“İnanmadıktan sonra değişim beyhude uğraştır”

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI [email protected]

Bu hafta konuğum bir “Ironman” aynı zamanda “Değişim Yöneticisi” olan Devrim Zümrütkaya. Gözlerinde hem zeka hem de hayat var. Düşüncelerini ve duygularını öylesine hızlı ve dolu dile getiriyor ki, tek bir kelimesini atlamamak için uğraş verdim. Çünkü her biri hazine niteliğinde. Zor bir çocukluğu olmuş ama yılmamış Devrim Bey. Türkiye’de çok önemli firmaların değişimlerini yönetmiş. Artık BMGI ile değişmek isteyenlere hizmet ediyor. Kolay bir şey değilmiş değişim. Anlattıkça daha net anladım. Paylaşmasam olmazdı.. 

Kısa sohbetimizden anladığım kadarıyla çocukluktan beri kendi göbeğinizi kendiniz kesmişsiniz.. Biraz anlatır mısınız? 

İlkokulu Gölcük, İzmit’te okudum. Seksenli yılların başlarında Kadıköy Anadolu Lisesi’nde yatılı olarak devam ettim. Tek başıma hallettim her şeyi. Liseyi Ankara’da bitirdim, sonra İÜ Türkçe İktisat Bölümü’nü kazandım. Türkçe okumanın piyasada tercih sebebi olmadığını anlayınca yatay geçiş yaptım İngilizce bölümüne. Hedefimi belirlemiştim. CFO olacaktım. Sadece denetim firmalarına başvurdum ve PriceWaterhouse’a kabul edildim. Bugün TÜSİ- AD’ın Başkanı olan Cansen Hanım bana hedefimi sormuştu: ‘Bu şirkete ortak olmak istiyorum’ demiştim. 

Sonra? 

Servus Bilgisayar’dan burs bularak Pricewaterhouse’dan ayrıldım ve İngiltere’de Durham Business School’da MBA yaptım. Ülkeme geri döndüğümde Servus Bilgisayar’da mali işler yöneticisi olmuştum. Çok gençtim ama büyük şeyler başarmak istiyordum. Borusan Holding’e geçtim ve uzun yıllar farklı görevlerde çalıştım. Bugün iş ortağım Tevfik ile beraber Amerika menşeli yönetim danışmanlığı firması BMGI’ın Türkiye faaliyetlerinden sorumluyum. 

Anne ve babanızın seçimlerinizde etkisi oldu mu? 

Nasıl olmaz? Deniz subayı bir babanın oğluyum ben. Babamın en önemli değerleri adanmışlık, dürüstlük, disiplin ve çalışkanlık. Annem ise sevgidir, sevginin saf halidir. Hep babamla aramda “dekoder” görevi gördü senelerce. Babam seçimlerimde etkili olmuştur. Gölcük’teki liseye götürür; ‘Burda mı okumak istiyorsun, yoksa İstanbul’da okuyup beni geçmek mi istiyorsun?’ diye motive ederdi beni. 

'Gerçekleri kabul eden herkes değişebilir, cesaret lazım'

“Değişimi yönetmeye” ne zaman karar verdiniz? 

Borusan Holding’de çalıştığım dönemde CEO Agah Uğur’un beyin takımındaydım. Bir gün bana ‘Siyah kuşak olacaksın’ dedi. İlk önce anlamadım. ‘Sen beni dinle’ dedi. Dinledim. Pişman da olmadım. Borusan Holding, 6 Sigma’yı kurumun yaşam tarzını dönüştürmek için bir araç olarak kullanmaya başlamıştı. Siyah kuşak ise proje yöneticilerine verilen isimdi. Bu süreçte hem değişimin bir parçası olmayı hem de değişimin nasıl yönetileceğini öğrendim. “Değişim nedir?” diye sorarsanız, bir şeylerin bitmesi ve yeni bir şeyin başlaması. Bütün bu değişimleri yönetirken kendiniz de değişiyorsunuz tabii. 

Herkes değişebiliyor mu? 

Gerçeğe gerçek deme cesareti gösteren herkes değişebilir. Eğer organizasyonlar içinde bulundukları durumu kabul etmezlerse, değişim bilinçsiz bir çabadan öteye geçmiyor maalesef. İşte değişim bu yüzden zor. Biz ne yapıyoruz? Şirketleri ve çalışanları Yalın 6 Sigma ve İnovasyon Programlarıyla fazla yağlarından kurtarıyoruz. Konfor alanlarına yerleşmeyip mevcuda rıza etmemelerine destek oluyoruz. Bütün bunların merkezine değişim yönetimini koyuyoruz. 

Siz “Ironman” olmuşsunuz. Nedir tam olarak bu? 

Yüzme, bisiklet ve koşu dallarının birlikte yapıldığı triatlon sporundaki en uzun mesafeli yarış; 3,8 km. yüzme, ardından 180 km. bisiklet ve sonra da 42,2 km. koşu. Bu yarışı bitirenlere “Ironman” deniyor. Çoğu insan neden yaptığımı soruyor. Ben de neden yaptığımı kendime tekrarlama ihtiyacı duyuyorum. Triatlon hayatın içinde hayattır. Bu mini hayat simülasyonuyla insanlara ilham kaynağı olmak istiyorum. Bu vesileyle tecrübelerimi paylaşarak benim gibi sıradan insanların neler yapabileceğini göstermek istiyorum. Helen Keller ‘ın dediği gibi ‘Hayat ya cesur bir tecrübedir ya da hiçbir şey değildir’. 

'Kötü bir elle bile iyi kazanmak gerek'

Profesyonellikten tam vazgeçtiniz mi? 

Buda’nın ‘Marangozlar ağacı şekillendirir, okçular okları, bilgeler ise kendilerini’ sözünü çok seviyorum. Ben de kendi bilgelik yolculuğumda her gün içsel özgürlüğümü kazanma savaşı veriyorum. Ve bu tek bir hamleyle maalesef olmuyor. Her gün yeni baştan kazanılması gereken bir savaş bu. Böyle bir savaşta da hiçbir zaman bu tip sorulara kesin cevaplar yok. Kesin olan şu, ne iş yaparsak yapalım Tevfik ile beraber yapacağız. 

Bu olmasa başka hangi mesleği tercih ederdiniz? 

Usain Bolt’un beni geçmek için çırpınmasını izlemek eğlenceli olmaz mıydı? 

Kariyerde eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır? Özellikle sizin mesleğinizde... 

Eğitim, ilişki ve tecrübenin payı kişilerin çizdiği yollar sebebiyle herkese göre değişir. Burada ideal bir denge yok. Ne yapılan işe ne de yaşanılan hayata göre oranlar sabit kalmıyor. Sürekli değişiyor. 

Bu işte ekmek var mı? 

İyi kartlara sahip olmaktan çok, kötü bir elle iyi oynayabilmenin önemli olduğuna inanıyorum. İnsanların kendini vererek yaptığı her işten para kazanacağını düşünüyorum. Biz işimizi seviyoruz. İşini severek yapan herkese her konuda her zaman ekmek var. 

Hiç unutamadığınız bir anı var mı? 

Borusan Holding’e girmek için Agah Uğur ile mülakatın olduğu gün çok yorgundum. Bu yorgunluk ben de biraz dingin hatta kayıtsız bir hava yaratmıştı. Agah Bey de enerjisi yüksek, çevik zekalı, tabiri tam kullanmak lazım ateş gibi bir CEO. Ben de o gün kısık ateşteyim. En nihayetinde Agah Bey bana son bir soru sordu: ‘Zekan keskin midir?’ Ben de sıkılmış ve sakin bir tavırla ‘Beşi beş kuruştan beş yumurta beş eder, yeterli mi?’ dediğimi hatırlıyorum. Kahkahalar patladı. O espri beni kurtarmıştı. 

'Her iş kolaylaşana kadar zordur'

Yaptığınız işte küresel olarak öne çıkmış isim ya da kurumlar var mı? 

BMGI gibi başka bir yönetim danışmanlığı firması hem küresel hem de yerel boyutta yok diyebilirim. Tek tek bu alanlarda çalışan firmalar var tabii. Bizim stratejimiz organizasyonlara değişimi ezberletmek. Mesajımız da şu: “Siz ve biz beraber çalışınca, problem çözülür.” 

Çocuğunuzun bu işi yapmasını ister misiniz? 

Çocuğumun, Albert Camus’nün dediği gibi ‘Kışın ortasında kendi içinde mağlup edilemez bir yaz bulması’nı istiyorum.  “Her iş kolaylaşana kadar zordur” felsefesiyle büyüdüm ve bu konuda kızıma örnek olmaya çalışıyorum. Çünkü zorlukların ruhu ıslah ettiğini düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar