Trust, Social Finance, Big Society Capital gibi sosyal etki yaratmaya odaklı çok sayıda kar amacı gütmeyen organizasyonu hayata geçiren Cohen’in şu sözleri çok önemli: “Daha iyi ve daha adil bir dünya yaratma yolunda ilerliyoruz. Piyasalar, şirketleri iyilik yaparak kar etmeye yönlendiriyor; insanlar ise hem iyilik yapmayı, hem de fayda sağlamayı hedefliyor. Her yatırımın, işin ve kararın yarattığı etkiyi hesaplamamız gerekiyor. Bunu; piyasaların ‘gizli eline’ rehberlik eden ‘gizli kalp’ olarak tanımlayabiliriz. Bu yeni dünya, daha adil ve daha parlak bir geleceği hazırlıyor.” Bugün geldiğimiz noktada, şirketlerin yatırım kararı alırken toplumsal fayda yaratmaya özen göstermeye başladıklarını görüyoruz. Neden? Çünkü şirketlerin değerini belirleyen unsurlar artık sadece finansal performans, ürün veya hizmet kalitesi değil; fakat müşteri ve çalışan ilişkileri ile topluma sağlanan fayda.

Sosyal ve İnsan Sermayesi Protokolü

Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) de geçtiğimiz günlerde çok önemli bir adım attı ve “Sosyal & İnsan Sermayesi Protokolü”nü imzaladı. Sosyal ve İnsan Sermayesi Koalisyonu ve GreenBiz işbirliğinde hazırlanan protokole, EY de destek veriyor.

Protokolün amacı; kuruluşların ve toplumun, sosyal ve insan sermayelerinin önemini anlamalarına, ölçmelerine ve değerlemelerine yardımcı olmak. WBCSD’nin Türkiye’deki bölgesel ağı ve iş ortağı olan Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Genel Sekreteri Konca Çalkıvık, sosyal etkiyi ölçmek ve değerlendirmenin ülkemizde önemi yeni anlaşılan bir konu olduğunu ifade ediyor. Çalkıvık’a göre bunun başlıca nedeni sosyal bir konunun sayısal ifade edilmesinin yarattığı zorluk.

Protokolün bu konudaki açığı kapatarak genel kabul görmüş bir metodoloji sağladığını ifade eden Çalkıvık, SKD Türkiye’nin çalışmalarını yoğunlaştırdığı 5 odak alandan biri olan Sürdürülebilir Finans ve Risk Yönetimi Çalışma Grubu’nun, bu konunun tartışılacağı uygun bir zemin sunduğunu da belirtiyor.

İnsan faktörü çok değerli

Peki bu protokol nasıl bir fayda sağlayacak? Türkiye üzerindeki etkileri neler olacak? Bu soruların cevaplarını EY Orta ve Güneydoğu Avrupa İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Zeynep Okuyan veriyor:

“Protokol, kuruluşların toplumla ilişkilerini geliştirmelerine; toplumun ve iş dünyasının yararı için sosyal sermaye stokunun artırılmasını sağlayan kararların alınmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Kurumsal performansın değerlendirilmesi ve yönetimine, finansal ve çevresel performansın yanı sıra insan sermayesinin de dahil edilmesi gerekiyor. Bu nedenle Koalisyon, işletmelerin, insanlara ve ilişkilere sürdürülebilir bir büyüme faktörü olarak değer vermelerini sağlayacak bir yaklaşım sunuyor. İnsanlar, çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, distribütörler ve rakipler iş dünyasının temelini oluşturuyor. Verimli bir işgücüne, sadık müşterilere, sağlıklı değer zincirlerine, canlı yerel topluluklara ve destekleyici hükümetlere sahip olmak, kuruluşların başarıları için en önemli faktörler. Bu toplulukların refahı ve gelişimi, kuruluşların ve iş dünyasının gelişimine eş değer. Protokol, Türkiye’deki kuruluşların ‘insan faktörü’nü ne kadar ve nasıl odaklarına aldığı konusunda şirketlere ölçme ve değerleme çerçevesi sunacak. Kuruluşların insan sermayesine olan yatırımlarında farkındalığın artmasını sağlayacak. İnsan sermayesi değerinin artması, iş dünyasına sürdürülebilir büyüme ve refahı getirecek.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar