İMKB 3. çeyrekte olumlu ayrışırsa ne olur? Ayrışamazsa ne olur?
Alper KOÇ-YATIRIM FİNANSMAN
2010 Kasım ayında USD bazında gördüğü 51.070 zirvesinden 2011 Kasım ayında gördüğü 25.884 dibine kadar 25.186 puan düşen IMKB 100 endeksi, geçtiğimiz yıl USD bazında dünyanın en çok düşen borsalarından biri olmuştu. 2012 yılı başından bugüne gelene kadar baktığımızda ise gelişen piyasalar içerisinde Meksika BOLSA ve Endonezya JAKARTA endeksleriyle birlikte olumlu ayrışan üç endeksten biri olduğunu görüyoruz. Yıl başından beri olumlu ayrışmasına rağmen endeks şu ana kadar USD bazında hala tüm düşüşün % 38.2 Fibonacci geri alış seviyesine gelebilmiş değil ve düşüşü geri alabilmesi için bugün USD bazında seyrettiği 34.000 li seviyelerden yaklaşık % 50 kadar yükselmesi gerekiyor. 2011 yılı başlarından itibaren alt endeksleri USD bazında incelediğimizde aslında endeks üzerinde ağırlığı olan bankacılık, telekom, enerji, gayrimenkul, petro-kimya, perakende gibi sektörlerin hala endekse göreceli zayıf görünümlerini sürdürdüğünü görüyoruz. Bunun yanı sıra 2007 yılında % 72 seviyesinin üzerini gören yabancı takas oranının o tarihten 2011 Ağustos ayına kadar sistematik olarak düştüğünü, o tarihten 2012 Temmuz ayı başına kadar da % 61.5- 63 bandında dalgalandığını gözlemledik. 2010 Kasım ayından bugüne gerek bankacılık, gerek holding, gerekse endeks üzerinde etkisi olan diğer IMKB 30 hisselerindeki yabancı net hareketlerini kümülatif incelediğimizde de birkaç büyük hisse senedi dışında genelde yabancı çıkışlarının devam ettiğini gözlemliyoruz. Haziran ayında gerçekleşen 900 milyon USD civarındaki yabancı net girişinin detaylarına baktığımızda büyük bir payın bankacılık sektörüne ait olduğu ortaya çıkıyor. Oysa 2010 yılı Kasım ayından bu yana yurtdışı yerleşiklerin bankacılık sektöründe gerçekleştirdiği kümülatif işlemlere baktığımızda genel olarak nette büyük oranda eksi olduklarını kolayca görebiliyoruz.
Bu durumda Temmuz ayından itibaren IMKB 100 endeksinin göreceli olumlu ayrışmasını sürdürebilmesi için piyasa dinamikleri açısından iki şartın yerine gelmesi gerekiyor; 1-2010 Kasım ayından itibaren endeks üzerinde büyük ağırlığı olan ve yabancıların daha yoğun işlem yaptığı büyük bankacılık, telekom, enerji, gayrimenkul, petro-kimya, perakende vs. gibi sektörlerin genelinde yaşanan yabancı çıkışlarının, Temmuz- Ağustos aylarında kümülatif toplamda girişe dönmesi. 2-Endeksin geneline yayılabilen bir alım dalgasının gerçekleşmesi.
Bu şartların gerçekleşmesi durumunda en azından yılın üçüncü çeyreği bitene kadar IMKB 100 endeksinin 66.000- 68.000 aralığını görme potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu yükseliş dalgası eğer ola ki 63.000 seviyelerinden yukarıya uzaklaşamadan tükenir ve endeks derin bir düşüşle 54.000 seviyesinin altına bir kez daha inerse, her türlü optimist beklentiye rağmen endeksin önemli bir orta vadeli döngüyü tamamlayıp yeni bir düşüş döngüsüne girdiğini kabul edeceğim.
Şimdilik büyük resimde nominal bazda Kasım 2011'de biten orta vadeli itkisel bir düşüş dalgası sayabiliyoruz. Ardından yine orta vadeli bir geri alış çabası içerisinde ilerleyen endeksin, bu geri alış çabasını tamamlamak üzere uzun zamandır izlediğim perspektif içerisinde son yükseliş adımı içerisinde olduğunu düşünüyorum. Büyük resim perspektifimde bu yükseliş dalgasının önümüzdeki dönemde 71.776 zirvesine ulaşamadan tükenmesini, ulaştığı zirvenin de büyük ihtimalle Kasım 2010'da başlayan bir döngünün bitim noktası olmasını bekliyorum.