İlhan Selçuk: Heyecanımızın ışığıydı
Telefona gelen mesaj söylendiğinde irkildim: İlhan Selçuk vefat etmiş!
Zihnim olanca gücüyle çok, çok gerilere gitti. Tokat Gazi Osman Paşa Lisesi birinci sınıf öğrencisi günlerine kadar uzandım. Ortaokul günlerinde başlamıştı İlhan Selçuk dostluğu, giderek pekişti, yaşamımıza anlam kattı.
Yazdığı en küçük bir sözcüğü anlamadığım zaman lisenin karşısında kırtasiyecilik yapan eski bir gazeteci dosta koşardım: Burhan Cahit Büyükispir'e sorar öğrenir ve rahatlardım.
Hayatı anlamamıza yol gösteren ışıklarından biriydi İlhan Selçuk.
Lise bitti, Bursa Eğitim Enstitüsü'nde yatılı okuduğumuz iki yılda, arkadaşlar arasındaki tartışmaların öznesi olurdu yazdıkları.
Düşünce bir canlı varlıksa, düşüncelerimiz biraz da İlhan Selçuk'un neseb-i sahih çocuklarıdır.
Eskişehir'de öğretmen iken TÖS adına Köy Enstitüleri'nin kuruluş yıldönümüne çağırmıştık. Ticaret Lisesi'nin büyük salonunu analar, babalar ve çocuklar doldurmuştu. Öylesine dingin, öylesine anlamlı ve etkin konuşmuştu ki, homojen olmayan o kalabalıktan çıkan alkış dozu hala bugün kulaklarımda çınlar.
Aykırı düşünce ve dil özeni
İlhan Selçuk'u uzun yıllar izledim. Siyasi kanaat uyuşmasını aştığımızda, dili kullanma özenini sevdim. Çok karmaşık konuları yalın bir dille anlatma ustalığına derin saygı duyardım.
Ana diline özeninde hiç ödün vermedi; çizgisini saptırmadı, yalın ve içine mizah katan tam bir "fıkra yazarı" olarak başladı ve öyle de hayata veda etti.
Kurulu düzene aykırı duruş sahibiydi. Düşüncelerine katılsanız da katılmasanız da tutkulu iradesi ile saygı uyandıran ve ilham veren gerçek bir liderdi.
Unutulmaması gereken bir büyük özelliği de "bedel ödeme cesaretini" hiç yitirmemiş olmasıydı.
İlhan Selçuk hapislere girdi, zindanlara atıldı, işkenceler gördü, akrostişlerle işkence gördüğünü kanıtladı; ihanetlerle yüzleşti, dostluklarla dolu dolu yaşadı.
İlhan Selçuk adam gibi adamdı…
Özgürlük Parkı'nda
Göztepe'de Özgürlük Parkı'nda yürüyüş yaparken heykelinin önünden geçiyorum. Her defasında, bir kuşağın düşünce yapısını derinden etkileyen bir insan olarak kendini selamlıyorum. Biliyorum ki, toplumların yücelmesi, düşünce özgürlüğünün gelişmesi, farklı düşüncelerin tartışılması ve ortak bir irade yaratılmasına bağlı.
Toplumuzu farklı düşüncelere tanıştıran, o düşünceleri amansız bir tutkuyla besleyen ender aydınlarımızdan biriydi İlhan Ağabey.
İdeolojik kampların geçerli olduğu bir dönemde, farklı düşüncenin üzerine olanca hışımla gidilen bir ortamda, değişik düşünebilmenin mümkün olduğunu bizlere kanıtlayan insanımızdı.
Her şeyin köklü biçimde değiştiği, bütün paradigmaların alt-üst oluşlar yaşadığı bugünlerde, olaylara ve olgulara farklı pencerelerden bakan insanların ne büyük zenginlik olduğunu daha kolay fark edebiliyoruz. Zor koşullarda öyle bir birikimi yaratmanın büyük ustası İlhan Selçuk'un toplumuna çok şey katmış olmanın huzuru ile dünyamızı terk ettiğine inanıyorum. O bizim zihni beslenmemizin heyecanı olduğu kadar, hazinesi de oldu…
İlhan Selçuk'un olmadığı dünyada bir şeyler eksik olacaktır!