İlk insandan bu yana önemi süren tarım...
Arkadaşımız Ali Ekber Yıldırım’ın haberinden tarıma önemli destek alanlarından makina ve ekipmanda hibe desteğinin gündemde olduğunu öğeniyoruz. Ancak, tarımdaki genel tablo yeni adımlar atılmasının zorunluluğunu
ortaya koyuyor.../ Dünyamızda ilk insandan bu yana 10 milyon yıldır değişmeyen gereksinimlerin başında tarımsal ürünler gelir. İnsanlar önce doğadan toplayarak tükettikleri bitkisel ürünleri, daha sonra kendileri ekip biçerek, yetiştirerek tüketmeye başladılar. Ve o günden bu yanada üretip tüketmeye devam ediyorlar. Bilim adamları ilk insandan bu yana dünyamızda 14 milyar civarında bir insan yaşadığını, bugün bunların yarısı 7 milyar 200 milyonunun sağ olarak yaşamakta olduğunu belirtiyorlar. Bu tablo tarım ürünlerinin bugün her zamankinden önemli olmaya devam ettiğini gösteriyor...
Ülkemiz önemli bir tarım ülkesi olarak bilinmesine karşın, bugün 1960’lı 70’li yıllarda çok sık tekrarladığımız, “Türkiye dünyada tarım ürünleri kendi kendine yeten yedi ülkeden biridir” değerlendirmesi, son yıllarda “Şüphe ile karşılanır” oldu. Bizim için çok önemli olan birçok tarımsal üründe, yetmezlik yaşayıp, ithal yapmak zorunda kalıyoruz. Tarım Bakanlığı bu yetmezliği görerek, bir yandan tarım alanlarının mirasla bölünerek, yetersiz ölçeklere düşmesini önlemeye çalışıyor, bir taraftan arazi toplulaştırma ve tarlalar arasındaki sınırları kaldırarak yüzde 10 genişleme elde etmeye dönük projeler üretiyor. Çeşitli destekleri gündeme getiriyor.
Arkadaşımız Ali Ekber Yıldırım’ın haberinden Bakanlığın 2006’dan bu yana yürüttüğü önemli bir proje olan, yüzde 50 makina ve hibe desteği ile sağlanacak koşulların açıklandığını öğreniyoruz. Haberden buyıl 7’si yeni olmak üzere 41 makina ve ekipmana yüzde 50 hibe destek verilmesinin karara bağlandığı belirtiliyor.
Ancak, bütün bu çabalara karşın, tarımsal yapımızda ortaya çıkan tablo, daha yapmamız gereken çok şeyin, atmamız gereken çok adımın olduğunu, yeni desteklere ihtiyaç bulunduğunu gösteriyor...
2002 yılında 26.5 milyon hektar olan toplam tarım alanımız 2012 yılında, yüzde 12’lik gerileme ile 23.7 milyon hektara inmiş, azalmış durumda . Ekilebilir alan ise 18.1 milyon hektardan 15.4 hektara gerilemiş . Bunun 5 milyon hektarı 2002’de nadasa bırakılırken, 2012’de nadasa bırakılan alanda 4.2 milyon hektara indirilmiş.
Tarımsal destek için 2006 yılında yürürlüğe giren “GSMH’nın yüzde 1’i oranında tarımsal destek verme” zorunluluğu o günden bu yana hiçbir yıl o orana ulaşamadı. En yüksek 2007 yılında binde 66 seviyesine ulaşırken, 2009 yılında en düşük seviyesinde binde 47’de kaldı.
Bunun sonucu olarak ortaya çıkan tablo, 2013 yılında 17.7 milyar dolarlık tarımsal ürün ihracatı yapmamıza karşılık, 16.9 milyar dolarlıkta tarımsal ürün ithal etmiş olmamız.
Aynı yıl tarımsal GSMH'mız ise 62 milyar dolarla, toplam GSMH’mızın yüzde 7.5’i seviyesinde kalıyor. Oysa, tam anlamıyla tarımda üretim içersinde yer almasalar da nüfusumuzun yüzde 24.5’'i tarım alanlarında yaşıyor. Bütün bu tablo tarımımızı geliştirme isteğimize karşın son 40-50 yıldır ihmal ettiğimiz tarım alanında yapmamız gereken birçok şey olduğunu gösteriyor.
Tarımsal ürünler tarih boyunca olduğu gibi bugün de çok önemli ve yarın da önemi daha çok artacak. Bizim de tarıma, ona uygun önemi vermemiz gerekiyor...