İmalat sanayiinde net ithalatçı ve net ihracatçı sektörlerin bize hatırl
Sürekli kafamı kurcalayan ‘imalat sanayiinde net ithalatçı ve net ihracatçı olan sektörler’le ilgili soruyu detaylarıyla yanıtlayabileceğine inandığım Türkiye Kalkınma Bankası araştırmacısı dostum Ali Eşiyok’a sordum. “İnceleyip size sunayım” dedi. Birkaç gün sonra da değerlendirmesini ve sektörel tabloları iletti.
Buna göre 2011 yılında net ithalatçı olan sektörlerin 58 milyar dolar olan net ithalatları, 2012 yılında hızla 33 milyar dolara indikten sonra 2013’te 55 milyar dolara yükselmiş, 2014’te 40, 2015’te 32 milyar dolara gerilemiş. Olumlu bir gelişme söz konusu. Ama gideceğimiz çok yolumuz var...
Bu alanda ihracatı ithalattan düşük olan önemli kalemler arasında, 22.9 milyar dolarla kimyasal madde ve ürünleri ilk sırada yer alıyor. Onu 7.6 milyar dolarla makine ve techizatı, 6.8 milyar dolarla kok kömürü rafine edilmiş petrol ürünleri ve yine 6.8 milyar dolarla radyo televizyon haberleşme techizatı ve cihazları izliyor.
İmalat sanayiinde net ihracatçı sektörlerde tekstil ve hazır giyim ikilisi 18.3 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, onu 5.1 milyar dolarla gıda ürünleri ve içecek, 3.7 milyar dolarla mobilya, 1.9 milyar dolarla metalik olmayan mineral ürünler ve 1.7 milyar dolarla plastik kauçuk ürünleri izliyor. İmalat sanayiinde ithal girdi ve katma değer payları konusu önemli ve dikkat edilmesi gereken bir durumu ortaya çıkarıyor. İmalat sanayiinde ithal girdinin en yüksek olduğu kalem yüzde 50.3 ile kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri.
İthal girdisi yüzde 20’nin üzerinde yer alan 7 sektör daha bulunuyor. Bunlar yüzde 36.4 ile radyo televizyon, haberleşme cihazları, yüzde 31.3 ile mobilya ve başka yerde sınıfl andırımlmış ürünler, yüzde 26.9 ile tıbbi aletler hassas aletler ve saat, yüzde 22.9 ile dabaklanmış deri bavul el çantası saraciye ve ayakkabı, yüzde 22.7 ile ana metal sanayii, yüzde 22.1 ile plastik ve kauçuk ürünleri, yüzde 20,9 ile büro muhasebe ve bilgi işlem makinaları. Kimyasal madde ve ürünler, motorlu kara taşıt araçları gibi sektörlerde de ithal girdi payı yüzde 18’lerde. İthal girdisi en düşük olan alan yüzde 4.3 ile gıda ve içecek. Metalik olmayan mineral ürünlerde yüzde 8.1, giyim eşyasında yüzde 9.8, tekstilde yüzde 13.5 ithal girdi yer aldığı da tabloda görülüyor.
Katma değerde paylarına baktığımızda ilk sırada yüzde 11.6 ile gıda sektörünü görüyoruz. Onu yüzde 10 ile tekstil ürünleri imalatı, yüzde 8.4 ile metalik olmayan diğer mineraller, yüzde 7.9 ile ana metal sanayii, yüzde 7.3 ile motorlu kara taşıt araçları treyler ve yüzde 7.1 ile giyim eşyası imalatı izliyor. Bu da ithal girdi azlığıyla katma değer yüksekliğinin arasında ilişki olduğunu ortaya koyor.
İmalat sanayiinde ithal girdi ve katma değer tabloları, bizim orta gelir tuzağını aşmamız için ithal girdi bağımlılıklarını azaltmamız, başka bir söyleyişle üretim yapımızı hızla yüksek katma değer üreten sektörler temeline oturmak için yeniden yapılandırmamızın kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor. İthal bağımlılığını artırmamak, ihracatı geriletmemek için bunun önemi büyük.
Bunu sağlayabilmemiz için yapısal reform içeren ve KOBİ’lerin üretim ve rekabet gücünü artıran yeni bir kalkınma modeline ihtiyacımız var. Bizi orta gelir tuzağından çıkaracak bu modelin şu anki 25 dönüşüm projesi olup olmadığını bir kez daha ele alıp irdelemeliyiz. Yeni dönemin en önemli konularından birinin de sürdürülebilir envanter ve bilanço çalışmaları olduğunu da buna eklemeliyiz.