İngiltere’nin ayrılması dengeleri bozacak
AB’nin fikir babası Lean Monet’in arayışı, savaş sonunda Avrupa ülkelerinin öncelikle ekonomik birlik içinde hem ilişkilerini geliştirmeleri hem de liberal bir ekonomik yapıda Avrupa’nın birlik ve bütünlük içinde dünya ekonomisinde güç sahibi olması idi. Ekonomik birlik içinde insanların, sermayenin ve ticaretin serbestçe dolanımı hem liberal bir ekonomi yapısının oluşmasına hem de demokrasinin güçlenmesine imkan verecekti.
Zamanla şartlar değişti. Ekonomik birliktelik, siyasi birlikteliği ve daha sonra da parasal birlikteliği getirdi. AB’nin üye sayısı artarken, ülkeler, insanlar arasındaki gelir uçurumu büyüdü. Yeni üye güçsüz ülkelerin faturasını, güçlü üyeler öder hale geldi.
Bütün bunlar olurken AB’nin yönetimi ve Yönetim’in üyelerle ilişkilerinde önemli değişiklikler oldu.
Ulus devlet ötesi insanların birleşmesi hedefi unutuldu. Ulus devletleri yok sayacak bir merkezi otorite oluştu. Hantal mekanizmanın kapalı kapılar altında aldığı kararların her ülkede uygulanması zorunlu kılındı.
Brüksel elitleri, komiserler her ülkenin uyması gereken mevzuat hazırladı. Siyasi ve ekonomik kararlar aldı. Almanya AB’nin patronluğunda güç kazandı.
Ülke halklarını temsil edecek Avrupa Parlamentosu işlevsiz hale geldi.
Bütün bunlar yılların birikimi idi, ama tartışılmıyordu.
Ne zaman ki,
Küresel durgunluk AB ülkelerinde de insanların yaşam şartlarını olumsuz etkilemeye başladı,
Zayıf üyeler, güçlülerin ilgisini beklerken, güçlüler, AB’ye yaptıkları parasal katkıların boşa harcandığını düşünür oldu.
Daha önce de yabancı hareketinden rahatsız olan ülkeler, fakir göçmenler sınırlarına dayanınca, sokaklarında dolaşmaya başlayınca, suçu AB’nin göç politikalarına yükledi.
Şikayetler yüksek sesle dile getirilir oldu.
AB’nin güçlü ülkeleri Almanya, Fransa, İngiltere ve Hollanda, bugüne kadar önce Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya’nın kalkınmasını finanse ettiler.
Daha sonra da Bulgaristan, Macaristan, Polonya gibi fakir ülkelere destek verdiler.
İngiltere AB’ye para aktarımını sona erdirince, AB’nin bütçesi küçülüyor. Kalan güçlü üyelerin ödemelerini artırmaları beklenemeyeceğine göre, AB’nin güçsüzlere desteği azalacak.
İngiltere bugüne kadar ABD ile yakınlığını sürdürürken siyasi ilişkilerde, AB politikalarında Almanya’nın yanında yer alıyordu.
Bundan sonra Almanya İngiltere’nin siyasi desteğinden de yararlanamayacak.
Bütün bu gelişmeler İngiltere’nin AB’den ayrılması sonucu AB’nin ve ABD’nin Ortadoğu politikalarında da değişikliklere yol açacak.
Bizim için önemli olan da bu. Irak, Suriye politikaları, Kürt hareketine Batı’nın yaklaşımı, bizim için büyük önem taşıyor.