İngiliz futbolu mali krizin pençesinde!
14.6 milyar Euro'luk Avrupa futbol pastasının yüzde onyedilik kısmını tek başına üreten Premier Lig bugünlerde mali açıdan zor günler yaşıyor. Deloitte'un 2008 tarihli raporuna göre Premier Lig'in yıllık yarattığı futbol değeri 2.5 milyar Euro'ya ulaşmış durumda. Milyarlarca Euro'luk bir endüstriye dönüşen İngiliz futbolu, aynı zamanda Avrupa'nın da en borçlu liglerinden birisi. Premier PLC son bilgilere göre ekonomik krizin ve Sterlin / Euro paritesinin de olumsuz etkisiyle 2009 yılını bir önceki yıla göre %17.7 küçülerek yaklaşık 2 milyar 57 milyon Euro gelir ve 3 milyar 162 milyon Euro borç ile kapadı. Şimdilerde başta İngiliz Futbol Federasyonu (The Football Association) olmak üzere tüm kulüpler bu borçlarla başa çıkabilme arayışı içindeler.
Büyük transferlerle, kazandıkları başarılarla dünya devlerine dönüşen Manchester United, Liverpool gibi kulüpler yüzmilyonlarca sterline ulaşan borç yükü altında kıvranıp duruyor. Diğer bazı Premier Lig kulüpleri de parasal sıkıntılarla boğuşuyor. Ama en kötü durumdaki kulüp şüphesiz ki Portsmouth. Palace…Sportif olarak ta Premier Lig'in dibine demir atmış olan Portsmouth içinde bulunduğu borç krizinden kurtulabilmek için çaba harcıyor ama bu çabalarının sonuç verme olasılığı da son derece düşük görünüyor.
Ay yıldızlı bir takım iflasa sürükleniyor
Bugünlerde Premier Lig'in en sıkıntılı kulüplerinin başında ay yıldız logolu Portsmouth geliyor. Portsmouth'un logosu Osmanlı ay yıldızından oluşuyor. Göğsünde ay yıldız taşıyan bu ekip bu haftaya kadar oynadığı 25 maçın 17'sini kaybedip, 4'ünde galip geldi, 4 maçı da berabere bitirdi ve sadece 16 puan toplayabildi. Portsmouth şu anda Premier Lig'de son sırada…Görülen o ki, parasal zafiyet geçiren kulüp, bu olumsuzluğun etkisiyle sportif anlamda da kuraklık içinde.
Portsmouth bulunan bir futbol kulübü olması nedeniyle de Portsmouth'un sahipleri kısa sürede borçlarını ödemek için kaynak bulamazsa, kulüp yönetimi federasyonun denetim ve yönetimine geçecek ve daha sonra da iflas süreci çalışmaya başlayacak.
Ekonomik krizin derinden yaraladığı İngiltere'de şüphesiz en çok konuşulan konuların başında para geliyor. Ancak İngilizlerin ciddi ilgisini çeken bir başka konu daha var ki, bu da Premier Lig kulüplerinin borçları…Burada paradan daha çok, kulüp borçları ön planda.
Örneğin son günlerde mali sorunlarıyla gündeme gelen Portsmouth, Fulham deplasmanı için gittiği Londra deplasmanında sadece Fulham'a maçı kaybetmedi aynı zamanda İngiliz hazinesine karşı da oyunu kaybetti. Aslında hazineyle yapılacak maç kelimenin tam anlamıyla bir ölüm kalım savaşıydı ve bu savaşı ne yazık ki Portsmouth şimdilik kaybetmiş görünüyor. Kulüp 7.4 milyon sterlin vergi borcu için hazine'den süre istedi. Mahkeme de Portsmouth'a, yönetimine el konulan bir Premier Lig kulübü olmaması için vergi borçları başta olmak üzere diğer borçlar da dahil gerekli finansman sağlanabilmesi amacıyla sadece bir haftalık bir süre verdi.
İngiliz futbol çevresindeki genel kanıyı pekiştirecek şekilde futbol federasyonu'nun da yaptığı incelemelerde ortaya çıktığı üzere Portsmouth kazandığından daha fazlasını harcayarak, içinden çıkamayacağı bir mali krizin girdabında buldu kendisini.
Kupa kazandı, borca battı
Portsmouth 2008 yılında Federasyon Kupası'nı (FA Cup'ı) kazandı. Ama o dönem kulübün sahipleri o kupayı kazanmak için oyunculara ve transfere çok para harcadılar. Ancak diğer taraftan kulübün giderek artan parasal harcamaları borçları alabildiğine artırdı ve onları uçurumun kenarına getirdi. Bu harcamaların doğurduğu borçlar belki bir şekilde ödenebilir veya yapılandırılabilirdi ama esas Portsmouth'u sıkıntıya sokan konu Maliye'ye olan vergi borçlarını ödeyememeleriydi. Bir yandan maliyeye olan borçların ödenmemesi, diğer yandan 2008 yılında artırılan oyuncu ücretleri nedeniyle bir sonraki sezon bu oyunculara ücret ve maaşlarını ödeyebilecek ek kaynak bulamamaları Futbol Federasyonu'nun da devreye girmesine neden oldu.
Yedi ayda dört kez el değiştiren bir kulüp
Portsmouth'taki mali sorunlar 2006 yılında kulübü satın alan Sacha Gaydamak'ın takıma çok şey vadeden ancak hiçbir şey yapmayan Süleyman El Fehim'e Ağustos 2009'da kulübü satmasıyla başladı. Süleyman El Fehim de iki ay sonra kulübü bir başka kişiye Ali El Faraj'a sattı. Ancak El Faraj kulübü satın aldığında kucağında hiçbir oyuncunun maaşı ödenmemiş ve Premier Lig gelirlerinden doğan gelirlere ilişkin ödenmesi gereken 7.4 milyon sterlinlik bir vergi borcu olan kulüp buldu. Nitekim bu dönemde kulübe daha fazla para transfer etmek istemeyen Faraj döneminde de futbolcuların maaşları ödenmedi, yasal yükümlülükler yerine getirilmedi. Son olarak ta kulübün borç verenlerinden Hong Kong'lu iş adamı Balram Chainrai Şubat 2010'da kulübü iflastan kurtarabilmek için yönetimi devir almıştı.
Görüldüğü üzere Portsmouth yedi ayda tam dört kez el değiştirdi. 2009'un Temmuz'unda kulübün yüzde doksan hissesini Rus Sacha Gaydamak'tan alan Birleşik Arap Emirlikleri kraliyet ailesinin arkasında bulunduğu Dubai'li iş adamı Süleyman El Fehim, kulüp hisselerini sadece 42 gün sonra Suudi iş adamı Ali El Faraj'a satmıştı. Kulübe nakit girişi sağlamak için Balram Chainrai'den 20 milyon dolar kredi alan El Faraj, yine de futbolculara ödeme yapamadı ve kulübe sadece bir gün gitti. El Faraj televizyon gelirleri, kulübün yüzde doksan hissesi ve stadyum teminata verilerek alınan krediler geri ödenemeyince, kulüp hisselerini Chainrai'ye satmak zorunda kaldı.
60 milyon Sterlin borç kulübü iflasa götürüyor!
İngiliz maliyesinin Portsmouth'a vergi borçlarının ödenmesi için verdiği süre bu Çarşamba yani 17 Şubat'ta sona erdi. Bu süre sonuna kadar Portsmouth bir ödeme planı sunamadı. Bunun üzerine yüksek mahkeme kulübün muhasebe ve diğer hesaplarını incelemek, yönetim ve denetimi ele almak üzere kulübe bir yönetim atadı. Nam-ı diğer Pompey'in sadece vergi borçlarını değil, aynı zamanda 60 milyon sterline ulaşan toplam borçlarını da bir an önce yapılandırması gerekiyor.
Bu süreç içinde yeni atanan yönetim de kulübün borçlarını yapılandıramaz ise Portsmouth, bir diğer İngiliz kulübü şimdi Championship'te mücadele eden lig kulübü Crystal Palace gibi iflas edecek. Crystal Palace ta geçen ay 30 milyon sterlin borçla iflas etmek durumunda kalmıştı.
"Düşler tiyatrosu"nda şimdi kabus oynuyor!
Premier Lig'in ve dünyanın en zengin kulüplerinden birisi olan bir diğer futbol kulübü Manchester United'ın da başı borçlarıyla fena halde dertte…Manchester United'ın 76.700 kişilik Stadı Old Traford'un taraftarlar arasındaki adı "düşler tiyatrosu". Şimdi bu tiyatroda kabus rol almış durumda. Binlerce Manchester United taraftarı "düşler tiyatrosu"nu her hafta tıka basa dolduruyor olsa da, kulüplerinin yaklaşık 715 milyon sterline ulaşan borç dağının altından kalkamayacağını düşünüyor. Onlar için düş bitmiş durumda. Artık uyanma zamanı!
2005 yılında Amerikalı Malcom Glazer'ın kulübü satın almasının, Manchester United'ın finansal yapısının bozulmasına etkisi çok fazla oldu. Malcolm Glazer takımı borçlanarak satın aldı ve bu yüzden kulübün borçları 700 milyon sterlini aştı.
Liverpool Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Tom Cannon'a göre, "…özellikle zirveye oynayan kulüpler yüksek borçlarla başa çıkabiliyorlar. Çünkü, çok başarılılar. Ancak başarı düzeyindeki bir düşüşe paralel, borçlanma faizlerinde bir yükseliş olursa, bu kulüplerin borçlarını geri ödemelerinde de bir sorun yaşanabilir. Bankacılık sektöründe de görüldüğü üzere, en zenginler bile borç yüzünden zor duruma düşebilir hatta yok olabilirler."
Bugün binlerce Manchester United taraftarı kulübün içine düştüğü duruma çok üzülüyorlar ve bu nedenle Glazer'e çok kızgınlar. Bu kızgınlıklarını da ortaya koyabilmek ve Glazer yönetimini protesto edebilmek için kulübün kurulduğu 1878 yılındaki ilk renkleri olan sarı yeşil atkılar takıyorlar. Taraftarın protestodan başka yapabileceği başka bir şey de yok gibi görünüyor. Taraftar açısından sorun, kulübün mali açıdan nasıl yönetildiğine ilişkin söz haklarının olmaması. Maçlara gidiyorlar, forma satın alıyorlar, hot dog ve sosisli sandviçlerini yiyor ve tüm bunlar için çok fazla para ödüyorlar. (2009 yılında yapılan bir araştırmaya göre bir İngiliz taraftar maç başına ortalama 95 sterlin maç günü harcaması yapıyor.) Bu kulüp yönetimine kalmış bir şey olmakla birlikte taraftar açısından talihsiz bir durum.
Bir futbol kulübü bir ilke imza atıp, bono ihraç etti
Chelsea'nin hemen arkasında dört puan eksiğiyle Premier Lig'de ikinci sırada bulunan Manchester United ligde ve Şampiyonlar Ligi'nde aldığı başarılı sonuçlara, finansal alanda da başarı ekleyebilecek mi?
Bu ayın başında herkesin çok merak ettiği bir konu gündeme geldi. Finans tarihinde ilk defa bir kulüp banka kredilerini kapatmak için yedi yıllık bono ihraç ediyordu. Manchester United'ın 715 milyon Euro'ya ulaşan borçlarının yaklaşık 600 milyonluk kısmı banka kredilerinden oluşuyordu.
İki dilim halinde ihraç edilen bonolar 1 Şubat 2017 vadeli olup; bonoların ortalama faizi %8.75 civarında oluştu. Mali yatırımcılara ilk faiz ödemesi Ağustos 2010 içinde gerçekleştirilecek. Bankalara olan kredi borcunun önemli bir kısmı 2013 yılına kadar; kalanını da 2015 yılında ödeyecek olan Man.Utd.'ın kredi faizleri bileşiği yüzde 16.25 civarındaydı.
Manchester United çok başarılı bir bono ihracında bulunmuş olmakla birlikte, kulüp bu borçlanması karşılığında yedi yılda toplamda yaklaşık 362 milyon euro faiz ödemesi yapmak zorunda kalacak.
Bono ihracı sonrası Man.Utd. bono fiyatlarının iki hafta içinde yatırımcısına %6.5 zarar ettirdiği görüldü. Uluslararası yatırım bültenlerinde yapılan analizlere göre Man.Utd. tahvillerinin fiyatının piyasa tarafından yüksek bulunması ve tahvillere verilen kredi notunun düşük olması bu düşüşe etki eden temel etmenler…Ancak Man.Utd. Şampiyonlar Ligi ve Premier Lig'de yoluna devam eder de, şampiyonluğa ulaşırsa bu tahvil fiyatlarının tekrar yükselebileceği tahmin ediliyor.
Büyük Kulüpler de İflas Edebilir
Times spor yazarı Matthew Syed'e göre gelecek birkaç yıl, İngiliz kulüplerinin mali açıdan nereye gideceklerini görmek bakımından ilginç bir dönem olacak. Sağladıkları yüksek gelirler nedeniyle kulüpler mükemmel stat ve tesislere sahip oldu. Televizyon gelirleri süperdi. Bu durum futbol kulüpleri ve FA açısından bir başarı hikayesiydi. Ama kulüpler aşırıya kaçma noktasına geldi. Kulüpler risk almaya devam ederlerse, gelecekte önemli tehlikelerle karşılaşabilirler."
İngiltere'de büyük takımların iflas edebileceği hiç kimsenin aklına gelmiyordu. Ama artık bu, bugün hiç te uzak bir olasılık değil.
2009 Yıl Sonu İtibariyle Premier Lig Kulüplerinin
Gelir ve Borçları (Bin Euro)
Kulüp Gelir Borç Borç/Gelir
Wolverhampton 21.966 20.685 0,94
Birmingham City 59.803 2.414 0,04
Stoke City 43.444 -2.008 -0,05
Tottenham 137.746 -29.702 -0,22
Blackburn 67.674 -16.918 -0,25
Everton 90.780 -36.725 -0,40
Portsmouth 85.867 -50.516 -0,59
Burnley 40.604 -6.630 -0,16
Bolton 70.886 -53.542 -0,76
Aston Villa 90.767 -72.261 -0,80
Sunderland 76.316 -71.231 -0,93
Arsenal 251.153 -318.078 -1,27
Hull 43.502 -17.108 -0,39
Wigan 52.146 -66.412 -1,27
Manchester City 98.754 -137.532 -1,39
Liverpool 197.066 -480.528 -2,44
Manchester United 308.539 -715.328 -2,32
Chelsea 256.378 -875.458 -3,41
Fulham 64.404 -235.458 -3,66
Toplam 2.057.796 -3.162.336 -1,54
Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere 20 Premier Lig kulübünden sadece 2 kulübün borç / gelir rasyosu pozitif. Diğer 18 kulüp kırmızı bakiye veriyor. 20 kulübün 2009 yıl sonu itibariyle toplam gelirleri 2 milyar 57 milyon 796 bin Euro'ya ulaşırken; toplam borçlanma tutarı da 3 milyar 162 milyon 336 bin euroya yükseliyor. Buna göre Premier Lig'in toplam borç tutarı gelirinden %154 daha fazla görünüyor.
En borçlu kulüplerin başında 875 milyon euro borçla Chelsea ilk başta geliyor. Chelsea'yi 715 milyon ile Man.Utd. takip ederken; Man.Utd.'ı 480 milyon Euro borçla Liverpool izliyor. Arsenal ise toplam 318 milyon euro borç ile Premier Lig'de 4. Sırada kendine yer buluyor.
Gelirleriyle kıyaslandığında en yüksek borçluluk oranı %366 ile Fulham'da görülüyor. Fullham'ı sırasıyla %341 ile Chelsea; %244 ile Liverpool; %232 ile Man.Utd. takip ediyor.
İngiltere Hükümeti'nden borçtaki kulüplere yeni düzenleme
İngiltere Spor bakanı Gerry Sutcliffe'in da katıldığı geçen haftaki toplantıda kulüp borçlanmalarının yeniden düzenlenmesi ve buna uygun bir kulüp finansal sistemi oluşturulması konuları görüşüldü. Britanya'da son zamanlarda kulüp borçlanmalarının korkunç boyutlara ulaştığı ve mevcut sistemin bu gelişimi kontrol edemediği; bu nedenle bu konuya acilen bir çözüm bulunması gerektiği üzerinde duruldu. Buna göre; kulüplerin orta ve uzun vadeli finansal yapılarını sağlıklı ve sağlam bir yapıya büründürebilmek için bir erken uyarı sistemi kurulmalı; kulüplerin mali belgeleri ve hesapları daha yakından ve sıkı takip edilmeli ve borçlanma toplam gelirin %25'ini geçmemeli; işe uygun yönetici testi daha etkin ve hassas çalıştırılmalı…
Kulüplerin borçlarını kafadaki deliğe benzeten Sutcliffe, bu delik kapatılmadığı/tedavi edilmediği sürece sağlıklı bir yapıya geçilemeyeceğini dile getirdi.
Premier Lig kulüpleri yeni finansal kurallara uyacaklar
Her ne kadar İngiltere Spor bakanının kulüplerin finansal geleceklerini düzenlemeye yönelik arayışları sürüyor olsa da UEFA'nın 2009 yılında aldığı "Finansal Fairplay" uygulaması zaten bu konuda çok katı ve kesin bazı çözümleri beraberinde getiriyor.
Premier Lig CEO'su Scudamore, UEFA'nın yeni finansal kurallarına İngiliz kulüplerinin sıkı sıkıya uyacağını ifade ediyor. Bu bağlamda tüm İngiliz ekiplerinden, bağımsız dış denetimden geçmiş finansal tablolarını her yıl 1 Mart'a kadar Futbol Federasyonu'na (FA'ye) göndermeleri isteniyor. Kulüpler aynı zamanda göndereceği mali tablolarında, diğer kulüplere, oyunculara, teknik adamlara ilişkin gelecek yıllara sarkan yasal taahhütlerini de belirtmek zorundalar. Bir diğer konu da kulüplerin, ödenmemiş vergi ve sigorta borçları varsa bunları da ayrıca belirtmeleri gerektiği vurgulanıyor.
Ancak kulüp sahiplerine olan borçların, kulüplerce nasıl tasfiye edileceğine ilişkin Premier Lig yetkililerinin bir açıklaması henüz yapılmadı. Bu konu belki de İngiliz kulüplerini en çok sıkıştıran konu olacak.
UEFA başkanının açıklamasına göre kulüpler 2012'ye kadar bu sorunu bir şekilde çözmek zorundalar. Platini'ye göre Manchester City isterse transfere 300 milyon Euro da harcayabilir, fakat onların üç yıl içinde futbol dışından gelen paraları tasfiye ederek, futbol gelirleri ile transfer maliyetlerinde başa baş noktasını yakalamaları gerekiyor. Eğer bunu yapamazlarsa, UEFA'nın organizasyonlarına katılamayacaklar.
Sonuç
Avrupa futbolunu domine eden Premier Lig'in finansal sağlığı her geçen gün giderek bozuluyor. Yüksek gelirler elde edilmesine karşın borçlar da çığ gibi büyüyor ve Premier Lig yıllık 1 milyar euroya yakın bir açık veriyor. Bu açığın finansmanı Man.Utd. örneğinde olduğu gibi kulüpleri değişik mali enstrümanlara da yönlendirebiliyor ama sonuç yine aynı. Yüksek maliyet ve büyük borç stoku.
Premier Lig kulüplerinin şirket şeklinde organize olmuş olmaları onları doğal olarak iflasa da götürebiliyor. Zarar eden kulüplerin özkaynakları eriyor ve sürekli olarak nakit ihtiyaçları artıyor. Bu yapının devam etmesi aynı zamanda vergi kaybına da yol açıyor.
Çok sevilen bu oyunun artık "iş" olarak oynanması, yeni düzenlemeleri de kaçınılmaz kılıyor. Ancak bu sorunu sadece Premier Lig olarak ta düşünmemek lazım. Aynı şey bizim ligimiz için de geçerli.
Bu bağlamda bu güzel oyunun varlığını devam ettirebilmesi için lokal futbol otoritelerinin en kısa sürede gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirmeleri gerekiyor. Bunun için öncelikle tüm kulüplere kurumsal yönetimin egemen bir yapı olarak tesis edilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde futboldaki kayıt dışılığının önüne geçilebilir, hesaplarda ve muhasebede gerekli şeffaflık sağlanabilir.