IMF Başkanı'nın ABD medyasından önce Twitter'da yer alan &quo
Cinsel saldırı suçuyla göz altına alınan IMF Başkanı'nın durumu, ABD medyasından önce Twitter'da yer aldı. "ABD'de kırılan pot" ifadesinin Sarkozy'nin partisi UMP'nin genç militanlarından Jonathan Pinet tarafından Twitter'da paylaşılmış olması ise, "komplo mu?" tartışmalarına yol açtı.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın, New York'ta bir otel görevlisine cinsel saldırıda bulunduğu şüphesiyle gözaltına alınması, bir yandan IMF'nin, diğer yandan gelecek sene Fransa'da yapılacak seçimlerin geleceğini önemli ölçüde etkileyecek.
Georgetown Üniversitesi profesörlerinden Michele Swers'in dediği gibi "Siyaset, güç ve cinsel taciz arasındaki ilişkinin uzun bir tarihi var."
Yıllar boyunca dünya genelinde cinsel taciz veya benzer skandallar yüzünden zayıflayan hükümetlerin ve yokolup giden siyasi kariyerlerin sayısı az değil. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, ABD eski Başkanı Bill Clinton, New York eski Belediye Başkanı Eliot Spitzer benzer durumlarda kalmış isimler.
Bu tür durumlarda her defasında aynı soru gündeme geliyor: Güç, risk almayı kolaylaştırıyor mu? Sahip olunan güç sayesinde, kişi kendisini yasalar üstü, dokunulmaz mı hissediyor?
Risk almak gücün önemli bir göstergesi
Roma Amerikan Üniversitesi İtalyan Siyaseti profesörü James Walston'un, bu sorulara verdiği cevap şöyle: "Güç, herkesin çok iyi bildiği gibi afrodizyaktır; ve yine çok iyi biliriz ki, bir konuda güçlüysek, her konuda güçlü olduğumuzu düşünürüz. Dolayısıyla, IMF'nin başında olan bir kişi, asla suçlanmayacağını, yakalanmayacağını düşünmüş olabilir. Berlusconi de kesinlikle bu şekilde düşünüyor."
Philadelphia Temple Üniversitesi psikologlarından Frank Farley de, "Risk almak, çok başarılı isimlerin ve politikacıların vazgeçilmez malzemelerinden biridir. Strauss-Kahn'ın durumu da buna uyuyor" diyor.
"Her ne kadar güçlü liderler, attıkları adımların sonuçlarından korku duymayan insanlar olsalar da, asıl sorun insan olduklarını unuttukları zaman ortaya çıkıyor" diyen Cinsel Gelişim Enstitüsü Kurucusu ve Yöneticisi Robert Weiss ise, kendini beğenmişlik ve egoizmin sağlıklı bir tevazu düzeyi ile eşleşmediği durumlarda, ciddi sorunların yaşanabildiğini ifade ediyor.
Strauss-Kahn, benzer bir suçlamayı 2008 yılında da yaşamış ve IMF bünyesinde yardımcısı olarak çalışan bir ekonomistle aşk ilişkisi yaşayıp yaşamadığı yönünde sorgulanmıştı. Strauss-Kahn, bu olaydan aklanmış, fakat sonrasında kamudan özür dilemişti.
Komplo kurbanı mı?
Her ne kadar herhangi bir kanıt olmasa da, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın bir komplo kurbanı olduğunu düşünenlerin sayısı da az değil. Bu yorumların kaynağı ise, ABD'de yaşanan durumu, ABD medyasından önce Sarkozy'nin partisi UMP'nin genç militanlarından Jonathan Pinet'nin Twitter'da paylaşmış olması. Pinet'nin Twitter'da yer alan "ABD'de kırılan pot" ifadeleri, yaşanan durumun bir komplo olup olmadığı yönünde soruların gündeme gelmesine yol açtı.
IMF patronuna karşı bir komplo operasyonunun söz konusu olduğunu duyuran ilk isim ise Fransız Hıristiyan-Demokrat Parti başkanı Christine Boutin oldu. Butin, "Dominique Strauss-Kahn'a bir tuzak kurulduğunu, O'nun da bu tazağa düştüğünü düşünüyorum" derken, tuzağı kimin kurmuş olabileceği yönünde ise net bir cevap vermedi.
Bazı Fransız bakanlar "Komplo olmadığını düşünmek zor" derken, Fransa'nın dünyaca ünlü ekonomist, yazar ve siyasetçisi Jacques Attali de, bir Fransız kanalına ait olan Sofitel otelindeki olayın "manipülasyon" olma ihtimalinin bulunduğunu düşünenler arasında.
"Obama'dan sonra en güçlü adam"
Strauss-Kahn'a yakınlığı ile tanınan, Ile-de-France Bölgesi Başkan Yardımcısı Michele Saban ise, daha da ileri giderek bu olayın "uluslararası bir komplo" olduğunu söylüyor. Saban'ın yorumları oldukça iddialı: "Fransız sosyalist partisinden çok, IMF'nin başını kesmek istediler. Strauss-Kahn, Obama'dan sonra dünyanın en güçlü adamı. Fakat herkes, en zayıf yanının kadınlar olduğunu biliyordu. O'nu bu zayıf yönünden vurdular." Strauss-Kahn'a yakın olan diğer siyasiler ise, Saban kadar ciddi suçlamalarda bulunmasalar da, bu olayın tanıdıkları Strauss-Kahn'a "uymadığını" ifade ediyorlar.
"Aklanırsa, bu olaydan karlı çıkar"
Strauss-Kahn'ın biyografisini yazan Michel Taubmann, "Bu iddialar doğruysa, Strauss-Kahn'ın kariyeri olumsuz etkilenir. Fakat iddiaların doğru olmadığını kanıtlayabilirse, durumdan karlı çıkar, çünkü Fransızlar insanların yanlış yere suçlanmasından hoşlanmazlar" diyor.
Eğer suçlamalar doğruysa, Strauss-Kahn'ın IMF Başkanlığı sona erecek. Fransa'daki seçimlerden galip çıkma ihtimali kalmayacak. Şu an için IMF'nin kontrolü Birinci Başkan Yardımcısı ABD'li John Lipsky'de. Fakat bir kaç ay içinde, Strauss-Kahn-Lipsky ikilisinin yerine, yeni bir yönetimin gelmesi kaçınılmaz. Bu durumda, "IMF'nin başına bir Avrupalı, Dünya Bankası'nın başına bir ABD'li" formülü geçersiz kalabilir. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ağırlığının artması, başkan seçiminde dikkate alınan kriterleri de etkiledi. Bundan sonra, seçim sürecinin daha şeffaf olması ve adayların, ulusal kimlikleri değil, yetenekleri bazında değerlendirilmesi hedefleniyor. IMF kulislerinde gündeme gelen adaylardan birisi 1996-2009 yıllarında Güney Afrika Finans Bakanı olarak görev alan Trevor Manuel. Gündeme gelen bir diğer isim Türkiye'nini eski Ekonomi Bakanlarından Kemal Derviş.
Strauss-Kahn'ın aklanma durumunda ise, hem ekonomi çevrelerinin hem de Fransızların bu olayı ne kadar tolere edeceğini göreceğiz.