İnatlaşmanın sonuçları ağır olabilir

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Öyle görünüyor ki, ABD seçimlerinin yankıları içte ve dışta bir süre daha devam edecek. İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Avrupa'nın önde gelen ülkelerinde halk ve hükümet çevreleri genel olarak sonuçtan memnun. Obama ve Netanyahu ne kadar birbirlerinden hoşlanmasalar da, Musevi kamuoyu Obama'nın seçimi kazanmasından rahatsız değil.
 

Geçen haftaki yazıda da belirttiğim gibi, Obama'nın seçimi kazanmasının nedenleri çeşitli. Obama'nın halkın sempati duyduğu ve güvendiği bir lider olmasının ötesinde, Cumhuriyetçi Parti içinde son yıllarda artan muhafazakarlığın, kürtaj, eşcinsel ve göçmenlere yönelik görüşlerin de seçim sonuçları üzerindeki etkisi yadsınamaz. Göçmenler arasında Latin Amerika ve Karayip ülkelerinden gelenlerin sayısı hızla artıyor. Hispaniklerin yüzde 71'inin Obama'yı desteklediği ülkede, yaşlanan beyaz nüfus nedeniyle oy tabanını giderek kaybeden Cumhuriyetçi Parti'nin, yabancıları dışlayan bir politikayla bundan sonraki seçimlerde de işi zor.


***
 

AB ekonomilerinde devam eden kriz ve Çin ekonomisindeki yavaşlamadan dolayı dikkatler ABD üzerine yoğunlaşıyor. Eylül ayında sona eren 2012 malı yılında 1.1 trilyon dolar açık veren bütçede 2013'de açığın 1 trilyon doları aşacağı tahmin ediliyor. Amerikan yönetiminin öncelikli hedefi, ülkenin bir mali krize yuvarlanmasının önüne geçmek. Maliye politikasına göre, bütçe açıklarını azaltmak için harcamaların azaltılması gerekir. Harcamaların azaltılmasının yanı sıra vergilerin artırılması bütçe açıklarının azaltılmasını daha kolaylaştırsa da sonuçta bu bir siyasi tercih.

Devletin ekonomideki rolünün azaltılması gerektiğini savunan klasik iktisadi görüşün etkisindeki Cumhuriyetçilerin, Demokratların aksine vergi artışlarına karşı çıkmalarının nedeni de bu. Cumhuriyetçiler, vergi oranlarındaki artışların insanların çalışma şevkini kırarak, üretim ve istihdamda azalmaya yol açacağı görüşündeler. Cumhuriyetçiler için vergi gelirlerini artırmanın tek yolu olabilir; o da, vergi gelirlerinde azalmaya yol açan muafiyet ve istisnaların iptal edilmesi. Ancak buna, kamu harcamalarında kısıntıya gidilmesi durumunda destek verebileceklerini söylüyorlar. Harcamaların azaltılmasına yanaşmayan Demokratlar ise, yüksek gelir grupları üzerindeki vergilerin arttırılması konusundaki görüşlerinden geri adım atmıyorlar.


Tam istihdamın oldukça uzağında olan ABD ekonomisinde kamu harcamalarında yapılacak bir azalma toplam talebi azaltarak yeni bir resesyonu başlatabilir. İki Parti arasında bu yılın sonuna kadar bir anlaşma sağlanamazsa, Bush döneminden bu yana yürürlükte olan gelir ve istihdam vergilerine ilişkin indirimler sona erecek. Cumhuriyetçilerin iddia ettiği gibi, vergi indirim ve muafiyetlerine son verilmesi ve vergi yasalarındaki boşlukların kapatılmasının açıkları azaltmaya yetip yetmeyeceği ise soru işareti. ABD Başkanı, zenginler üzerindeki vergilerin artması gerektiği görüşüne destek arayışı içinde. Başkan'ın bu hafta önce işçi temsilcileri, sonra önde gelen şirketlerin genel müdürleriyle yaptığı toplantılar buna yönelikti.
 

***
 

Etkin bir vergi sisteminin en önemli özelliklerinden biri de adil olmasıdır. Gelir bölüşümünü daha da bozacak vergi sisteminin ise adil olduğu söylenemez. Vergi yasalarında yüksek gelir gruplarının yararlandığı muafiyet ve istisnaların iptal edilmesi vergi adaletinin sağlanması için gerekli olsa da yeterli değildir. Demokratlar herkes kazancı nispetinde vergi versin derken yerinde bir öneride bulunuyorlar. Bu görüşün hayata geçirilmesi ise şimdilik pek kolay görünmüyor.

Bazı Demokratlar arasında son günlerde yaygınlaşan bir görüş de, Cumhuriyetçilerin zenginler üzerindeki vergilerin arttırılmasına karşı çıkmayı sürdürmeleri halinde müzakarelerden çekilmek ve yeni yılla birlikte sorunu yeni baştan ele almak. Bu görüşte olanlar, pazarlık güçleri zayıflayacağından dolayı Cumhuriyetçilerin direncinin kırılacağının hesabını yapmaktalar. Peki, halk ne düşünüyor? Seçim kampanyalarında sürekli olarak herkesten gücü nispetinde vergi alınması gerektiği tezini işleyen Obama'nın yeniden seçilmesi bu konuda aşağı yukarı bir fikir vermektedir.

USA Today tarafından yapılan ankete göre, halkın yüzde 68'i iki partinin de görüşlerinden taviz vermesini istiyor. Merkezi Washinton'da bulunan think tank kuruluşu PEW tarafından geçenlerde yapılan anket ise halkın vergilerin arttırılmasından yana olduğunu ortaya koyuyor. Ankete katılanların yaklaşık yarısı bir anlaşmanın olmayacağı görüşündeyken, yüzde 38'i iki Partinin anlaşacağını söylemiş. Demokrat ve Cumhuriyetçilerin anlaşamamaları halinde, sorumluluğun Cumhuriyetçilerde olacağı yönünde görüş belirtenlerin oranı yüzde 53. Obama'nın sorumlu olacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 29. Bir anlaşmazlığın Cumhuriyetçileri dize getirip getirmeyeceği bilinmez. Ancak, bunun ülkenin kredibilitesini zedeleme olasılığı yüksek. Kredi değerleme kuruluşları uzun süreden beri izlemede. Ülkenin kredi puanı düşürülürse borçlanma maliyetleri artar, faizleri şimdiki düşük seviyelerinde tutmak zorlaşır. Bu durumda, FED istemese de ekonomiye müdahale edecektir.
 

Parasal bir genişlemeden kaynaklanabilecek bir enflasyonla ekonomik durgunlukta mücadele etmek daha zordur. İnatlaşmanın faturası düşünüldüğünden ağır olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016