İlk faiz indirimi kaç puan olur?

Erkin IŞIK
Erkin IŞIK GLOKAL EKONOMİ [email protected]

Merkez Bankası, kasım ayındaki PPK toplan­tısının karar metnine, önü­müzdeki dönemde “politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklenti­leri göz önünde bulundurula­rak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılı­ğı sağlayacak şekilde belirle­necektir” ifadesini eklemişti. Bu, faizin para politikası duruşunda­ki sıkılığı koruyacak şekilde indi­rilebileceğinin sinyali olarak al­gılanmıştı.

Gördüğüm kadarıyla 26 Ara­lık’taki PPK toplantısı için piya­sadaki beklentiler, 100-250 baz puan arasında bir indirim oranın­da yoğunlaşıyor. Hangisinin da­ha yüksek ihtimal olduğunu tah­min etmek için iç talep ve enflas­yon görünümünü iyi analiz etmek önem taşıyor. Bunun için TÜİK’in son açıkladığı verilerin ötesinde, diğer yüksek frekanslı gösterge­lerle daha güncel görünümü anla­maya çalışmak gerekiyor.

İç talep yavaşlıyor

Son gelen veriler, iç talebin son dönemde yavaşladığına işa­ret ediyor. En son açıklanan pe­rakende satış endeksi, önceki iki ayda aylık %2’nin üzerinde artış göstermesine karşın, Ekim ayın­da %0.2’lik sınırlı bir artış kay­detti. Grafikte görüldüğü üzere, kredi kartı cirolarından hesap­ladığımız öncü gösterge, Kasım ayında tüketimde bir düşüş oldu­ğunu düşündürüyor.

Geçen hafta bahsettiğim Reel Net Kredi Kullanımı (RENKK) göstergesi, toplam kredilerin ta­rihsel ortalamalarının altında büyüdüğünü ve kademeli bir ya­vaşlama eğiliminde olduğunu or­taya koymuştu. Son açıklanan 6 Aralık verisi de bu eğilimin de­vam ettiğini düşündürdü.

İç talep açısından önemli bir başka gösterge olan hizmet üre­tim endeksi de Ekim ayında yıl­lık bazda %2 geriledi ki bu 2021 Şubat ayından beri kaydedilen en düşük değer oldu.

Sanayi üretimi de ekim ayın­da, geçen yılın aynı dönemine gö­re %3.1 oranında gerileyerek sek­tördeki zayıf görünümün devam ettiğini gösterdi. Ancak öncü gös­tergeler, sonraki aylarda sektör­de bir miktar toparlanma olabile­ceğine işaret ediyor.

Bu veriler bir arada değerlen­dirildiğinde, son çeyrekte GS­YH büyümesinin sıfır civarında kalabileceğini, en iyi ihtimalle %0.5 gibi sınırlı bir çeyreklik ar­tış gösterebileceği tahmin ediyo­rum. Bu da enflasyondaki ılımlı düşüşün devamı için uygun bir ortam yaratıyor.

Aralık ayı enflasyonunda olumlu görünüm

TCMB’nin faiz kararında, son açıklanan enflasyonun yanında, mevcut aya ilgili kendi gözlem ve tahminlerini de dikkate alınıyor. Bu gözlemlerini, PPK toplantı­sından 5 işgünü sonra yayınlanan toplantı özetinde de paylaşıyorlar. Bu tahminlerle, sonradan açıkla­nan enflasyon arasında tutarlı bir görünüm olduğu da izleniyor.

Aralık ayı enflasyonu için onli­ne fiyatlardan elde ettiğimiz göz­lemler, olumlu bir görünüme işa­ret ediyor. Son iki aydır hızlı ar­tış gösteren gıda fiyatlarının hız kestiğini gözlemliyoruz. Enerji fiyatlarında ise İstanbul’daki su zammının etkisiyle sınırlı bir ar­tış olacak. Bununla birlikte, araba fiyatlarında önemli bir artış yok. Beyaz eşya fiyatlarında ise bu ay önceki aya benzer şekilde yine bir miktar artış var. Kontrat yenile­me oranının mevsimsel olarak bu ay da düşük olacağı için kira artış oranı bu ay da düşük kalacaktır.

Sonuç olarak, aralık ayı enflas­yonu %1.5 civarında, hatta muh­temelen bunun hafif altında ka­lacaktır. Mevsimsel düzeltilmiş olarak bakıldığında ise bu oran %2’nin hafif altında olacak ve ye­ni ekonomi yönetiminin karşı­laştığı en düşük aylık enflasyona işaret edecek. Ayrıca, TCMB’nin çekirdek enflasyon göstergeleri­nin ortalaması olarak takip etti­ği ve son aylarda %2.5 civarında seyreden eğilim göstergesinin de aralık ayında bir miktar gerileye­ceğini düşünüyorum.

İç talepteki yavaşlama ve aralık enflasyonuna ilişkin olumlu göz­lemler bir arada değerlendiril­diğinde, 250 baz puan ile piyasa beklentilerinin üst bandında bir indirim yapılması mümkün gö­rünüyor. mektedir.

Öte yandan, ocak enflasyonu görünümü hâlâ oldukça belirsiz. Asgari ücret artış oranının yanın­da, bu artışın enflasyona, özellik­le de hizmet kalemlerine nasıl yansıyacağı kritik olacak. Geç­miş yıllara göre sınırlı bir yansı­ma, yalnızca Ocak ayı enflasyonu üzerinde değil, enflasyon ataleti­ne yönelik algının da iyileşmesi­ne yol açar.

Bunu sağlamak için başta tem­kinin elden bırakılmadığının sin­yalini verecek şekilde 100-150 baz puanlık ölçülü bir faiz indi­rimi ile sürece başlamak daha sağlıklı olacaktır. Dediğim şekil­de Ocak enflasyon eğilimindeki bozulma sınırlı kalırsa, sonraki toplantılarda indirimlerin hızını arttırma imkanı olacaktır.

Daha önce de belirttiğim gibi, faiz indirimi sürecinde krediler­de canlanma ihtimalini sınırla­mak ve indirimlere erken ara ver­memek için TL kredi büyüme ta­vanının mevcut %2 seviyesinden biraz aşağı çekilmesi destekleyi­ci olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
RENKK gelsin… 11 Aralık 2024