İlluzyon yaratacak kural aranıyor
Son açıklanan verileri birlikte değerlendirmeye çalıştığımızda sorunları ağırlaştırarak günü kurtarmaya devam ettiğimiz gerçeğinden başka bir şey göremiyoruz. Örneğin sene başından bugüne banka kredileri yüzde 19 oranında artmış; fakat Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan mevsimlik etkilerden arındırılmış işsizlik oranı değişmemiş. Başka bir deyişle akıntıya karşı yüzmeye çalışmak adına büyük bir israf ortaya çıkmış ve bu yanlıştan vazgeçmek adına hiçbir şey yapılmıyor, tam aksine böyle devam etmesi için çaba harcanıyor ve aksini savunanları susturmak için her yol deneniyor. Yukarıdaki verileri biraz daha genişletelim ve soralım. Son sekiz yılda banka kredilerinde yaşanan geometrik büyüme ve olağandışı genişlemeye rağmen neden işsizlik oranı artıyor ve faaliyet gelirleri geriliyor?
Mali kural talebinde ısrarlı olanlar bu yanlışı düzeltmeye mi çalışıyor, yoksa bu gaflete devam zorunluluğunu pekiştirmeye mi çalışıyor?.. Birey ve kurumları gelirinden fazla harcamaya teşvik edip her türlü kuralı dışlayanlar neden sadece kamu için mali kural diye bastırıyor?..
Kamu dahil herkes ve tüm kurumlar için geçerli olacaksa ve gerek yanlış yapanlar, gerekse başkalarına yaptıranlar bunun sonuçlarına katlanacak ise, mali kuralın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bireyler ayağını yorganına göre uzatacak kurumlarda öyle yapacak ve yatırımlar konusunda gerçekleri dikkate alan bir seçicilik olacak; kamu da bu yeni duruma uyum sağlayacakbir şekilde yapısal değişimden geçecek ve herkes ne ekti ise onu biçecek. Ancak durum böyle ise durup düşünmek gerekiyor. Birey ve kurumları aşırı tüketime ve hesapsız yatırımlara teşvik edenlerin sadece kamu için mali kural talep etmesi normal bir durum değildir, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığının delilidir.
Gelin mali kuraldan önce sorunların daha da ağırlaşmasını önleyecek ve yaptığı hataların bedelini ödemek zorunda bırakan yeni kurallar getirelim. Başta yeni bir düzen kuralım ve tüketici kredilerini aylık gelirin beş ya da biraz fazlası ile sınırlayalım, bu yolla hem sorunlu kredilerin büyümesini önleyelim, hem de zor duruma düşenlerin veya gerçekçi olamayanların sorunlarını ağırlaştırmasını engelleyelim. Başka bir deyişle mali kural uygulamasına en küçük birimden yana tabandan başlayarak kademeli olarak tavana kadar genişletelim. Finansal sermaye böyle bir kurala neden karşı çıkıyor?
Eğer böyle bir kural devreye girer ise iç talep daralacak, gerek mali sektör, gerekse kamunun durumu kötüye gidecek, göründükleri gibi olmadıkları gerçeği açığa çıkacak. Bu gerçeği gizlemek ve görüntüyü kurtarmak için hikayeler yazılacak, itibar artırmak için kuralar varmış gibi bir izlenim yaratılacak. Bu yıl krediler en başta belirttiğimiz gibi yüzde 19 oranında artırılamamış olsa idi iç talep çok daha sınırlı kalır, bütçe açığı ve kamu borçlanma ihtiyacı çok farklı boyutlarda olurdu. Kamu borç senetlerinin değer kaybı ve sorunlu kredilerin tırmanışı kaçınılmaz olurdu ve bugün çok konuşan veya mali kuralda ısrarlı olanlar kaçacak delik arardı!..
Mali disiplin varmış gibi görünmesi için birey ve kurumlar yanlış yönlendiriliyor, aşırı tüketime ve gereksiz yatırıma teşvik ediliyor. Bu sayede topalm vergi gelirlerinin yüzde 70'den fazlası dolaylı vergilerden oluşan kamunun geliri artmış, açığı küçülmüş gibi görünüyor. Azalan borçlanma ihtiyacını karşılamak ve menkul kıymet portföyünün değerini korumak kolaylaşıyor. Siyasi irade de bunu görüyor, mali kurala ihtiyaç duymuyor; nasıl olsa net sermaye girişi var ise bankalar kredi kullandırmak ve hem kendi gelirleri, hem de kamunun gelirlerini artırmak için yarışacaklar, eğer gelmiyor ise de zaten yapacak bir şey yok!.. Eğer kriz yılında mali kural uygulaması olsa idi sonucun daha iyi olmayacağını görebiliyor ve hala mali kural diye ısrar ediyor iseniz, bir psikoloğa gitmenizde yarar olabilir. Korkunun ecele fayda etmediğinin ve edemeyeceğinin başkalarını aptal yerine koymanın en büyük aptallık olacağının ve de çaresizlik arttıkça kimsenin güvende olamayacağının farkına varırsınız!..