IMF Odaklı beklentiler giderek güçleniyor
UZMAN GÖRÜŞÜ / Serhan Yenigün-Finansinvest
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen G20 Zirvesi'nde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu küresel ekonomi düzeninin önemli aktörleri pek çok tarihi karara imza attı. Bu kararlardan bazılarını gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi, IMF kaynaklarının güçlendirilmesi, mali denetim sisteminin sıkılaştırılması, teşvik ve destek çalışmalarının genişletilmesi olarak sıralayabiliriz. Zirvenin ardından Türkiye açısından en dikkat çeken gelişme ise, mali açıdan güçlenen IMF ile yeni stand-by'a ilişkin yürütülen görüşmelerin iki aylık aranın ardından yeniden hızlanacak olması. IMF fonlarının genişletilmesi nedeniyle Türkiye'nin sağlayacağı kaynağın, önceki tahmin aralığı olan 20 - 25 milyar dolardan 30 - 40 milyar dolar gibi bir düzeye geldiğini görüyoruz. Önümüzdeki aylarda, sürece ilişkin gelişmeler Türkiye'nin ekonomi gündeminde oldukça geniş bir yer işgal edecektir. Ulusal ekonomimizin makro dengeleri açısından, finans piyasalarının ve küresel mali sistemin son dönemki kısmi düzelme sürecine rağmen halen kritik bir aşamada olduğunu görüyoruz. Bu dönemde, sarsılan güven unsurunun yeniden tazelenmesi ve güçlenmesi açısından IMF ile imzalanacak yeni bir stand-by anlaşması önemli bir çıpa özelliği gösterecektir.
Türkiye'nin, IMF ile yüksek tutarlı kredi ve üç yıl gibi uzun vade içeren ortak bir program yürütmesi özellikle TL'nin önemli ölçüde destek bulmasını sağlayacaktır. Kriz döneminde küresel şoklara karşı kırılgan olan TL ve diğer Türk varlıkları, stand-by anlaşmasının imzalanması ile güç kazanabilir. Bu da, panik ve endişe atmosferinin arttığı dönemlerde yurtiçinde yaşanacak aşırı dalgalanmaların kısmen sınırlanmasını sağlayabilir. Ancak, küresel finans sistemine olan yüksek entegrasyonu ve korelasyonu nedeniyle Türk varlıklarının olası yurtdışı olumsuzluklardan tamamen korunacağını düşünmüyoruz.
Ülke ekonomisi açısından önemli bir destek unsuru olacak IMF anlaşmasına rağmen, makro bazlı sıkıntıların halen sürdüğünü görüyoruz. Sanayi üretiminde ve milli gelirde yaşanan yüksek daralma bir süre daha negatif etkisini hissettirmeye devam edecektir. Son açıklanan Ocak ve Şubat sanayi üretimlerindeki %20'nin üzerindeki daralmaların 2009'un ilk çeyreğinde çift haneli bir daralma getireceğine kesin gözüyle bakıyoruz. Genel beklentiler, senenin ikinci ve üçüncü çeyreğinde azalarak da olsa daralma eğiliminin sürmesi, son çeyrekte ise sınırlı bir büyümenin yakalanması yönünde şekilleniyor. IMF ile ortak program yürütülmesi, 2008 yılını önemli kayıplarla tamamlayan Türkiye ekonomisinin, 2009 yılında ve sonrasında yeniden rayına girmesi açısından etkili olacaktır.