İmalatın Yeniden Örgütlenmesi: "Yeni Endüstri Kültürü"
Çeyrek yüzyıl öncesi bir plan çalışması nedeniyle hazırladığımız raporda kendi işimizi nasıl eleştirdiğimizi ve genel eğilimlerin önemini kavrayışımızı aktardım. Çeyrek yüzyıl önce "Kurumsal planlamaya önem veren Şişecam’da plana sahip çıkmak çok önemlidir" diyoruz. Çeyrek yüzyıl önce "imalatın yeniden örgütlenmesi" bölümünün ilk yarısında neler anlattığımıza bakalım:
İmalatın yeniden örgütlenmesi
İmalat kavramı pazarlama, araştırma ve geliştirme, üretim ve satış gibi değer yaratma zincirinin bütün halkalarını kapsar.
Teknolojinin maddi donanımlarındaki köklü değişmeler, yeni maddelerin kullanılması imalattaki teknik sistemleri de köklü biçimde değiştiriyor. Teknolojideki tabanın değişmesi, yeni iş süreçleri, yeni işgücü profilleri, yeni enerji kullanım biçimleri, sözün özü kaynak bileşenlerinde ve kullanımında yeni yapıları da beraberinde getiriyor.
Mekanik olmayan teknolojilerin gelişmesi, teknik sistem ve yapılarda niteliksel değişmeler bellek gücünü içeren, denetim işlevi gören araçların ticari kullanım alanlarının genişlemesi, imalatın iç örgütlenmesini hızla değiştiriyor. Otomasyon olanaklarının gelişmesi ve vadettiği potansiyeller, entelektüel doğalı işlevlerin ortaya çıkardığı mekanizmalar yapı, işlev ve kültürü değiştiriyor. Bütün bu gelişmeler bize "yeni endüstri kültüründen" söz ettiriyor.
Tablodaki ayrıma göre toparlamak gerekirse imalatın yeniden örgütlenmesindeki değişiklikler; bağımlılıkların artması, satıcı piyasalardaki değişme, iş süreçlerinin farklılaşması, tasarım ve ürün geliştirmenin önem kazanması, kalite anlayışının farklılaşması, verimlilik ve randıman konularının öne çıkması, çevreye bakışın değişmesi pazar ve pazarlama anlayışının farklılaşması ve yatırım anlayışının değişmesi bir dizi gelişmeyi yakından izlememiz gerekiyor.
Bağımlılıkların artması: Üretimde değer yaratma zincirinin bütün halkalarının birbirini tamamlaması gerekir. Daha sonra değinilecek olan "toplam kalite" anlayışı, imalat sanayindeki bütün aşamalar arasındaki bağımlılıkların artması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Müşteri talebinden ürün tasarımına, üretimde atık ve kayıpların azaltılmasından dağıtım sistemlerine kadar her aşamada birbirini bütünleyen operasyonlar için örgütlenmek gerekiyor. Böylesi bir örgütlenme olmaksızın rekabet gücü yaratılması mümkün olmuyor.
Satıcı piyasalardaki gelişmeler: Özellikle imalat sektöründe girdi sağlayan satıcı piyasalar önemli bir maliyet merkezi olarak ele alınmalıdır. Satıcı piyasalarda kapasiteleri, teknik olanakları, stratejileri ve satış politikalarını bilmek gerekiyor. Örneğin, Hollanda’da kağıt karton arz eden bir firma, basım sektöründe istenen nitelikte ve boyuttaki kağıt-karton malzemeyi 24 saatte teslim edecek şekilde örgütleniyor. Söz konusu firma ile bir paydaş ilişkisi kuran basım sanayicileri çok önemli girdi avantajı sağlayabiliyor. Maliyet avantajı, sadece sıfır stokla çalışmakta kalmıyor, atıkların minimum düzeyde tutulması şeklinde de oluyor.
Satıcı piyasaların ürün çeşitlendirmeleri, kalite anlayışları, temel iş anlayışlarındaki değişme, bilim ve teknolojideki değişmenin yarattığı yeni iş kültürünü de oluşturmaktadır.
Süreçlerdeki değişme: Numerik kontrollü makinelerin yaygınlaşması ve otomasyon uygulamaları, 1960 yıllarda revaçta olan "kütle üretimi" algısını değiştiriyor. Makinelerin hızları giderek artmakta, iş süreçleri hızlanmakta, malzeme makine uyumları farklı düzlemlere çıkmaktadır.
İş süreçlerindeki değişme, yeni bir "maliyet yapısı" oluşturmaktadır. Ne kadar köklü bir sanayi yapısına sahip olursanız olun, iş süreçleri ve işgücü profillerindeki değişmeyi izlemeden gelecek inşa etmeniz mümkün olmamaktadır.
Özellikle "esnek üretim" imkanları bireysel zevkleri öne çıkaran bir gelişme yaratıyor.
Ürün ömürleri hızlı biçimde kısalıyor. Rekabet yoğunlaşıyor ve derinleşiyor. Süreçlerdeki değişmenin iş yeri ölçeğinde etkilerini dikkate almadan uzun dönemli geleceği planlamak mümkün olmuyor. Giderek bireysel planda "müşteri-odaklı" olma zorunluğu, bütün imalat işyerlerini zorluyor.
Ürün geliştirme ve tasarımın önemi: Üretim süreçlerindeki yeni imkanların yarattığı gelişmeler, ürün ve tasarım geliştirme olanaklarının önünü açıyor. Plan çalışmalarında daha önceki dönemlerde de tartışıldığı gibi, en iyi tasarım uzmanlığı, rekabet gücü yaratmanın belirleyici etkeni oluyor. Tasarım yeteneğini geliştirmeyen bir imalat işletmesi geleceğini güven altına alacak birikimleri sağlayamıyor.
Günümüzde ürünlerde marjinal, yapay ve köklü değişiklikler yapılıyor. Bu nedenle, "kütle üretim odaklı yaklaşım" yerini "küresel işletme odaklı" anlayışa bırakıyor.
Kalite anlayışının farklılaşması: İmalattaki temel değişmelerden biri de kalite anlayışındaki farklılaşmadır. Teknolojik yeteneklerin gelişmesi ulaşabilirlik olanaklarını artırmaktadır. Bu nedenle rekabetin yapısı ve işlevi değişmektedir.
Günümüzün rekabetinde temel araçlardan biri olan "kalite sorunu" başarılı firmaların farklı biçimde ele aldıkları bir sorundur. Sürekli değişime işletmenin performansını uyumlandırma önemli hale gelmiştir. Kalitenin planlanması, kalite hedeflerinin belirlenmesi, kalite geliştirmenin yol haritasının çizilmesi gerekmektedir.
Organizasyonların çevre faktörleri değiştikçe imalat ve ürün anlayışı da değişmektedir. Bu konuda uluslararası rekabet söz konusu olduğunda firma ya da işletmelerin kaynaklarını topluca harekete geçirmeleri gerekmektedir. "Seferberlik" kavramı günümüz imalat işletmeleri için geçerli bir kavramdır.
Kalite kavramı topyekün ürün performansını, güvenirliliğini, uygunluğunu, dayanıklılığını, hizmet olanaklarını, estetiği vb. etkenleri birlikte ele almayı da içermektedir. Bu nedenle Hara’nın tablosuna dönülürse, lüks ürün ihtiyacı, bireysel zevklerin öne çıkması, bilim ve yazılım tabanlı teknolojilerle esnek üretim, ürün ömürlerinin kısalması ve talepteki değişim ve dağıtım etkinliklerine önem kazandırıyor.
"Kalite her şeyden önce gelir" slogan olmaktan öte bir yaşam biçimi haline gelmiştir.
Günümüz dünyasında "tam zamanında üretim" anlayışı:
- Aşırı ya da noksan üretimden kaçınmayı,
- Makine-donanımda tam kapasite çalışmayı,
- Parça ve birimi tam zamanında sevk etmeyi,
- İş süreci kayıplarını sürekli düzeltmeyi,
- Stok yönetimini/ sıfır stok anlayışına taşımayı,
- Atık ve kayıpları minimize etmeyi vb. önlemleri sürekli almayı gerektiriyor.
Toplam kalite anlayışının başarısı, sorunu topluca bir anlama düzeyine taşımaktır. Bunun için önderlik, bilinçli hareket, örgütlenme, kaynak tahsisi, uygulama, uygulamaların analizi, hata oluşmadan önleme, hataları düzelterek ilerleme gerektiriyor.
Hemen belirtelim ki, geçmiş dönemlerde yapıldığı gibi, 10 Amerikan kitabını 11'inci Türk kitabına dönüştüren tercüme kültürünü aşmadan toplam kalite yaratılamaz. Bu konuda, bugünlerin yükselen değeri olan Japonların yaptıklarını yakından izlemek gerekiyor.
Gelecek hafta: Verimlilik, randıman ve çevreyi nasıl algılıyorduk?