İngiltere SPK'sının yatırım yönetimi piyasası raporu üzerinden Türkiye piyasasına bakış

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Tayfun ÖZKAN - KT Portföy Yönetimi A.Ş. Genel Müdür

İngiltere'nin finansal piyasalar düzenleyici kurumu (Financial Conduct Authority –FCA), geçtiğimiz günlerde sektörün sorunlarını kapsamlı bir şekilde incelediği ve kendi çözüm önerilerini açıkladığı Yatırım Yönetimi Piyasası (Asset Management Market Study) raporunu yayımladı(1). Bir iki gündür de İngiliz basınında çeşitli haber ve yazılara konu oluyor; son olarak Financial Times'ta editörün köşesinde konu edildi(2). Çünkü halihazırda dünyada finans piyasası denince akla ilk gelen kent, Londra olduğu için bu piyasa İngiltere ekonomisi açısından çok önemli ve özellikle Brexit sonrası bu piyasanın geleceği İngiltere'yi yakından ilgilendiriyor.

İngiltere'ninkine göre Türkiye yatırım (portföy) yönetimi piyasası elbette çok küçük: İngiltere'de sektör büyüklüğü 9 trilyon dolar iken, Türkiye'de 39 milyar dolar, yani İngiltere'dekinin binde 4'ü!

Bununla birlikte Türkiye piyasası da emeklilik yatırım fonlarıyla (EYF), kıdem tazminatı fonlarının sektöre devredilmesiyle, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması ve oradan sektöre taşabilecek fonlarla, sayıları hızla artmakta olan gayrimenkul yatırım fonu (GYF) ve girişim sermayesi yatırım fonlarıyla (GSYF), tüm bu fon türlerine katılım finans ilkeleriyle yönetilen fonların eklenmesiyle(3) hızla büyüyor. SPK'nın özellikle 2013'ten bugüne yapmakta olduğu uluslararası piyasalarla uyumlu mevzuat geliştirmeleri de sektörün önünü açıyor. Kezâ Hazine'nin otomatik katılımla birlikte emeklilik yatırım fonlarının yönetimine ilişkin (bir emeklilik şirketinin tüm fonlarının en fazla yüzde 40'ının tek bir portföy yönetimi şirketi (PYŞ) tarafından yönetilebilmesi, fon gider kesintisinin yarı yarıya düşürülmesi ve kalan kısmın fon türlerine göre belli performans eşikleri geçildiğinde hak edilmesi gibi) son düzenlemelerinin de rekabeti ve performans odaklılığı ön plana çıkararak sektörün gelişmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

FCA'in raporunu hızla incelediğimizde esasen bizim de yakın zamanda gündemimizde olan benzer konuların tartışıldığını görüyoruz: FCA'in belirlediği sorunları ve çözüm yaklaşımını(4) Türkiye piyasasıyla karşılaştırarak özetlemeye çalışalım:

Zayıf fiyat rekabeti

FCA, aktif yönetilen fonların yönetim ücreti seviyesinin (ortalama yüzde 1.6) son 10 yıldır değişmediğini, yani fonların büyümesinden doğan ölçek ekonomisinin yatırımcılara yansıtılmak yerine portföy yönetim şirketlerinde kaldığını tespit ediyor. Konuyu İngiltere'nin rekabet kurumuna (Competition & Markets Authority) taşıyabileceğini belirtiyor. Bizde ise durum İngiltere'dekinin biraz tersi: Öncelikle bir ölçek ekonomisinden söz etmek, özellikle yatırım fonları özelinde pek mümkün değil, çünkü yönetilen fon büyüklükleri çok küçük. Üstelik fon büyüklüğü nispeten yüksek olan EYF'lerde hem fon işletim gider kesintisi (FİGK) üst sınırı var, hem emeklilik şirketleri arası rekabetten dolayı bu FİGK üst sınırının dahi oldukça altında FİGK'ler uygulanabiliyor, hem de portföy yönetim şirketlerinin bu FİGK'ten aldıkları pay son derece düşük (FİGK'in yüzde 5-yüzde 15'i arası); nihayetinde otomatik katılımdaki EYF'lerden portföy yönetim sektörünün aldığı yönetim ücreti yüzde 0.02 (onbinde 2) seviyelerine kadar düşebiliyor. Esasen bu noktada, sektörde yapıcı rekabet ortamının oluşması için, düzenleyici kurumların, emeklilik şirketleriyle portföy yönetim şirketleri arasında yönetim ücretinin paylaşımında, Türkiye Elektronik Fon Alım Satım (TEFAS) platformundaki gibi, alt ve üst sınırları belirlemesini gerekli görüyoruz.

Fonların yönetiminde kurumsal standartlar

İngiltere'de (ve kezâ ABD'de) bireysel portföy yönetimi (discretionary portfolio management), sektörün oldukça önemli bir parçası. Örneğin bir özel üniversite ya da vakıf, yıllık harcama oranının üzerindeki fonunu profesyonelce yönetilmek üzere sektörde bir portföy yöneticisine verebiliyor. Böyle yönetilen fonlar için İngiltere, ABD'deki gibi, fonun yönetiminde bağımsız üyelerin de bulunmasını isteyecek. Ayrıca fon yöneticilerinin 2018'den itibaren birtakım sertifikasyon (lisanslama) süreçlerine tâbi olması da gündemde. Düşünülen bir başka önlem ise bağımsız saklamacıların, fon yöneticisinin, fayda-maliyet etkinliğini değerlendirmesi.

Türkiye'de bireysel portföy yönetimi, henüz sektörün küçük bir kısmını (2016 sonu itibariyle yönetilen fonların yüzde 11'ini) oluşturmaktadır. Bununla birlikte fon yöneticileri, birtakım lisanslama süreçlerine tâbi. Ayrıca fonların, bağımsız saklamacıları olmak zorunda ve bu saklamacıların da, fonun, iç tüzük ve izahnameye göre yönetilip yönetilmediğini kontrol etme yükümlülüğü var. Bu açıdan bakınca, ülkemizdeki fon yönetiminin, AB yasalarına uyum sonucu, kurumsal yönetişim ilkeleri anlamında oldukça sağlam kurgulanmış olduğunu söyleyebiliriz.

Performans verilerinin sunumu

Portföy yöneticileri, karşılaştırmak açısından daha doğru olduğunu düşündükleri için performansı hep brüt, yani yönetim ücreti dahil, açıklayageldiler. Oysa yönetim ücreti, yatırımcıya yansıyan net performansı ciddi ölçüde etkiliyor. FCA, akademik çalışmaların, yüksek ücretli fonların daha düşük performans sergilediğini ortaya koyduğunu belirtiyor. Bu konu bizce ülkemizde de önemli bir sorun. Gerek yatırım fonları, gerekse EYF'lerin performanslarının hem yönetim ücreti düşüldükten sonra net, hem de riske göre uygun şekilde düzeltilmiş şekilde, bağımsız bir tarafça hesaplanıp yayımlanması gerekir. Bu konuda TEFAS en doğru platform, Takas İstanbul da (zaten tüm verilere sahip) en doğru bağımsız taraf olabilir.

Bizce TEFAS platformu, sektörümüz açısından devrimsel bir geliştirme oldu. Bu platformun yatırımcılara daha yakından tanıtılması, yatırım fonları hakkında bilgilenme ve işlem yapma açısından daha bir kullanıcı dostu haline getirilmesi, ayrıca platformun serbest fonlar, gayrimenkul ve girişim sermayesi yatırım fonlarını da kapsaması, riske göre düzeltilmiş (sharpe rasyosu, enformasyon rasyosu gibi) getiri oranlarının da sisteme dahil edilmesi gibi geliştirmelerle gelişmiş piyasalara dahi örnek olabilecek bir platforma dönüşmesi mümkün.

Önümüzdeki süreçte ekonomimiz büyüdükçe, gelir seviyesi ve tasarruflar arttıkça, yurt dışından ülkemize yatırım iştahı büyüdükçe yatırım (portföy) yönetimi sektörümüz de hızla gelişmeye devam edecek.

İşin başında, gelişmiş piyasalardaki deneyimlerden ders çıkarmak yerinde olur.

(1) "Asset Management Market Study, Final Report", FCA, June 2017, https://www.fca.org.uk/publication/ market-studies/ms15-2-3.pdf, (erişim tarihi: 28.06.2017).

(2) "The FCA slogs on in a war well worth fighting", Financial Times, 29.06.2017.

(3) Katılım esaslı yatırım fonları ve portföy yönetimi ayrı bir "uzman görüşü" yazısının konusu olabilir.

(4) "FCA's asset management review: six things to watch", FT fund management eki, sayfa:6, 26 Haziran 2017 ve "FCA's review into asset managers: 13 takeaways", FT fund management eki, sayfa:6, 3 Temmuz 2017).

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar