İncir, zeytin ve üzümde jeotermal tehdidi

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Bir tarafta temiz ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak kabul edilen jeotermal, diğer tarafta asırlardır Ege'de üretilen, ihraç edilen,Türkiye'nin geleneksel tarım ürünlerinden incir, zeytin ve üzüm. Türkiye, bu iki önemli kaynaktan birinden vazgeçme seçeneği ile karşı karşıya. 

Tarım mı, enerji mi?

Ege'de özellikle Aydın,Manisa, Denizli'de kurulan jeotermal enerji santrallerinin bölgedeki tarımsal üretimi olumsuz etkilediği, incir, zeytin ve üzüm başta olmak üzere tarımsal ürünlerin üretimini, kalitesini olumsuz etkilediği tartışılıyor. Bu konuda artık bilimsel veriler de ortaya çıkmaya başladı. Bu çalışmalara göre, Aydın ve yöresinde incir ve zeytin üretimi jeotermal tehdidi ile karşı karşıya.Benzer bir tehlike Manisa Alaşehir'de üzüm bağları için gündemde.

İzmir Ticaret Borsası'nda düzenlenen ve DÜNYA Gazetesi Yazarı İsmet Özkul'un yönettiği "Jeotermal Enerji ve Tarım Sektörüne Etkileri" konulu panelde taraflar bir araya geldi. Zaman zaman sert ve karşılıklı suçlamaların olduğu tartışmayı gün boyu izledik. Edindiğimiz bilgileri ve izlenimleri şöyle özetleyebiliriz.

1- Türkiye için zeytin, incir ve üzümün önemini anlatmaya gerek yok. Bu ürünlerin önemi dünyaca biliniyor. Ege'nin sultaniye kuru üzümü ve inciri dünyaca tanınıyor ve talep ediyor. Türkiye, yıllık ortalama 270 bin ton kuru üzüm üretimi ve 200 bin tonu aşan ihracatı ile dünyada ilk sırada yer alıyor. Kuru incirde de dünyanın en büyük üreticisi ve ihracatçısı konumunda. Sadece Aydın ve yöresinde 35 bin aile incir üretimiyle geçimini sağlıyor. Zeytincilik binlerce yıldır bölgenin en önemli ürünü. Hem sofralık zeytin hem de zeytinyağı üretimi yapılıyor.

2- Yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı olarak bilinen jeotermal kaynakları bakımından Türkiye, Avrupa'da  İsveç'ten sonra ikinci sırada. Dünyada ise Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç'ten sonra 4. sırada yer alıyor. Jeotermal enerji üretiminde ise dünyada 8. Avrupa'da 3.sırada olan Türkiye'nin jeotermal kaynaklarının yaklaşık yüzde 80'i Batı Anadolu'da, yani incir, üzüm ve zeytin üretim bölgelerinde.

3- İncir üretiminin yüzde 62'sinin üretildiği Aydın'da özellikle Germencik, Nazilli, ve Sultanhisar İlçesi ve yöresinde tam 13 jeotermal enerji santrali var. Yani 10 milyonu aşkın incir ağacı ile enerji santralleri iç içe geçmiş. Üzüm üretim merkezi Manisa'da 2, Çanakkale'de 2 ve Denizli'de 5 santral var. Santraller yoğun olarak Ege'de faaliyet gösteriyor. Çünkü, kaynak burada..

4-Jeotermal santral işletmecileri temiz enerji ürettiklerini doğaya buhardan başka hiç bir atık bırakmadıklarını ve buharın da temiz su olduğunu iddia ediyor. Tarımsal üretim yapanlar, ziraat mühendisleri, bilim insanları, ihracatçılar ve bölgede yaşayanlar ise jeotermal santrallerin kurulmasından sonra incir, üzüm ve zeytin alanlarının olumsuz etkilendiğini özellikle havaya bırakılan buhar ile oluşan nem ortamının ürün kalitesinde ciddi bozulmalara neden olduğunu, kalıntı sorunlarının artığını ifade etti. Daha da önemlisi bölgede "çürük yumurta" benzeri koku nedeniyle nefes almanın, yaşamanın her geçen gün zorlaştığı dile getirildi.

5-Bir başka önemli sorun ise yeraltı sularının ve sulama sularının kirlenmesi nedeniyle bölgede gelecekte ciddi bir su sorunu yaşanacağı belirtildi. 

6- Toprağın kirlenmesi ve amaç dışı kullanılması nedeniyle tarımsal üretim alanlarının azaldığına dikkat çekildi.

7- Jeotermal santrallerinin kurulmasından sonra bölgede nem oranının yükselmesi nedeniyle Aydın'da incir, Manisa Alaşehir'de üzümün kurutulmasında da ciddi sorunlar yaşandığı vurgulandı.

8- Aydın ve yöresinde sağlık açısından da ciddi iddialar ortaya atıldı. Jeotermal santrallerin yoğun olduğu yerleşim alanlarında kanser ve solunum yolu hastalıklarında ciddi artışlar olduğu, ölümlerin diğer bölgelere göre daha yüksek olduğu iddia edildi.

9- Santrallerle ilgili izin aşamasından işletme ve çalıştırma aşamasına kadar gerekli denetimlerin yapılmaması en çok tartışılan konulardan birisiydi. Denetimsiz ve kontrolsüz kuyu açılması nedeniyle çevrenin ve doğal yaşamın zarar gördüğü dile getirildi.

10- Jeotermal Enerji'nin Tarım Sektörüne Etkilerini doktora tezi olarak araştıran Sunay Dağ bu çalışmayı yaparken tehdit edildiğini, enerji santrallerinden defalarca talep etmesine rağmen çevreye bırakılan buhar ile ilgili analiz sonuçlarını alamadığını söyledi.

Özetle, Türkiye'de çok sık yaşanan bir durumla karşı karşıyayız. Binlerce yıldan bu yana devam eden incir, zeytin ve üzüm üretimi ile enerji üretimi arasında bir tercih yapmaya zorlanıyoruz. Oysa, sorun bunun çok ötesinde. İnsanların, çevrenin, doğal yaşamın, toprağın yaşamını sağlıklı sürdürebilmesi ile şirketlerin para kazanma hırsı arasında bir tercih bu. Ülkeyi yönetenlerin, karar vericilerin tercihi belli, peki ya sizin tercihiniz?

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar