IMF’den ekonomi haberlerine dayalı Türkiye endeksi
IMF, “Türkiye’de Ekonomik Politika Belirsizliği” başlıklı bir metin yayımladı. Bu metni blogunda yorumlayan ve kendi deneyimleriyle katkıda bulunan Eski Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız, IMF’nin çalışmasının özellikle istihdam yaratan sabit yatırımlara yönelecekler için büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
IMF’nin bu çalışması bir endekse dayanıyor. İlginç olan endeksin nasıl oluşturulduğu. IMF, bu endeksi oluştururken gazetelerdeki ekonomi haberlerini esas almış. Endeksin hazırlanması sırasında Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve BDDK’nın konu edildiği binlerce haber kullanılmış.
Gelin en iyisi Hakan Özyıldız'ın blogunda yer alan değerlendirmeyi özetleyerek aktaralım:
“IMF’ye göre ekonomi politikalarında yaşanan belirsizlikler, ekonomik kararların alınmasında kilit rol oynuyor. Artan belirsizlikler, mikro düzeyde ekonomik ajanların tüketim ve yatırım kararlarını ertelemelerine yol açıyor. Bu tür bir gelişmenin sonucunda talep azalıyor ve işsizlik artıyor.
Ekonomik belirsizlikler çeşitli yöntemlerle ölçülüyor. Geleneksel ölçümlerde; GSYH, enfl asyon ve döviz kurları gibi makro değişkenlerde görülen sapmalara dayalı hesaplamalar yapılıyor.
Bazı endekslerde makro değişkenler yerine hisse senetlerinin getirisi ve satışlardaki büyüme gibi piyasa verilerine dayalı modeller kullanılıyor. Hesaplamada CDS (kredi temerrüt takasları) ve diğer finansal risk enstrümanlarının dikkate alındığı da oluyor.
Haberlere dayalı endeks
IMF bu sefer Türkiye için farklı bir yöntem denemiş. 1996 yılı 100 kabul edilerek hesaplanan endeks, gazetelerdeki ekonomi haberleri esas alınarak hazırlanmış.
IMF’nin bu çalışmayı yapmasının amacı; ekonomik politika belirsizliklerinin reel sektör şirketlerinin sabit sermaye yatırım kararlarını, istihdam politikalarını ve borçlanma stratejilerini etkileyip etkilemediğini anlamak.
Söz konusu endekse bakınca 2001 krizi ve sonrasında, 2016’daki hain darbe girişinde ve ardından yaşanan gelişmelerde, hükümet sistemini değiştiren 2017 referandumundan sonra belirsizliklerin önemli oranda arttığı gözleniyor. Demek ki endeks doğruları gösteriyor.
Benzeri bir eğilim, ekonomik politikalardaki belirsizliğin yaşandığı 2018 yılında da gözleniyor.
Seçimler, devletin yapısının değişmesi, kurlardaki aşırı oynaklık, bölgesel jeopolitik risklerdeki gelişmeler... Bütün bunlar bir araya gelince haberlere dayalı endeksin yükselmesi çok doğal.
Yaklaşan mahalli seçimler de cabası. Kanımca seçimin kendisi veya sonuçlarından çok karar alıcıların seçim taktikleri sorunlu. Sadece kısa vadeli seçim zaferini hedef alan, toplumu bölücü, kutuplaştırmayı artırıcı söylemler, uzun vadeli yatırımcılar için büyük problem.
Yatırımcı frene bastı
Özellikle üretime yönelik, uzun vadeli istihdam yaratan sabit sermaye yatırımı yapmayı düşünen yatırımcı ayağını frene bastı.
Toplumdaki gerginlik ve hukuk sisteminin içinde bulunduğu durum, parası olanları kısa vadeli yatırımlara; borsaya, tahvile yönlendiriyor.
Yatırımcı yattığı yerden yüzde 23-25 para kazanmak varken, riske girmek istemiyor. Kendisi İsviçre’de Alp dağlarında kayak yaparken, parası burada yüksek faiz kazanıyor.
Bunun sonucu işsizlik artıyor. Ekonomi yeteri kadar hızlı büyümeyince borç sorunu yaşayan şirketler zorlanmaya başlıyor.
Bankalar kredi vermeye gönülsüz
Belirsizlikten yalnızca şirketler etkilenmiyor. Finansal sektör de yeni kredi verme konusunda gönülsüz. Ekonomik politikadaki belirsizliklerin yanında bir de maliyet baskısı var.
Bankalar ellerindeki 100 birim mevduata karşılık 120 birim kredi dağıttılar. Diğer bir deyimle, kredi verirken 20 birimlik mevduat dışı kaynak kullandılar.
Dışarıdaki ekonomik politika belirsizliklerindeki artışa bizdekiler de eklenince bankalar kaynak bulmakta eskisi kadar rahat değiller.
Ya aileler, haneler? Onların durumu da benzer. Aileler de aşırı borçlanma nedeniyle kronik olarak sorunlu hale gelen gelir-gider dengeleri ve artan ekonomik belirsizlikler nedeniyle tüketimlerini azaltmak zorunda kalıyorlar.”
★★★
İşte geçmiş yıllardan 2018'e bir özet ve gelecek yıl ve sonrasında bizi neyin beklediğine ilişkin ipuçlarıyla dolu bir değerlendirme.
Hakan Özyıldız blogunda özlü bir söze de yer verir hep. IMF’nin Türkiye değerlendirmesini okurken de gözümüz hep bu söze kaydı:
“Tecrübeliden öğüt almak bedava, kendince tecrübe edinmek pahalı bir iştir.”