İnce hastalık

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

 

 

 
Eminim sizlerin de dikkatinizi çekiyordur. Kamu hayatında ve politikasında dinden esinlenen muhafazakarlık genişlemeye başlıyor. Yapılanlar tepki doğurursa geri adım atılabiliyor.  Gayretin en sık tezahür ettiği alan alkol tüketimi. Başbakanımız alkole karşı ek çabalar içinde olduklarını yeni açıkladı. Tabii mücadele alkolle sınırlı değil,  başkaları da var.
Son yıllarda başarısını herkesin kabullendiği ulusal havayolumuz alkole karşı mücadele veriyor. THY yönetim kurulu bazı uçaklarda içki servisinin kaldırılmasını savunuyor: geçen yıl 28 alkollü yolcuya çevreyi rahatsız ettikleri için kelepçe takılmış. Başkan, insanların "İlla uçakta içeceğim ısrarı nedir?" diye soruyor. Başkanın uçakta alkol kullanılmasını onaylamıyor, içki vermeyip kötülüklerden kurtulacağını düşünüyor. Acaba Başkanın söylediği gibi ciddi bir sorun mu var, basit sorularla anlamaya çalışalım: Mesela, 28 yolcu, THY'nin bir yılda uçurduğu yolcuların yüzde kaçını oluşturmaktadır? Alkol dışındaki sebeplerden personelin müdahale zorunda kaldığı olaylar var mıdır; sayı ve sebepleri nelerdir? Alkollü olduklarından müdahale edilen yolcuların hepsi uçakta içmekten dolayı mı taşkınlık yapmışlar, yoksa uçağa alkollü mü binmişlerdir? İçkili olup sorun yaratanların arasında yabancı-Türk dağılımı nedir?  Başkan uçuşların çoğunun kısa olduğunu hatırlatıp, bir buçuk saat alkolsüz duramaz mısınız diye soruyor. O zaman soralım, bu 28 kişi kısa uçuşlarda mı sorun oldu? Bir saat içinde kelepçelenecek kadar içmek kolay mıdır? Uzatmayayım. Başkan alkole karşı olduğundan, ayrıntılı sorgulama yapmaksızın alkolü hizmetten çıkarıyor. Ancak kendisi göreve şahsi telakkilerini uygulama için değil, uluslararası havayolumuzu başarıya ulaştırmak için getirilmiştir. Ama kendisini ve onu göreve getiren güç demek öyle istiyor.
İkinci olayı hepiniz izlediniz. Adana'da bir sosyolog, otistik çocukların beyinlerinde inanç bölgesi bulunmadığından, bu çocukların iman yönünün gelişmediğini belirtti. Bunları söyleyenin nörolog veya psikolog olmasını beklersiniz ama değil. Muhteremin açıklamalarına göre Amerika'da bu yönde bazı çalışmalar varmış. Son yıllarda beyin üzerinde ilginç çalışmalar yapıldığı gerçek ama bu değerli "içtimaiyat mütehassısının" ifade ettiği berraklıkta bir bulguya ulaşılmış değil. Muhterem bilgiyi uyduruk bir gazete makalesinden edinmiş olabilir, mesleki bir dergide okuduğunu iyi anlamamış olabilir ya da daha ihtiyatlı sunulmuş bir bilgiyi kendi maksadına hizmet edecek şekilde yorumlamış olabilir.  Hepsi bir arada da gerçekleşmiş olabilir. 
Özellikle iktidarımızın ustalık dönemine girmesinden sonra dinden esinlenmiş muhafazakar görüşlerden kaynaklanan bir kamu politikasını adım adım uygulamaya koymak ister gözükmektedir. Kamu yöneticileri ise iktidara yaranarak takdir toplayıp, taltif edilecekleri ümidiyle bazen coşmakta ve pisuvarları yıktırmaktan başlayıp, evlilere karılarını dövmenin mubah olduğunu bildiren dini nasihat kitapları dağıtmayı, kitle ulaşımında kadın ve erkekleri ayırmayı ve tabii ki içki tüketimiyle muhtelif biçimlerde uğraşmayı içeren "türlü çeşitli" icatlarla dikkati çekmeye çalışmaktadırlar. Özgür toplum niteliğimizi aşındıran ince bir hastalıkla karşı karşıyayız. 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019