İnşaattaki bu sıkıntıyı faiz indirimi de gideremez

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Faizde bilek güreşi devam ediyor. Bir tarafta Başbakan Erdoğan ve bazı hükümet üyeleri her fırsatta faizin hızla düşürülmesi gerektiğini söylüyor, karşı tarafta da bazı bakanların manevi desteğini alan Merkez Bankası bir anlamda bu isteğe direniyor. Haftalık faizin önceki gün 0.75 puan düşürülmesini de kimi çevreler hükümetin baskısına bağlı yüksek bir indirim gibi gördü, kimi çevreler bu oranı yetersiz buldu. "Bu indirim makuldür" diyen de oldu.

Basit bir soru soralım: "Faizin düşürülmesi niye isteniyor?" Çok anlamsız gibi geldi değil mi bu soru. Öyle ya; faiz düşecek ve reel sektör daha çok yatırım yapacak; faiz düşecek ve kur biraz yukarıda oluşacağı için ihracat artacak, ithalat daha az artacak ya da azalacak ve dış ticaret dengesi iyileşecek, bağlı olarak cari açıktaki iyileşme hızlanacak. Başta Başbakan olmak üzere kimi hükümet üyelerinin ifadesiyle faiz düşünce enflasyon da düşecek. Dolayısıyla, böyle bir soru, yanıtlar çok yalın olduğuna göre hiç de anlamlı değil! Acaba?

Merkez Bankası önceki gün politika faizini yüzde 9.5'ten yüzde 8.75'e değil de, 29 Ocak öncesindeki yüzde 4.5'e çekmiş olsaydı, bu saydıklarımız birden ortaya çıkar mıydı? Yatırım yapmak, öyle bugünden yarına, yalnızca faiz oranının düzeyine bağlı gelişecek kadar basit bir karar olabilir mi? Tamam kur yükselirdi, ihracatçı bundan memnun olurdu, dış ticaret dengeleri daha olumlu yönde seyrederdi, bunlar kabul. Ama faizin reel sektörü olumlu etkilemesi, hele hele yatırım eğilimine katkıda bulunması için o faiz düzeyinin kalıcı olacağına ilişkin bir inanç oluşması, enflasyonun zikzak çizmeyeceğinin görülmesi, yine aynı şekilde kurda keskin dalgalanmalar oluşmayacağına inanılması gerekirdi. Yoksa, Merkez Bankası faiz indirecek, yarın da reel sektör yatırım atağına girişecek; yok öyle şey!

 

aaaa-001.jpg

 

İnşaat da inşaat!

Bakmayın siz sözüm ona reel sektör için atılan nutuklara. Faizin düşürülmesi isteğinin altında inşaat sektöründeki sıkıntıyı hafifletme çabası yatıyor. TÜİK'in dün açıkladığı mayıs ayına ilişkin konut satışı verileri, sıkıntının boyutunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.

Bir kere öncelikle şunu söyleyelim. Bardağın dolu tarafını görmek isteyenler, konut satışlarında rekor kırıldığını, bu yıl en fazla satışın mayısta gerçekleştiğini, bir ay önceye göre de artış olduğunu söylediler, yazdılar. İyi de, mayıstaki satışın düzeyinde mevsimselliğin hiç mi etkisi yok yani. Bu tür verilerde gerçek durum, bir önceki yılın aynı ayıyla yapılan kıyaslamayla anlaşılır ancak. Hem geçen yıl da nisandan mayısa geçişte artış vardı. Bu yeni bir durum değil ki. 

Bu çerçeveden bakınca, konut satışında sıkıntı büyümekte. Mayıs ayında 90 bin olan konut satışı, geçen yılın aynı ayındaki 103 binin yüzde 12.5 altında kaldı. Yüzde 12.5, bu yıl içinde kaydedilen en yüksek gerileme.

Yılın ilk beş ayındaki konut satışı da 432 bin oldu ve geçen yılın aynı dönemindeki 473 binlik satışa göre yüzde 8.6'lık gerileme ortaya çıktı.

Kredili satışta dramatik düşüş

Toplam konut satışı mayısta yüzde 12.5, beş ay toplamında yüzde 8.6 düştü düşmesine ama, oranın bu düzeyde kalmasını peşin satışlar sağladı. Kredili ya da teknik ifadesiyle ipotekli konut satışında üçte bir gibi dramatik bir gerileme var çünkü. 

Bu yıl mayısta ipotekli konut satışı 30 binde kaldı ve geçen yılın aynı ayındaki 45 bine göre yüzde 34 azaldı. Beş aylık satış ise 134 binle geçen yılki 202 binin yine yüzde 34 altında kaldı.
Konutta peşin satışlar ise mayısta yüzde 4.5, ilk beş ayda yüzde 10 artış gösterdi. Yani vatandaş cebindeki parasıyla konut almayı tercih ediyor etmesine de, kredi çekip konuta yatırmaya pek yanaşmıyor.

Bu, tek başına kredi faizinin yüksekliğinden mi kaynaklanıyor, yoksa ekonomiye ve geleceğe güvensizlikten mi? Elbette faizin düşmesi talebin canlanmasını sağlayacaktır, ama güvensizlik ortamı ve geleceği kestirememenin önemi de yadsınamaz. 

Ayrıca inşaat sektöründeki sıkıntı hafifletilsin diye de faiz öyle bir anda 5 puan civarında düşürülebilir mi? Bu sorunun yanıtı evet olamayacağına göre, ne kadar aksi söylenirse söylensin, inşaat sektöründeki sıkıntı daha da büyüyeceğe benzemektedir. Hele hele, ilk çeyrekte verilen ruhsat ve yapı kullanma izin belgelerindeki (Dünya 29 Mayıs 2014) rekor artışlar dikkate alınırsa. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar