ınanç ile akıl zıtlaşırken...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'dan / Taylan Erten [email protected] Laiklik ilkesi, dini inanç ile akıl arasındaki dünyevi denge alanını tanımlıyor, çerçevesini çiziyorsa; bu bir "altın denge" ise; devlet ve kamu alanı da "altın dengenin" merkezini oluşturuyorsa; denge fena halde zorlanıyor! "İnanç" ile "aklın" zıtlaştığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Çatışmanın merkezinde şimdilik "türban" var. Şimdilik; çünkü bu "geçişin" hangi istikametlere yayılacağı ve nerede sonlanacağı belirsiz. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu, siyasal türban dayatması karşısında laik, demokratik, hukuk devletli Cumhuriyet Anayasası'na sadakati, aklı, sağduyuyu, izanı savunan diğer bütün kişi, kurum ve kuruluşlar gibi bakınız ne dedi (4 Şubat): "Türban tartışmaları toplumdaki ayrışma ve kutuplaşma eğilimini artıracak; görüşü ve düşüncesi ne olursa olsun herkesi; sonuç itibariyle de Türkiye'yi yaralayacak.(...) Toplumun istikrar ve denge bekleyen temel sorunları bir tarafa itilerek ve 'toplumsal mutabakat' ilkesi göz ardı edilerek yapılmak istenen bu düzenleme beklenen faydayı getirmeyecek." TİSK'in kurumsal nezaket özeniyle yaptığı uyarı yakın geleceğe işaret etse de, laik Cumhuriyet Türkiye'si bu sorunla çoktan yaralıdır. Son gelişmeler yarayı depreştirdi. Yara, "siyasi akılla" tedavi edilmediği takdirde derinleşecek. Genç kızların eğitim hakkı... Yükseköğretime "türbanla" girme talebinin gerekçelerinden biri, "türban" yasağının genç kızların eğitim öğretim haklarını engellediği; yasağın demokrasiye, insan haklarına aykırı olduğu. Peki, genç kızlarımızın eğitim öğretim sorunu "türban"dan mı ibaret? TİSK'in araştırması (5 Şubat) bambaşka gerçekleri işaret ediyor. Genç kızların bu haklarını, aileden başlayıp ekonomiye, siyasete kadar uzanan çok daha temel "dünyevi" sebeplerin kısıtladığının ipuçlarını veriyor. "Türban" belki de sorunun binde biri. Bakar mısınız: Türkiye'de 15-29 yaş grubu genç kızların yaklaşık yüzde 60'ı; 25-29 yaş grubunda ise yüzde 66'sı ömürlerini eğitimden ve istihdamdan dışlanmış" olarak "evinde" geçiriyor! Avrupa Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) kapsamındaki 30 ülke arasında; "öğrenim görmeyen", "istihdam edilmeyen", "iş aramayan" genç kızların çağ nüfusuna oranı en yüksek ülke Türkiye. Buna "atalet oranı" deniliyor ki, Türkiye'de bu oran 15-19 grubunda yüzde 47.5, 20-24 grubunda 58.3, 25-29 grubunda 65.8. Aynı gruplarda erkekler dahil tüm gençlikte 15-29 yaş grubunun yüzde 35'i öğrenimden, istihdamdan uzak ve yoksun. Yani, kara veya yarı cahil, işsiz, umarsız ve umutsuz! Sorun türbanın ötesinde Araştırmada vurgulanıyor: Bugün 15-29 yaş grubunda 5.3 milyonu kız, toplam 6.6 milyon genç geleceklerine yatırım yapma imkanından yoksun; en verimli çağlarını boşa harcıyor. Genç kızların yaklaşık 2.2 milyonu 25-29 yaş grubunda. Bu büyüklüğü sadece "türbana" bağlamak mümkün mü? 5.3 milyon genç kızın eğitim, öğrenim, istihdam hakları, "türban" bahanesini veya gerekçesini çok aşan geri sosyo-kültürel baskı, aile dayatması gibi sebeplerle adeta "gasp" ediliyor. İşte, temel sorun bu. Şayet birilerini gerçekten ilgilendiriyorsa, "türban" temel sorunun ne kadarı? Türkiye'de "türbanlı" genç kız, kadın sayısı arttıkça, temel sorun çözülmüş mü olacak? Yoksa, ne oluyor?!!!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013