İmalat kaynaklı küresel bir durgunluk mu?

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Makro değerlendirmeler yaparken ka­mu harcamalarının niteliğinden ziya­de niceliğine dikkat ediyoruz.

Mesela bizde vergiler başta olmak üzere kamu gelirleri­miz kamu harcamalarına göre, batılı ülkelere nispetle, daha yüksek olduğundan bütçe açı­ğımız genel itibariyle geçer not alıyor. Fakat burada gelirler toplanırken hangi kriterler gözetiliyor, vergilerin gelir dağılımı ve enf­lasyon üzerindeki etkileri neler gibi birçok soru manşet rakamın altında gizlenip kalıyor.

Diğer taraftan kamu harcamalarının da han­gi alanlara yapıldığı ya da yapılmadığı ayrı bir önem taşıyor. Harcamalar gelecekte ülkenin verimliliğini artıracak alanlara mı yapılıyor, yoksa günü kurtarmak için palyatif çözüm­ler için mi kaynaklar kullanılıyor? Bu sorula­rın cevapları verilmeden kamu borçları, büt­çe açıkları düşük onun için gayet başarılıyız çıkarımı bizi eksik sonuçlara götürüyor. Bah­settiğim konu bizim için olduğu gibi gelişmiş ülkeler için de güncel bir mesele.

Rekabet bozucu etki ortadan kaldırılamıyor

Bu haftanın başında IMF blogunda, Avru­pa’da kamu harcamalarının hangi amaçlarla yapıldığı ve bu harcamaların sanayinin düş­tüğü durumdan çıkması için ne derece yar­dımcı olduğu konusu ele alınmış.* Harcama alanlarının doğru saptanması yetmiyor, ka­mu harcamalarının Avrupa Birliği içinde ko­ordineli bir şekilde gerçekleştirilmesi, sa­nayi dallarının bu kapsamda desteklenmesi gerekiyor. Bazı ülkelerdeki belli sektörlerin daha fazla destekten yararlanması diğer ül­kelerdeki rakip şirket ve sanayiler için olum­suz etkiler yaratabiliyor. Çünkü AB kendi içinde açık bir topluluk. Ülkeler yapılan süb­vansiyonların rekabet bozucu etkisini orta­dan kaldıracak tarife uygulamaları gerçek­leştiremiyorlar.

Son 10 yılda AB’nin kamu yardımları 3’e katlanarak toplam GSYH’nın %1,5’ine ka­dar gelmiş durumda. Bu yardımların önemli bir kısmı enerji verimliliği ve yeşil dönüşüm alanında. Aslan payını alan ülkeler ise Fran­sa, Almanya, İtalya ve İspanya. Bu alanlar­daki gelişmelerin diğer alanlara hem ikincil etkiler açısından hem de edinilen bilgi biri­kiminin(know-how) iletilmesi bakımından faydası büyük. Ama yukarıda belirttiğim gibi bu fayda ancak doğru koordine edinildiğinde maliyetinin üstüne çıkabiliyor.

Önceki haftalarda Draghi’nin Avrupa’nın kurtuluşu için yazdığı reçeteyi sizlerle pay­laşmıştım. Dikkat ederseniz yukarıdaki tes­pitler de aynı zamanda içinde önerileri ba­rındırıyor. Avrupa’da sanki herkes ne yapıl­ması gerektiğini biliyormuş da iş uygulamaya gelince eller bağlanıyormuş gibi bir görüntü var. Hâlbuki büyük ekonomik dönüşümlerde gidişatı tersine çevirmek kâğıda yazmak ka­dar kolay olmuyor. Yaşlanan nüfus, düşen tü­ketim, artan regülasyonlar, enerji problemle­ri, hızla yükselen ABD ve Çin gibi dinamik ra­kipler orta yerde dururken geminin burnunu çevirmek pek kolay olmuyor. Avrupa’nın son yıllarda otomotiv sektöründe Çin’e kaptırdığı pazar payı bile durumun vehametini net bir şekilde gösteriyor.

PMI’larda büyük ayrışma

Avrupa da kendi içinde homojen değil. Aralık PMI verilerine göre Fransa ve Almanya 50 eşik değerin altında kalırken Avrupa’nın geri kala­nında PMI 50’nin üstünde. Bu iki ülkedeki si­yasi karışıklıklar ve imalatın Almanya ekono­misindeki büyük payı bu ayrışmanın en temel nedenleri. Çünkü bir diğer ayrışmayı da imalat ve hizmet arasında gözlemliyoruz. Euro böl­gesi için hizmet PMI Aralık’ta 51,4’ken imalat PMI 45.2 geldi. Her ne kadar hizmet PMI eşik değerin üzerinde gelse de 51,4 son 10 ayın en düşük ikinci rakamı. İmalat tarafındaki olum­suz gidişatın hizmet tarafına da, özellikle işgü­cü piyasası üzerinden, sirayet etme ihtimalini de gözardı etmemek gerekiyor.

Hizmet ve imalat arasındaki hizmet le­hindeki ayrışma sadece Avrupa’ya özgü bir durum değil. ABD’de Aralık’ta hizmet PMI 58,5’ken, imalat PMI 46 seviyesinde. İngil­tere’de ise hizmet PMI 51,4’ken imalat PMI 47.3 düzeyinde. Önümüzdeki dönem Trump politikalarıyla birlikte tarifelerin yükselmesi imalat tarafında zaten kötü giden işlerin bir tur daha kötüleşmesine neden olabilir. Bu ka­dar uzun süre negatif tarafta seyreden ima­lat sektörü bir süre sonra hizmetleri de yanı­na çekerse küresel bir durgunluk ana senaryo haline gelebilir. Düşük giden telep ve bunun sonucu düşük seyreden enerji fiyatları da bu senaryonun bir habercisi olabilir. Çin’deki iç talebin düşüklüğü de bu saydığım olumsuz gi­dişatın en önemli sebeplerinden biri ama o da başka bir yazının konusu.

* Europe Needs a Coordinated Approach to Industrial Policy

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir beka meselesi: ekonomi 12 Aralık 2024