İnovasyon fıkraları
Türkiye İnovasyon Haftası bu yıl da, üçüncü kez, dört şehrimizde çeşitli etkinliklerle kutlandı. İzmir, Gaziantep ve Ankara’dan sonra bu ayın ilk haftasında da İstanbul toplantıları oldukça başarılı geçti. “Türkiye İnovasyonla Geleceğe Koşuyor” sloganıyla gerçekleştirilen etkinliklerde özellikle gençlerimizin, üniversitelerimizin ve küçüğü ile büyüğü ile işletmelerimizin heyecanı geleceğe ilişkin ümitlerimizi artırdı.
Olayı birkaç hafta daha canlı tutmakta yarar var diye düşünüyoruz. Bugünkü yazımızda da birkaç fıkrayla konuya devam etmek istedik. Fıkraların yorumunu okuyucularımıza bırakıyoruz.
1) İnovasyon bazen en ucuz olan yoldur!
NASA uzaya astronot göndermeye başladığında tükenmez kalemlerin yer çekimi olmayan ortamlarda çalışmadığını fark etti. Yerçekimi olmayan ortamlarda mürekkep kağıt üzerine akmadığı için yazmak mümkün olmuyordu.
Bu sorunun çözümü NASA’ya 10 yıl ve 12 milyon dolara mal oldu. NASA’nın 10 yılının alternatif maliyetini ölçmeye kalkarsanız çözüm maliyeti herhalde birkaç yüz milyon doları bulurdu.
Ama sonunda, maliyeti çok yüksek olsa da sorunu çözmeyi başardılar. Yerçekimi olmayan ortamlarda da yazı yazabilen tükenmez kalemi icat ettiler.
Uzay yarışını Amerika ile sürdüren Ruslar bu sorunu nasıl mı çözdüler? Bir çözüm bulabildiler mi? Evet, Ruslar da bu sorunu çözdüler: Hem de Amerika çözümü ile mukayese edildiğinde akıl almayacak kadar ucuza mal ederek!
Nasıl mı? Tükenmez kalem yerine kurşun kalem kullanarak!
Sonuç: Çözümü önce basit yollardan giderek arayın. Çözüm için öncelikle mümkün olan en basit çözümü tasarlayın. Ve kendinizi tamamen çözüme odaklayın.
2) En ucuz yolu her yerde arayın!
Psikoloğa giden adam, “geceleri hiç uyuyamıyorum Doktor Bey” diyerek başladı rahatsızlığını anlatmaya. Ve devam etti: “Doktor Bey, geceleri uyumak için yatağıma uzanıyorum ama yatağın altında bir adam var gibi geliyor bana! Telaşlanıyorum ve gözüme uyku girmiyor. Sonra kimsenin olmadığından emin olmak için yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum. Ama bu kez de yatağın üstünde biri var gibi geliyor. Yine gözüm uyku tutmuyor. Hergün hergün hep böyle. Uykusuzluktan günlük işlerimi bile yapamaz duruma geldim.
Dikkatle dinleyen psikolog adamı teskin etti: “Merak etmeyin, rahat olun” dedi. “Bu saplantınızı halleder, sizi rahata kavuştururuz.” diyerek hastasını sakinleştirmeye çalıştı. “Bana her hafta iki defa geleceksiniz. Altı aylık bir tedavi sürecinden sonra inşallah hiçbir sorununuz kalmayacak; rahat rahat uyuyacaksınız!”
Adam, “vizite ücreti ne olacak?” diye biraz da endişeyle sordu. Psikoloğu, “merak etmeyin, size uygun bir ücret önereceğim” diye cevaplandırdı hastasını. “Altı ayda toplam 48 vizite yapacağız; vizitesi 100 dolardan tedaviniz size toplam 4 bin 800 dolara mal olacak!”
Ücreti duyunca adamın biraz morali bozuldu. Teşekkür edip ayrıldı psikoloğun muayenehanesinden. Ama gidiş o gidiş! Bir daha uğramadı psikoloğunun yanına.
Aradan üç dört ay geçtikten sonra, bir akşam üstü karşılaştılar sokakta. Psikolog hemen yanına gidip selamladı adamı ve sordu: “Nasıl oldu hastalığınız? Tedaviye gelmediğiniz için merak ettim.”
Adam mutlu bir tavırla onun merakını giderdi: “sorunumu 10 dolara hallettim” diyerek neşeyle yanıtladı . Psikolog iyice meraklanarak, “Nasıl oldu bu iş?” diye sürdürdü sorusunu.
Adam yine mutlu bir tavırla anlattı: “Sizden ayrılınca bu ücreti nasıl ödeyeceğim diye efkarlanırken karşıdaki bara takıldı gözüm. Doğru bara gidip ardı ardına ısmarladığım biralarla efkarımı dağıtmaya çalıştım. Barmen herhalde bu halimi merak etmiş olacak ki, derdimin ne olduğunu sordu. Ben de anlattım. Bu ücreti ödememin çok zor olduğunu, bu nedenle ne yapacağımı şaşırdığımı söyledim. “Merak etme” dedi barmen. “Sorununun çözümünü bedavaya bile getirebilirsin” diyerek beni şaşırttı. “Ne yapmalıyım?” diyerek merak ve ümitle sorduğum soruyu da hemen cevaplandırdı: “Karyolanın ayaklarını kes, sorun kalmaz!”
Ben de dediğini yaptım ve sorunum çok şükür halloldu!
Sonuç: her fırsatın çözüm getirebileceğini unutmayın. Bazen çözümü hiç ummadığınız yerde sizi bekliyor bulabilirsiniz!
3) İlişkilerinizi iyi kurun, iyi sürdürün ve iyi yönetin!
Bir diplomat çocukluk arkadaşına gider ve onu sevindireceğini umduğu bir öneride bulunur: “İstersen oğlunu evlendirebilirim, hem de çok iyi bir kısmetle.” Arkadaşı bu öneriye ilgi göstermez: “Ben asla oğlumun evlenmesine karışmam” der. “Oğlum kendi tercihini kendi yapmalı” diyerek kapatmak ister sohbeti.
Diplomat,”ama bu kız Rotschild’in kızı” diye sürdürür önerisini. Arkadaşı adayın kim olduğunu öğrenince olumlu yaklaşır öneriye ama umutsuzluğunu da dile getirmeden edemez: “O zaman başka! Ama bu iş nasıl olur bilemiyorum. Olabileceğine de hiç ihtimal vermiyorum. Ama yine de bir dene bakalım!”
Diplomatın bir sonraki durağı Lord Rotschild’dir. “Lordum, kızınız için uygun bir damat buldum” diyerek başlar konuşmasına. Bu kez de Rotschild ilgisiz kalır bu öneriye. Kızının henüz evlenme yaşına gelmediğini; biraz gezip tozmasını, hayatın tadını çıkarmasını istediğini söyler. “İnşallah vakti gelince uygun bir damat bulunacaktır” diyerek de bu konuda bir endişesi olmadığını ima etmeyi ihmal etmez.
Diplomat Rotschild’in bu olumsuz yaklaşımı karşısında pes etmez ve onu şaşırtan bir karşılıkla sürdürür konuşmasını: “Ama Lord’um, kızınıza bulduğum damat adayı Dünya Bankası Başkan Yardımıcısı!”
Rotschild damat adayının bu özelliğini duyunca hemen değiştirir fikrini: “O zaman başka! Bu durumda cevabım evet olur!” der.
Diplomat bu sefer soluğu arkadaşı olan Dünya Bankası Başkanı’nın yanında alır. Kısa bir hoşbeşten sonra hemen önerisini sunar Başkan’a, “Sana Başkan Yardımcısı olarak önereceğim çok iyi bir adayım var; hem çalışkan, hem zeki, hem dürüst ve hem de çok yetenekli bir delikanlı”
Dünya Bankası Başkanı arkadaşının bu önerisine ilgi göstermez. İhtiyacından çok Başkan Yardımcısı olduğunu ve hepsinden de memnun olduğunu söyler.
Diplomat her zaman olduğu gibi burada da pes etmez. Adayın niteliklerini saymaya devam eder: “Ama bu delikanlı Lord Rotschild’in damadı!”
“O zaman başka!” diyerek fikrini değiştirir Başkan. “Hemen gelip işe başlayabilir” diyerek de onayını verir.
Sonuç: Sevilen sayılan değerli kişilerle kuracağınız güvenli ilişkiler başarınızı katlayarak artırır. Hatta ummadığınız yerlere kadar götürür.
Not: yukarıdaki örneklerden hem etik hem hukuka uygun ve hem de katma değer yaratanlara inovasyon diyebilirsiniz.
Bunlardan birine bile uymazsa onun adı inovasyon olamaz.
Seçim sizin!