İlk çeyrek iyiydi; ama ya sonrası?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

İlk çeyrekteki yüzde 4.3'lük büyümede sürpriz yok. Hele hele, bu oranı olağanüstü bulup sevinmenin hiç alemi yok. Bu, yüzde 4.3'ü küçümsediğimizden değil. Görünen köy kılavuz istemiyordu, çünkü TÜİK mart ayının sanayi üretimini açıkladığında ilk çeyrek için yüzde 4'ün üstünde bir büyüme geleceği zaten belli olmuştu. (Dünya, 9 Mayıs 2014.) Dolayısıyla, ilk çeyreğin yüzde 4.3'ü, zaten iyi kötü tahmin edilebilen ve normal bulunması gereken bir oran. 

Aslında futboldaki gibi artık önümüzdeki maçlara, önümüzdeki çeyreklere bakmak ve aldığımız bu üç puanın rehavetinden bir an önce sıyrılmak durumundayız. Çünkü bizi zorlu bir fikstür bekliyor.
Satır aralarını iyi okumadan, daha da kötüsü okumaya çalışmadan yalnızca yüzde 4.3'ü değerlendirmeye, bu oranla mutlu olmakla yetinmeye kalkışırsak, bizi hüsran bekliyor olabilir. Dolayısıyla yüzde 4.3'lük hiç de sürpriz olmayan ilk çeyrek büyümesinden memnuniyet duyalım duymasına ama, gelecek dönemler için de nasıl gelişmeler olabileceği üzerinde durmaktan da geri kalmayalım.

Önce durum tespiti  

Üretim yöntemiyle GSYH'yi, en fazla ağırlığa sahip dört sektörü ön plana çıkararak masaya yatırdık. Her zaman olduğu gibi ilk çeyrek verilerinde de GSYH içinde en büyük ağırlığa sahip sektör yüzde 25.7 ile imalat sanayi. Toplamda finans ve sigorta yüzde 13.7, toptan ve perakende ticaret yüzde 13.1, ulaştırma ve depolama ise yüzde 12.5 pay alıyor. Bu dört sektörün payı yüzde 65, diğer sektörlerin payı ise doğal olarak yüzde 35.

Bu dört sektörün ağırlıklandırılmış büyüme hızı yüzde 5.9 düzeyinde. Kalan sektörlerdeki hız ise yüzde 1.6.
Bu dört sektör, yüzde 4.3'lük büyümeye 3.8 puan katkıda bulunuyor. Diğer sektörlerin katkısı 0.5 puan düzeyinde kalıyor.
Yani büyümede bu sektörlere fena halde bağımlıyız. Bu dört sektördeki büyüme bir şekilde yavaşlasa, GSYH'de yüzde 4.3'ü mumla ararız. 
Önemli soru şu elbette; bu sektörlerde bizi nasıl bir gelecek bekliyor?

Sanayi üretiminde durum hiç fena değil. İlk çeyrekten sonra nisan üretimi de belli oldu ve artış gayet iyi. Nisandaki üretim artışı, geçen yılın yüzde 4.6 üstünde. Ama acaba bu tempo sürer mi? 
İlk çeyrek GSYH verilerinde dikkat çeken bir gösterge var; stok azalışı. Stoktaki azalışın tümü sanayi kaynaklı değildir elbette, ama sanayinin bu veride ağırlığı büyük. Yani ilk çeyrekte, stok kullanımı tercih edilmiş. Bu, birkaç gerçeğe işaret ediyor. Birincisi; yeni üretimin yanı sıra eldeki stokları eritme çabası da gösterilmiş. İkincisi; eğer bundan sonra üretim aynı hızda devam edecekse, özellikle ithalatta görmekte olduğumuz yavaşlama, hatta gerileme, yerini yeniden artışa bırakabilir; ara mal ithalatı artabilir. Sanayi üretiminin artmasıyla, ithalatın gerilemesi arasındaki bir anlamda çelişkili durum da ortadan kalkacak demektir. Ama tabii ki ithalat gerilemesinde altın gibi etkenlerin varlığı da yadsınamaz.

Ticarette ne olacak? 

Dün de vurguladığımız bir gerçek var. Bir yandan, "İyi büyüdük, hem de her şeye rağmen iyi büyüdük" diye seviniyoruz ama, "iyi büyümemek uğruna" da bir dizi adım atıyoruz. Sonra dönüyor, bu kez yine başka adımlarla büyümeyi yavaşlatmaya dönük kendi adımlarımızı baltalamaya uğraşıyoruz. 
Tüketimi kısmaya dönük önlemlerden söz ediyoruz. GSYH içinde yüzde 13.1 payı bulunan ve ilk çeyrekte yüzde 3 artan toptan ve perakende ticaretteki oranı bir anlamda aşağı çekmeye uğraşıyoruz. Kredi ve kredi kartı sınırlaması buna en tipik örnek. Bu önlemler meyvesini verir ve söz konusu sektördeki büyüme hız keserse, büyüme de aynı paralelde bundan etkilenecek demektir.
Kaldı ki, tüketimi kısmaya dönük önlemlerin etkisi yalnızca ticaret sektörünü etkilemez ki. Sonuçta bu önlemler sanayiyi de etkileyecektir.

alaattin-008.jpg

Tarımda alarm zilleri çalıyor 

İlk çeyreğe ilişkin özet sektörel büyüme tablosuna tarımı katmadık. Çünkü ilk çeyrekte tarımın payı yalnızca yüzde 4.6 düzeyindeydi. Ancak biliyoruz ki, yılın tümünde tarımın payı yüzde 10'a yaklaşıyor. Tarımın geçen yılki payının çeyreklere göre yüzde 4.6, yüzde 7.5, yüzde 15.2 ve 8.7 olduğunu, yıl ortalamasının ise yüzde 9.2 düzeyinde oluştuğunu hatırlatalım.

Bu yıl tarımda ilk çeyrekteki büyüme yüzde 3.9 oldu. TÜİK'in tarım üretimine ilişkin ilk tahminini hatırlayalım. TÜİK, bu yıl tahıl üretiminin yüzde 10.1, meyve üretiminin yüzde 4.5 azalacağını öngörüyor, sebze üretiminde ise yüzde 1.3 artış bekleniyor. Bu tahminde kuraklığın etkisi vardı, ama son haftalardaki selin hiç etkisi yoktu kuşkusuz. Dolayısıyla tarım üretiminde bu tahmine göre çok daha kötü bir performans bizi bekliyor. Dolayısıyla geçen yılın tümünde yüzde 3.1 olan tarım sektörü büyümesinin, bu yıl negatife dönmesi bile şaşırtıcı olmaz.

Yani, ilk çeyrekteki yüzde 4.3'e bakarak mutlu olalım. Ama bu oranın rehavetiyle hareket edip çok zor koşulların bizi beklediği şu dönemlerde aynı performansın oluşmayabileceğini de hesaba katalım. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar