İndirim kampanyası sonrası ekim ayı TÜFE yüzde 2.67 arttı

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Ekim ayı enflasyonu, alınan önlemlere rağmen canavarın başının yukarı yönlü olduğunu gösteriyor. Bu nedenle yeni bazı önlemlerle çare aramaktan vazgeçip, bir an önce yaşamımızın her alanını ilgilendiren yapısal reformları hazırlayıp bir bir hayata geçirmeliyiz.

Enflasyonun artışını önlemek için Hazine ve Maliye Bakanlığınca başlatılan yüzde 10 indirim kampanyasına 3 bin 500 şirketin katıldığının açıklanmasının ardından ekim ayında TÜFE yüzde 2.67 artış gösterdi. Yıllık olarak da fiyat artışı yüzde 25.24’e ulaştı. Yİ-ÜFE ise ekim ayında hız keserek önceki aya göre yüzde 0.91 artışla yıllık yüzde 45.01 oldu. Bu ekim ayı sonuçları, indirim kampanyalarının yükselişi frenleyen değil, azaltan sonuç verdiğini gösteriyor. Anketlerde çeşitli kuruluşlar beklentilerinin yüzde 2’ler seviyesinde olduğunu açıklamışlardı. Sonuç beklentilerin üzerinde çıktı.

Geçen yıl kasımda TÜFE’de yüzde 1.9 artış, aralıkta 0.69 artış olmuştu. Şimdi, önümüzdeki iki ayda indirim kampanyalarının ve 85 dolardan 72 dolara düşen petrol fiyatının etkisinin ne olacağını yaşayarak öğreneceğiz. Ama bunlara rağmen YEP’teki yüzde 20.8 yıllık enflasyon hedefinin tutturulabilmesi kolay görülmüyor. Merkez Bankası’nın geçen hafta revize ettiği 23.5’lik yıllık enflasyon beklentisi daha gerçekçi gözüküyor. Yıl sonunda o sonuç bile alınsa enflasyon yüzde 20 seviyesinin üzerinde gerçekleşmiş olacak. Alınan önlemler, enflasyonla mücadele için yeterli bir tablo ortaya koymuyor. Yapısal reformları gerekli kılıyor.

TÜFE’de 12 alt kalemdeki harcama gruplarına baktığımızda, ekim ayında sadece ulaştırmada 0.85’lik bir düşüş olduğunu, diğer bütün harcama kalemlerinde artış olduğunu görüyoruz. En büyük artış ise yüzde 12.74 ile giyim ve ayakkabıda karşımıza çıkıyor.

Ekim ayında endekste yer alan 407 maddenin 328’inin fiyatı artarken, 42 maddenin fiyatı değişmemiş, 37 maddenin fiyatında ise düşüş yaşanmış. Bu tablo da üç aylık fiyat indirim kampanyasının bir kez daha ele alınıp sorgulanmasını gerekli kılıyor.

Şimdi bizim 1990’ların sonunda enflasyonu yüzde 100 seviyesinden önce yüzde 30’lara, ardından yüzde 5’lere indirirken hangi önlemleri alıp uyguladığımızı bir kez daha hatırlamamızı gerektiriyor.

Bizi yeniden dünyanın en yüksek enflasyonlu ülkelerinden biri haline getiren konuların neler olduğunu gözden geçirerek, yeni ve çok yönlü bir enflasyonla mücadele programı hazırlamamız gerekiyor. Bu programın hazırlanmasının temelinde de sık sık söz etmemize karşın hayata geçiremediğimiz yapısal reformların yer alması gerekecektir.

Yapısal reformlar ise ancak kamu özel sektör iş birliğiyle ele alınıp, içereceği acı reçeteler saptanarak hayata geçirilebilir.

Sadece enflasyonu aşağıya çekmek için değil, tasarrufları artırmaya, üretim ve ihracatı geliştirmekten büyümeyi sürekli kılmaya, refahı artırmaya kadar her alandaki gelişmeler için yapısal reformlara ihtiyacımız olan bir dönem içerisindeyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar