İlham veren hikâye: Güney Kutbu’ndan Türkiye’nin ekonomik hedeflerine...

Ömer Gencal
Ömer Gencal EkoSpektrum: Piyasa ve Duygular [email protected]

Güney Kutbu’ndaki zafer İki hafta önce, bir cumartesi sabahı güne başlarken aldığım haber, insan azminin nelere kadir olduğunu bir kez daha gösterdi. 51 gün boyunca heyecanla takip ettiğim, sosyal medya üzerinden yazdıklarımla destek olmaya çalıştığım Ali Rıza Bilal’in Güney Kutbu’na ulaşma serüveni mutlu bir sonla tamamlanmıştı.

Spor camiasında ARB olarak tanınan Ali Rıza, Güney Kutbu’na Türk bayrağını diken ilk kişi olarak tarihe geçti. Ancak bu başarı sadece bir fiziksel dayanıklılık hikâyesi değildi; aynı zamanda zihinsel ve psikolojik olarak da sınırların ötesine geçilen bir mücadeleyi simgeliyordu. 929 kilometrelik bu zorlu yolculuk, onu dünyanın, bu yolculuğu tek başına gerçekleştiren dokuz kişilik seçkin bir grubuna dahil etti.

Dondurucu soğuklarda, hiç kararmayan bir gökyüzü altında, bedeni kadar ruhunu da eğiten bu cesaret ve azim hikâyesi, bireysel çabaların ve doğru planlamaların nelere kadir olduğunu gözler önüne serdi. Ali Rıza bu yolculuğa detaylı bir hazırlık süreci ile başlamış, gerekli lojistik destekten fiziksel ve zihinsel dayanıklılık antrenmanlarına kadar her adımı titizlikle planlamıştı. Bu süreç tam iki yılını aldı. İki yıl boyunca liyakatli, işinde ve bu konuda uzman bir ekiple titizlikle çalıştı, bilgi topladı ve bunu yaptığı antrenmanlarla sahada tecrübe etti.

Ancak bu başarı, onun tek başına attığı adımlarla sınırlı değildi; yol boyunca moral ve motivasyon sağlayan bir ekip ruhunun ve onu takip eden, ona inanan bir topluluğun katkısıyla şekillenmişti. Kendisini sadece sosyal medyadan değil aynı zamanda uydulardan takip eden işinin ehli ve tecrübeli bir ekip yardımıyla, rotasından iki defa çıktığı halde, uyarılara kulak vererek yaptığı hatadan hemen dönmesini de bildi.

Türkiye’nin ekonomik güney kutbu: Tek haneli enflasyon hedefi

Ali Rıza Bilal’in Güney Kutbu’na ulaşma hikâyesi, büyük hedeflere ulaşmanın hem bireysel hem kolektif çaba gerektirdiğini gösteriyor. Bu durum, Türkiye’nin bir dönem başardığı ancak sürdürülebilir hale getirmekte zorlandığı ekonomik başarılara da ayna tutuyor.

Türkiye, 2002 yılında uygulamaya koyduğu IMF programını hükümet değişimine rağmen kararlılıkla sürdürerek, kısa bir süre içinde yüksek enflasyonu tek haneli seviyelere düşürmeyi başardı. Bu başarı, sıkı para politikasını destekleyen maliye politikalarının yanı sıra, devlet kurumlarının şeffaf ve hesap verebilir bir anlayışla uyum içinde çalışmasının bir sonucuydu. Avrupa Birliği’ne entegrasyon süreci ve yapısal reformlar, bu başarıya ek bir ivme kazandırdı.

Toplumun bu politikalara duyduğu güven ve destek ise başarının anahtarıydı. Bu dönemde, Türkiye uluslararası yatırımcıların ilgisini çekerek büyümesini finanse edecek kaynakları cazip koşullarda sağladı. Yabancı sermaye girişi rekor seviyelere ulaştı, faiz oranları tarihin en düşük seviyelerine indi ve doğrudan yatırımlar milli gelirin %3,7’sine kadar çıktı. Ancak bu başarı hikâyesi, 2013’ten itibaren rotasından sapmaya başladı. Ortak aklın terk edilmesi, takım ruhunun kaybolması ve hatalardan ders almama, uyarılara kulak asmama hatta uyarı yapanları cezalandırma gibi sorunlar, bu sürecin yavaşça erozyona uğramasına neden oldu.

Bugün geldiğimiz noktada, enflasyon hedefinden uzak, ekonomik istikrarını kaybetmiş ve bu hedeflere olan inancını yitirmiş, daha da kötüsü yoksullaşmış bir toplum var. Tek haneli enflasyon hedefi hala gündemdeki yerini korusa da, bu hedefin sürdürülebilir bir şekilde sağlanabilmesi için yalnızca para politikalarının değil, tarım, sanayi, girişimcilik, sağlık ve sosyal politikalar gibi pek çok alanda bütüncül bir politika setine, şeffaflığa ve hesap verebilirliğe, her şey den de öte hukukun üstünlüğüne ihtiyaç var.

Azmin ilhamı

Tüm bu zorluklar arasında ARB’nin Güney Kutbu’na yolculuğu, ilham alınması gereken bir örnek olarak karşımızda duruyor. Ali Rıza, rotadan sapıldığında uyarılara kulak vermenin, doğru hazırlık ve kararlılıkla imkânsız gibi görünen hedeflere ulaşmanın mümkün olduğunu gösterdi.

Güney Kutbu’nda dalgalandırdığı Türk bayrağı, azmin ve dayanıklılığın bir simgesi olarak zihinlere kazındı. Tıpkı ARB’nin bembeyaz bir çöldeki zorlu yolculuğunda olduğu gibi, Türkiye’nin de yeniden ekonomik hedeflerini gerçekleştirmesi mümkün. Bunun için ihtiyacımız olan şey, kolektif bir irade, güçlü bir takım ruhu ve rotadan sapıldığında doğru yönde ilerlemek için alınan uyarılara açık bir yaklaşım. ARB’nin hikâyesi, bireysel çabaların ve doğru kolektif desteğin bir milletin hedeflerini yeniden canlandırabileceğini hatırlatıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar