IMF Baş Ekonomisti Olivier Blanchard: Daha dibi görmedik, 2010 zorlu bir

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

G-20 zirvesinin galibi IMF oldu. Londra'da gerçekleşen zirvede devlet başkanları, krizle mücadelede en önemli rolü IMF'ye verdiler. Bu rolle birlikte IMF'nin sahip olduğu araçlar da güçlendirildi.. Organizasyonun rezervleri neredeyse üçe katlanarak 250 milyar dolardan 750 milyar dolara ulaştı. IMF'nin krizle mücadelede güçlü silahlar kazanmasında başkan Dominique Strauss-Kahn'ın rolü yadsınamaz, fakat en az onun kadar önemli bir diğer isim de IMF'nin Baş Ekonomisti Olivier Blanchard.

Herkesin "kendi paçasını kurtaran kaçsın" politikası izlediği bir dönemde, Blanchard herkes için bir kaçış yolu arayan isim olarak ön plana çıktı Blanchard'ın öncelik verdiği bölge ise gelişmekte olan ülkeler.

"Gelişmekte olan ülkelerin ihracat rakamları düşüyor. Yabancı sermaye bu ülkelerden kaçıyor. Batılı bankalar kredileri kesiyorlar. Onlar için bu çok şiddetli bir şok. Eğer gelişmekte olan ülkelere yardım etmezsek, kriz hız kazanır ve bir bumerang gibi yeniden gelişmiş ülkelere döner. Bu zinciri kırmak gerekiyor" diyen Blanchard bu söylemini aslında aylardır sürdürüyor, fakat ancak G-20 zirvesinde tüm liderler tarafından duyuldu söyledikleri. Bunun sonucunda da IMF'nın kaynakları üç kat artırıldı.

1980'li yılların başından 2008 yılına kadar Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) Ekonomi Profesörlüğü yapan Blanchard, uzun seneler boyunca bugün dünya liderlerine yol gösteren isimlerle birlikte çalıştı. ABD Hazine Başkanı Tim Geithner, FED Başkanı Ben Bernanke bunlardan bazıları.

G-20 zirvesi öncesinde ABD ve Avrupa arasında önemli bir arabuluculuk rolü de oynayan Blanchard, transatlantik ilişkilerin yeni bir boyut kazanmasına katkıda bulundu. ABD, Avrupa'ya artık sadece bir ittifak değil, aynı zamanda bir ortak olarak bakıyor ve Avrupa'yı kendi başına bir güç olarak görüyor. Blanchard ise "Herkesin birbirinin konumunu anlamasına yardımcı oldum" diyor.

Fakat hâlâ yapılacak çok şey olduğunu söylüyor IMF Baş Ekonomisti ve oldukça temkinli yorumlar yapıyor: "Daha tam anlamıyla dibe inmedik. Yeniden sıçramayı düşünebilmek için senenin sonunu görmemiz gerekiyor. 2010 oldukça zorlu bir geçiş yılı olacak. Ekonomik büyüme yeniden söz konusu olabilir, fakat işsizlik oranlarında ciddi bir artış yaşanacak. Her şeyin iyi gitmesi uzun zaman alacak"

Finans ve emtia şokları bir araya geldi

Yaşadığımızın krizin karmaşıklığının, finans ve petrol emtia sektöründe yaşanan şokların bir birleşimi olmasından kaynaklandığını söyleyen Blanchard, IMF'nin güvenilirliğinin büyük ölçüde vereceği ekonomik tavsiyelere dee bağlı olduğunu ifade ediyor.

1970'lerde yaşanan krizin etkilerinin bugün yaşadığımız krize oranla daha hafif olduğunu söylüyor Blanchard, aslında bu duruma şaşırmamamız gerektiğini de ekliyor. Bunun nedenlerini ise şöyle anlatıyor: "İşçiler bugün 1970'lere oranla çok daha güçsüzler, ve petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan gelir kesintilerini kabul etmekten başka çareleri yoktu. Finans sektöründe ise kaldıraç gücü eskiye oranla çok daha fazla oldu; bu yüzden batık subprime kredileri bu derece büyük etkiler yarattı. Krizin bu kadar karmaşık olmasının nedeni ise hem petrol, hem de finans şokunun bir arada yaşanmış olması. Petrol fiyatlarının sabit kalması, krizin reel ekonomideki etkilerini azaltacaktır. Öte yandan, ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması, krizden çıkışı daha da zorlaştırır. Bu durumda makro-ekonomik politikalar da etkisiz kalacaktır."

Önemli olan G-20, G-8 veya G-7 değil doğal tartışma ortamının sağlanması

Blanchard'a göre yaşadığımız süreçten daha da güçlü çıkan IMF'ye en azından üç önemli rol düşüyor. Bu rolleri şöyle sıralıyor Blanchard: "IMF'nin birinci rolü, ülkelere veya ülke gruplarına uygun makro-ekonomik politikalara yönelik tavsiyelerde bulunmak. Zengin ülkelerin bu tavsiyelere ihtiyaçları yok gibi görünse de, bu ülkelere de temel ekonomik prensiplerin hatırlatılmasında fayda var. Bu arada krizin birçok şeyi değiştirdiğini de unutmamak gerekiyor. IMF'nin ikinci rolü, makro-ekonomik açıdan zon durumda olan ülkelerin kredi ulaşımını kolaylaştırmak. Üçüncü rolü ise doğru politikaların uygulanmasını ve bu uygulamalar sürecinde karar mekanizmaları arasında işbirliğinin kurulmasını sağlamak. G-20, G-7 veya G-8 olabilir. Bu yönde sihirli bir sayı yok. Önemli olan esnek bir boyuta sahip, karşılıklı tartışmaların, fikir alışverişlerinin yapılacağı doğal ortamı sağlamak."

Krize anlam vermek

Küresel kapitalizmi istikrara kavuşturmak; çok kutuplu bir düzenin temellerini ortaya koymak; küresel ısınma gibi nedenlerden dolayı yok olmaya yaklaşan bir dünyayı koruyabilmek... Bu hedeflere ulaşabilmek için yerine getirilmesi gereken çok söz var:

G-20 zirvesinde karara bağlanan 1.1 trilyon doların söz verildiği gibi kullanılması; IMF, Dünya Bankası gibi organizasyonların kalkınmanın motorları olarak yeniden çalışmaya başlamaları; küresel ısınmaya yönelik ortak bir silahın bulunması; küresel ticarete yönelik bir türlü sonuçlandırılamayan müzakerelerin herkesi memnun edecek bir çözüme ulaşması; ülkeler arasındaki diyalogun geliştirilmese; güç dengelerinin ise değişen dünyaya uyum sağlaması bunlardan ön önemlileri.

Blanchard'ın dediği gibi, "Yaşadığımız kriz son derece karmaşık bir kriz. Tüm olanlara bir anlam verebilmek daha da zor. Fakat bunu denemenin eğlenceli olacağından eminim. Başardığımızda ise dünya çok daha iyi bir yer olacak."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar