İlginç tesadüfler!..
Gelişmekte olan ekonomilerin Arap Baharı sonrasında kademeli olarak durgunlaşmaya devam ettiği gözleniyor. Geride bıraktığımız yılın ikinci yarısında ise söz konusu bölgelerde reel faizlerin yukarı yönde hareketlenmeye başlamış olması bu olumsuzluğun daha da güçlenerek yıkıcı olmasına sebep oluyor. Bugün Ukrayna'da yaşanan gelişmeleri ve yarattığı küresle gerilimi anlamak adına, ekonomi cephesindeki olumsuzlaşmayı gözardı etmemek gerekiyor.
Eğer Arap Baharı yaşanmamış olsa ve gelişmekte olan ekonomilere sermaye akını gerekli ve yeterli düzeyin altına inmemiş olsa idi, söz konusu bölgeler durgunlaşmaz, reel faizler yukarı yönde hareketlenmezdi. Başka bir deyişle beklentiler bozulmaz idi... Fakat emtia ve sermaye piyasalarına yönelik spekülatif ataklar nedeniyle küresel ölçekte enflasyon baskısı çok kritik seviyelere çıkmış, küresel krizde daha tehlikeli yeni bir dalgayı tetiklenmeye hazır hale getirmiş olabilirdi. Fakat böyle olmadı; önce kademeli ve kontrollü bir şekilde devreye giren riskten kaçınma eğilimi nedeniyle onca dalgalı bir şekilde durgunlaşma eğilimi güçlendi, daha sonra yerel paraların değer kaybı ve fazilerin yükselmesi bu ekonomileri iflasın eşiğine getirdi. Ekonomideki olumsuzluklar bir yandan yerli sermayeyi de güvenli liman arıyışına ilerlerken, sosyal ve siyasi istikrarsızlığı ön plana çıkardı. Ukrayna ve benzeri durumdaki ekonomiler için artık hiçbir şey eskisi gbii olamayacak. Kimileri eski güzel günlere dönmek adına Batı'nın vesayeti altına girilmesi gerektiğini öne sürecek; başkaları bu heves nedeniyle söz konusu duruma düşüldüğünü hatırlatarak Doğu'nun vesayeti altına girilmesi gerektiğini savunacak... Güven bunalımı, gerginlik, sabırsızlık, istikrarsızlık gibi bir dizi olumsuzluk kısır tartışmaları güçlendirecek. Tarih kendini tekrarlamayı sürdürecek...
Beklentilerin bozulmasına tahammül edemeyen kesimler kestirip atıyor ve ülkemizde benzeri nitelikte gelişmeler yaşanmayacağını iddia ediyor!.. Onlara sormak gerekiyor; eşanlı olarak durgunlaşan ve geleceğe yönelik beklentileri bozulan, yine paralel şekilde yerel paralar değer kaybeden ve faizleri yükselen ekonomilerin kaderi nasıl olur da çok farklı olabilir?.. Herhangi bir sebeple gelişmekte olan bazı ekonomilerde yaşanan geniş katılımlı ve şanlı sosyal hareketlilik de, devamındaki istikrarsızlaşma da tesadüf mü?.. Yoksa sürdürülebilir ollayan eğilimlere rağmen sorunları ağırlaştırmak pahasına günü kurtarmaya çalışmanın kaçınılmaz sonuçları mı kapıyı çalıyor?..
Eğer bir mucize olmaz ve yükselen faizler gelişmekte olan ekonomilerdeki durgunlaşma eğilimlerini güçlendirmeye devam edecek. Devamında riskten kaçınma eğilimi artacak ve içine düşülen kısır döngü de çıkmak kısa vadede pek mümkün olamayacak. Korkunun ecele fayda etmeyeceği yeni bir sürecin henüz çok başlarındayız...