İngiltere AB'den çıkarsa, ABD'nin müttefiki Almanya olur
AB, İngiltere için tam 500 milyon tüketici anlamına geliyor. Ekonomistlere göre İngiltere'nin AB'den çıkması, İngiliz ticaret ve ekonomisine zarar verir.
İngiltere Başbakanı David Cameron, 2015'te seçimleri kazanması halinde, ülkesinin Avrupa Birliği üyeliğini 2017 sonunda referanduma götüreceğini söyledi. Cameron, İngiltere'nin AB üyeliğinden ayrılma kararı alması durumunda, "bunun tek gidişlik bir bilet olacağını ve geri dönüş olmayacağını" da ifade etti.
İngiltere'de yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, İngilizlerin yüzde 50'si Avrupa Birliği'ni terketmek istiyor. Ülkenin AB üyesi kalmasını destekleyenler ise katılımcıların sadece üçte biri oranında.
Cameron'un açıklaması, siyasiler arasında da görüş farklılıklarına neden oluyor. İşçi Partisi lideri Ed Milliband, Cameron'u " İngiltere'yi ekonomik uçurumun kenarına" getirmekle eleştirirken, Başbakan Yardımcısı liberal demokrat Nick Clegg, belisizlik döneminin, istihdam üzerinde baskı yaratacağını ifade ediyor. İngitere İş ve Yetenekler Bakanı Vincent Cable ise, bunun "riskli bir bahis" olduğu görüşünde.
İş dünyası "AB'de kalalım" diyor
İngiltere AB'nin en büyük üçüncü büyük ekonomisi. Ülke aynı zamanda AB'nin en büyük ticaret ortağı. İngiltere ihracatının yüzde 50'sini AB ülkelerine gerçekleştiriyor. İngiliz şirketleri bugüne kadar AB düzenlemelerini eleştirdiler; fakat buna rağmen hepsi, İngiltere'nin AB'de kalmasından yana.
The Wall Street Journal'a açıklama yapan İngiliz Sanayi Odaları Konfederasyonu Başkanı John Cridland, "Ortak Pazar İngiliz iş dünyası için çok önem taşıyor ve bunun değişeceğini düşünmüyorum" diyor. Dünyanın en büyük reklam şirketlerinden WPP PLC'nin CEP'su Martin Sorrell, "İngiltere'nin AB'den çıkma olasılığının yükselmesi bile, zaten kırılgan olan ekonomiye zarar verir" yorumunu yaparken, Coombe Castle International Ticaret Direktörü Peter Mitchell, "İngiltere'nin AB içinde olması yaşamsal önem taşıyor" diyor.
AB, İngiltere için tam 500 milyon tüketici anlamına geliyor. Ekonomistlere göre İngiltere'nin AB'den çıkması, İngiliz ticaret ve ekonomisine zarar verir.
İngiltere'nin AB üyeliğinden çıkması, finans, ticaret, tarım, işgücü, diplomasi ve düzenlemeler açısından ne ifade ediyor, ona bakalım:
- Finans: İngiltere'nin Avrupa finans sektöründeki ağırlığı yüzde 36 oranında
Finans, İngiltere GSYIH'nın yüzde 10'undan fazlasını temsil ediyor. Bazılarına göre, İngiltere, AB'nin sıkı düzenlemelerinden kurtulmuş bir tür offshore. Yani bir tür Singapur. ABD'li bankaların Londra'yı tercih etmelerinin başlıca nedenleri arasında, başkentin Avrupa finans sektörünü temsil etmesi. Uzmanlara göre İngiltere'nin AB üyeliğinden çıkması, ABD'li bankaların Londra'yı terk etmesine yol açabilir. Nitekim finans merkezi temsilcileri, AB'nin güçlü birer taraftarı konumundalar.
- Ticaret: İngiltere ihracatının yüzde 50'si AB'ye gidiyor
İngiltere, dış ticaretinin yarısını AB ile gerçekleştiriyor. Dolayısıyla İngiltere'nin ortak pazardan çıkışı, bu oranı olumsuz etkileyebilir. Bu arada Avrupa karşıtlarının savunduğu görüş ise şu yönde: Avrupa'nın dünya ticaretindeki rolü zaten azalacak; İngiltere'nin bu açığı kapatmak için Asya ve Latin Amerika'ya yönelmesinde fayda var.
- Tarım:İngiltere'nin Ortak Tarım Politikası'na yıllık katkısı 6.5 milyar euro
İngilizler AB'nin Ortak Tarım Politikası'ndan nefret ediyorlar; çünkü her sene 6.5 milyar euro katkı sağlıyorlar. İngiltere'nin AB üyeliğinden çıkarak, yılda 6.5 milyar euro tasaffuf edebileceği gibi, bu parayı kendi köylülerine istediği gibi dağıtabilecek. Bu da yerel gıda ürünlerinin ucuzlamasını sağlayabilecek. Tarım sektörü, İngiltere'de GSYIH'nın sadece yüzde 1'ini temsil ediyor.
- Düzenlemeler: AB normlarına uyumun maliyeti 8.8 milyar euro
İngiltere, "muzların bile boyutunu belirleyen" AB düzenlemelerinden şikayet ediyor. AB karşıtlarına göre, bu düzenlemeler İngiltere demokrasisinin bağımsızlığını tehdit eder hale gelmiş durumda. İngiltere'de yürütmenin üçte biri Brüksel direktiflerini uygulamakla uğraşıyor. İngiliz ticaret odasına göre bu düzenlemelerin uygulanması yılda 8.8 milyar euroluk ek maliyet yaratıyor. Bu konuya yönelik şikayetlerden bir örnek vermek gerekirse: Bazı İngiliz siyasiler, haftalık çalışma süresini 48 saatle sınırlayan AB direktifi yüzünden, hastanelerde hastaların hayatlarını kaybettiğini ifade ediyorlar.
- İstihdam: AB üyeliği 3 milyon istihdam yaratıyor
AB destekçileri, İngiltere'de 3 milyon istihdamın AB üyeliğinden kaynaklandığını savunuyorlar. Avrupa Reform Merkezi uzmanlarından Philip Whyte'ın Le Figaro'daki açıklamasına göre, İngilitere'nin üyelikten çıkışı, yeni yeni toparlanmaya başlayan otomobil sektörünü olumsuz etkileyebilir. İngiltere'de otomobil üreten Japonlar, AB üyeliğinin sona ermesi ile artacak gümrük vergilerinden etkilenir. Londra, yabancı yatırımcıları için cazip bir yatırım merkezi olmaktan uzaklaşır. Serbest işgücü dolaşımının sona ermesi, bazı sektörlerde sıkıntı yaratır. Onbinlerce Avrupalı işçi, İngiltere'yi terk etmek zorunda kalabilir.
- Diplomasi: AB üyesi olmayan İngiltere, etkisini kaybeder
Obama hükümeti Cameron'u uyarmıştı: ABD, AB üyesi olan bir İngiltere'den yanaydı. Whyte'a göre, ABD ile İngiltere arasındaki "imtiyazlı ortaklık" sadece bu özelliğe dayanıyor: İngiltere'nin AB üyesi olmasına. "İngiltere, AB üyeliğinden çıkarsa, ABD Londra'yı değil, Berlin'i arar" diyen Whyte, NATO'da da aynı durumun yaşanacağına dikkat çekiyor.
AB, kafeterya değil
AB Dış Ticaretten Sorumlu Eski Komisyon Üyesi Peter Mandelson, Financial Times gazetesinde yer alan makalesinde, "Kimse İngiltere'nin AB'den ayrılmasını istemez. İngilitere çıkarsa, hem AB'nin hem İngiltere'nin küresel ağırlığı ve etkisi azalır. AB üyeleri İngiltere'nin dışa dönük küresel içgüdülerine ve ağlarına değer veriyor; Londra'nın küresel finans merkezi olarak değerini biliyorlar. Fakat bu, İngiltere'yi ne pahasına olursa olsun kabul etmek anlamına gelmiyor" diyor.
Mandelson, İngiltere Başbakanı Cameron'un bir planı olduğunu düşünmüyor. Ama yine de bu tepkinin, AB'nin reformu adıma bir adım oluşturmasını istiyor. "AB, kendi tepsinizle geleceğiniz ve istediğinizde çıkıp gideceğiniz bir kafeterya değil" diyor Mandelson.
İngiltere'nin olmadığı bir AB, gerek finansal gerek diplomatik, gerekse ekonomik açıdan gücünü kaybedecektir. AB'siz bir İngiltere için de aynı durum söz konusu. Dolayısıyla İngiltere'nin belki de dönüp gitmek yerine, kalıp yeni şeyler söylemesinde fayda var.