IMF eski Baş Ekonomisti Prof. Rogoff: Küresel ekonominin geleceğini ABD-
IMF eski Baş Ekonomisti ve Harvard Üniversitesi Ekonomi ve Kamu Politikası Profesörü Kenneth Rogoff, küresel ekonominin geleceğinde ABD-Çin ilişkilerinin çok önemli bir role sahip olduğunu söylüyor. Rogoff'a göre, iki ülkenin kriz öncesi modellerine geri dönmeleri; yani Çin'in aşırı ticaret fazlasını, ABD'nin de harcama ve borçlanmasını sürdürmesi tüm dünya ekonomileri için risk oluşturacak. İşte Rogoff'un Çin-Rusya ilişkilerinin geçeğine yönelik duyduğu endişeler:
"Küresel ekonomi istikrara kavuştukça, ABD ve Çin'in kriz öncesi ekonomik modellerine geri döneceklerine ve hem kendilerini hem de dünyanın geri kalanını riske atabileceklerine yönelik tehlike artıyor.Çin'in doların yerini alacak yeni bir küresel para birimi ihtiyacını gündeme getirmesine ve ABD kanun yapıcılarının 'Amerikan Malı alın' söylenmelerine rağmen, kimse çoktan alabora olmuş bir geminin kayaya çarpmasını istemez. Çin dev ticaret fazlasını sürdürürken, ABD'de de harcamaya ve borçlanmaya devam ediyor" diyen Prof. Rogoff, kısa vadede istikrara kavuşmanın şu an için herkese çekici geldiğini, fakat ABD-Çin arasındaki ticaret ve borç ilişkisi bırakıldığı yerden devam etmeye başladığı taktirde, yaşamış olduğumuz sürdürülemez dinamiğin yeniden oluşmasının kaçınılmaz olacağını ifade ediyor.
Rogoff, ABD'nin dev borçlanma oranının yaşadığımız finansal karmaşayı yaratan temel unsur olduğunu; Çin'in ise ihracata aşırı bağımlı olan büyümesinin, küresel talepteki ani düşüşten son derece fazla etkilenmesine yol açtığını hatırlatıyor.
"Büyük vergi teşvikleri her iki ülkenin daha fazla zarar görmesini geçici olarak engelledi, fakat ihtiyaç duyulan değişim nerede?" sorusunu yönelten Rogoff'un bir diğer sorusu da "Kriz sonrası yavaş büyüme şeklinde biraz daha düzeltmeyi kabul etmek daha iyi, yoksa kendimizi daha da büyük bir krize hazırlamak mı?" yönünde.
Ticaret dengeleri sürdürülebilir seviyelere gelmeli
Hem ABD hükümetinin hem de Çin liderliğinin değişim için bazı duyarlı önerilerde bulunduklarını kabul eden Rogoff, her iki ülkenin de bu değişimleri yürekten isteyip istemediklerini sorguluyor. "ABD Hazine Sekreteri Timothy Geithner finans sisteminin bakımdan geçirilmesini gündeme getirdi. Çinli liderler ise ülkenin sosyal güvenlik ağını geliştirmeye yönelik adımlar atmaya başladılar" diyen Rogoff, tüm bu önlemlerin, ABD ve Çin'in ticaret dengelerini daha sürdürülebilir seviyelere getirmesi gerektiğini söylüyor. Rogoff'un bu konudaki yorumları şöyle: "ABD'de daha fazla finansal düzenleme, tüketicilerin çok kolay borçlanamayacakları ve dev mortgage veya kredi kartı borçları oluşturamayacakları anlamına geliyor. Çinli tüketiciler ise, sağlık, çocuklarının eğitimi ve emeklilik konuları hakkında biraz daha az endişe duyabilirlerse, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamaya başlayabilirler. Yine de endişe duymak için neden var. Dünya korkunç finans krizinden çıkıyor gibi görünürken, kendi kendinden memnun olma hali insanın doğasında var ve ABD-Çin arasındaki ticaret ve finans ilişkileri oldukça derinlere dayanıyor. Trilyonlarca dolarlık kurtarma paketlerinin ardından, sadece yapay, güçsüz reformlar gerçekleşirse, ABD finans sektörünün bundan nasıl bir ders çıkartacağını düşünmek ürperti veriyor. Ve bu arada Çin'in döviz kuru politikalarına yönelik kararlarında, ülkedeki fakir tüketiciler pahasına, yine ihracat çıkarları mı öncelikli olacak?"
Ekonomik toparlanma kırılgan yapıda
Rogoff"a göre endişe duymak için bir diğer neden de küresel toparlanmanın hâlâ kırılgan olması. ABD ve Çinli liderlerin krizle mücadelede sadece yoğun vergi teşvikine başvurmadıklarını, aynı zamanda kredi piyasalarına büyük müdahalelerde de bulunduklarını kaydeden Rogoff, bu derece büyük vergi genişliğinin sonsuza dek sürdürülemeyeceğine dikkat çekiyor: "Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick bu büyük boyutlu geçici vergi teşviklerini haklı olarak çok derin reformlar olmaksızın eninde sonunda geçecek bir 'şeker koması' olarak değerlendiriyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi, finansal kurtarma paketleri ve vergilerin yayılması sonunda mutlaka daha yüksek faiz oranları, daha yüksek vergi oranları ve büyük bir olasılıkla enflasyon anlamına gelecek" diyen Rogoff, şöyle devam ediyor:
Açgözlü ABD tüketicisi diyet yapacak
"İyi ya da kötü, zamanı geri çevirmek mümkün olmayabilir. On yılı aşkın bir süredir dünya genelinde büyümeyi besleyen açgözlü ABD tüketicisi sonunda diyet yapmaya başlayacak gibi görünüyor. Kredinin sınırlı olmasına ek olarak, konut fiyatlarındaki düşüş ve yüksek işsizlik de ABD tüketici harcamalarına engel oluşturmaya devam edecek. Açık olmak gerekirse, ABD bireysel tasarruf oranlarının daha yüksek olması kötü bir şey olmaz. Finansal krizin hemen tekrarlanma riskini mutlaka önleyecektir. ABD'li tüketicilerin yerini alacak olanlar ise Çinliler ve Asyalı tüketiciler olacak. Bu ülkelerin ekonomileri toplamda ABD'yi geride bırakıyor. Fakat Asya hükümetleri merkantilist paradigmalarından vazgeçmeye hazırlar mı? Japonya dışında, Asyalı politika yapıcılar döviz kurunun değer kazanmasına boyun eğecek gibi görünmüyorlar."
AB-Çin ilişkileri, küresel dengesizliklerin temelinde yer alıyor
2000 yılının başından bu yana, kendisi de dahil olmak üzere birkaç ekonomistin, ciddi bir finans krizi ihtimalini azaltmak için küresel ticaret ve cari hesap dengesizliklerinin kontrol altına alınması gerektiği yönünde uyarıda bulunduklarını söyleyen Rogoff, ABD ve Çin ilişkilerinin bu dengesizliklerin sadece sorumlusu olmadığını, aynı zamanda bu dengesizliklerin merkezinde yer aldığını söylüyor. Rogoff şu yorumları yapıyor: "Kriz öncesi IMF'nin düzenlediği üst düzey toplantılar dahil olmak üzere çok fazla tartışma oldu, fakat hareket minimum düzeyde kaldı. Şu anda riskler tüm dünyaya yayıldı. Eğer ABD ve Çinli politika yapıcılar, kriz öncesinin dengesizliklerine yönelirlerse, bir sonraki krizin temelleri hızla atılacaktır. Bu da ne ABD, ne Çin ne de diğerleri için iyi bir haber olmaz."