IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nu güncelledi

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

IMF 16 Temmuz tarihli raporunda Tür­kiye için 2024 büyüme tahminini yuka­rı yönlü güncelledi. Buna göre, 2024 yılı için %3.1 olan tahminini %3.6’ya yükseltmiş oldu.

2025 yılı için ise %3.2 olan tahminini %2.7’ye düşürdü. Gelişmekte olan ülkeler arasında 2024 yılı için en yüksek yukarı yönlü güncel­lemenin Türkiye için olduğunu not düşelim. Türkiye’den sonra 0.4 puanlık güncelleme Çin ekonomisi için yapılmış. Brezilya, Mek­sika ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin büyü­me tahminlerinde ise aşağı yönlü güncelle­meler yapılmış.

Türkiye için yapılan güncellemeler ne an­lama geliyor? Bu sorunun cevabının önemli olduğunu düşünüyoruz. Son dönemde uygu­lanan makroekonomik dengelenme progra­mının bir bacağı yurt içi talebin dengelenme­si üzerine. Fakat yılın ilk yarısında iç tale­bin hala güçlü olduğunu gözlemledik. TCMB de yaptığı iletişimde iç talepte son dönemde ılımlı bir yavaşlama olduğunu fakat bu yavaş­lamanın öngörülenden az olduğunu belirti­yor.

Bizim tahminimiz de iç talepte öngörü­len yavaşlamanın sonbahar aylarında daha belirgin hissedileceği ve 2025 yılında süre­cin devam edeceği yönünde. Dolayısıyla, yı­lın başlarında beklenen yavaşlama yılın son çeyreğine kaydığı için 2024 büyüme tahmin­lerinin yukarı yönlü, 2025 tahminlerinin ise aşağı yönlü güncellenmesinin makul olduğu­nu düşünüyoruz.

Enflasyondaki düşüş hız kesti

Küresel büyüme gelişmelerine baktığımız­da birçok ülkede ilk çeyrek büyüme oranla­rının beklenenden yüksek gerçekleştiğini, ABD ve Japonya ekonomik büyüme oranla­rının beklentilerin altında kaldığını görüyo­ruz. Avrupa’da hizmet sektörü kaynaklı to­parlanmanın başlaması iyi bir haber olsa da bu sektörel kompozisyon Türkiye’nin Avru­pa ülkelerine olan ihracatını çok olumlu et­kilemiyor.

Avrupa ülkelerine ihracatımızın artması için bu ülkelerde sanayi üretimi­nin de canlanmasına ihtiyacımız var. Avrupa Merkez Bankası’nın politika faizini düşürme sürecine başlaması sanayi üretimi açısından orta-uzun vadede olumlu. Yaptığımız bu tah­minde ABD kaynaklı siyasi ve ekonomik be­lirsizliklerin etkilerinin sınırlı olacağını var­saydığımızı vurgulamak isteriz.

Enflasyondaki düşüşün birçok ülkede hız kestiğine dikkat çeken rapor, özellikle hiz­met sektörü kaynaklı enflasyonun katılığına vurgu yapıyor. Euro alanı ve Kanada’nın enf­lasyonu kontrol altına alma konusunda daha başarılı olduğu ve bunun sonucu olarak pa­ra politikasında gevşeme sürecine başlandı­ğına, ABD’de ise ilk çeyrek enflasyon verile­rinin tahminlerin üzerinde gerçekleştiğine, bu nedenle ABD’nin faiz indirimi sürecine daha geç başlayacağına değiniliyor.

Diğer ta­raftan, ABD’de açıklanan haziran ayı enflas­yonu beklentilerin altında gerçekleşti ve Ey­lül ayında bir faiz indirimi ihtimalini artırdı. ABD’de faiz indirim sürecinin başlaması kü­resel sermaye hareketleri açısından olumlu bir döneme işaret edebilir. Türkiye’nin kü­resel sermaye piyasalarında tekrar yerini al­mak istediği bir dönemde küresel finansal koşulların gevşemesi bir şans unsuru olur.

ABD ekonomisi seçim havasına erken giriyor

ABD Başkan Adayı Donald Trump’a ya­pılan suikast girişimi başkanlık seçimleri tartışmalarının tahmin edilenden daha er­ken başlamasına neden oldu. Suikast girişi­mi öncesinde başkanlık adayı Trump anket­lerde zaten öndeydi. Suikast girişimi sonrası Trump’ın popülerliğinin daha da arttığını ve seçimlerde net bir galibiyet kazanacağını dü­şünenlerin sayısı hayli yükseldi.

Hafta içerisinde Trump’ın adaylığını ilan et­mesi ve başkan yardımcısı adayı olarak kendi görüşlerine çok yakın olan JD Vance’yi seçmesi Trump’ın ikinci dönemde de agresif politikalar uygulayacağına işaret ediyor. Her ne kadar baş­kanlık seçimlerine dört ay olsa ve bu süre poli­tik arena için uzun bir süre olarak kabul edilse de Trump’ın seçilme ihtimali hayli yüksek.

Eğer Trump ikinci kez başkanlık koltuğu­na oturursa ticaret savaşlarının tekrar baş­layacağı, dış ticarette korumacı politikaların yükselişte olacağı, ekonomilerin daha faz­la içe kapanacağı, ithal ikamesini teşvik eden politikaların gündeme geleceği bir dönem bi­zi bekliyor. Bu durum enflasyonist etkiye yol açarak Fed’in işini zorlaştıracaktır. Dış siyaset alanında da ABD’nin müdahaleci tavrından vazgeçeceği ve yerel çatışmalarda taraf olma­yı bırakacağı anlaşılıyor. Bu durumun küresel güç dengeleri arasında yaratacağı etki ve eko­nomiye yansımalarını yaşayıp göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar