İletişim sadece başlarken değil bitirirken de önemli
Dün gece, biri işiyle, diğeri de gerçekten değer verip üzerine titrediği briyle yollarını ayırmak ve yani işine ve bir insana veda etmek zorunda kalan iki arkadaşıma destek olup hayatlarında çok önem verdikleri iki şeyden uzaklaşırken kendileriyle kurulan dolaylı/dolaysız iletişimin özensizliğinden nasıl yaralandıklarını deneyimledim. Ve o sırada aklımda çok sevdiğim şarkıcı Adele’in bir şarkısının sözleri belirdi.
“Bunun nasıl bittiği önemli çünkü ya bir daha böyle bir şeyi yaşayamazsam” diyor o sözler. Sıradan bir cümle gibi geliyor ilk önce kulağa ama hayata, duygulara, insana ve iletişime dair ne çok şey anlattığını düşününce, hiç de basit bir cümle olmadığını fark ettim.
İletişim hayatın her yerinde
Hayatımızda her şey, iletişim üzerine kurulu, derste iletişim kurmaktan kaçınamazsınız, kaçınmaya çalışmanız bile bir iletişim kurma biçimidir diye anlatıyorum. Gerçekten de öyle değil mi?
İş, ilişki, arkadaşlık her türlü ilişkimiz, iletişim kurabilmek ya da kuramamak üzerine temelleniyor. Ve bütün bu süreçlerde, en büyük zamanı, emeği, yatırımı başlangıç zamanlardaki iletişime veriyoruz. İletişimin direkleri olan, anlamaya, anlatmaya yani konuşmaya ve dinlemeye adanıyoruz.
İlgi ve daha da önemlisi çokça saygı, özen gösteriyoruz. İyi iletişimle başlayan ilişkiler hepimize, çalışan, arkadaş ya da değer veren olarak hepimize iyi geliyor, motive ediyor, dünyayı daha güzel bir yer olarak görmeye başlamamızı sağlıyor; o özen ve saygı ruhumuzu besliyor. Çünkü o özen ve iyi iletişim yoluyla varlığımıza gösterilen saygı, insan olarak, sosyal birer varlık olarak kendimizi bir şekilde tamamlanmış hissetmemizi sağlıyor.
Peki ya bitişlerde...
Ama her iş, her arkadaşlık, her ilişki ömür boyu sürmüyor, süremiyor. Başlangıçlar gibi bitişler de hayata dair. Ama işte o bitişlerin nasıl olduğu noktası da aslında başlangıçlar kadar önemli. Bir şeyi başlatmakta kurduğumuz iletişim, özen ve saygı ne kadar kilit bir noktaysa bitişlerde kurduğumuz iletişim de o kadar hayati. Bir şekilde çalışanınız olmuş, arkadaşınız olmuş ya da bir yerlerde hayatınıza dokunmuş birileri ile yollar artık ayrı yerlere doğru akacaksa, o özen ve saygı içeren iletişime yine hem de çok ihtiyacımız var.
Evet köprülerin altından çok sular akmış olabilir, evet hayat yorgunlukları olabilir, evet temel çatışmalar olabilir, evet vazgeçmişlikler ya da pişmanlıklar olabilir ama bunlara rağmen özeni ve saygıyı yitirmemek ve belki de “bitiş iletişimi” diyebileceğimiz süreci de önemsemek değil midir zor ama yapılması gereken asıl şey.
Çünkü zaten bütün bitişler zor; çalışan olarak o işyerinden ayrılmak zorunda olmak zor, arkadaşlıkların bitişi zor, değer verdiğin birinden uzaklaşmak zor. Ve aynı Adele’in söylediği gibi “bunun nasıl bittiği önemli çünkü bir daha o şekilde sevemez, öyle bir arkadaşlık kuramaz ya da iş hayatının içinde bulunamazsak bunlara dair aklımızda kalacak son şey o bitişin nasıl olduğu, size nasıl davranılıp sizinle nasıl iletişim kurulduğu olacak.
İletişim derslerinde bir iş yerinde, bir arkadaşlık ilişkisinde, bir aile ilişkisinde, bir özel ilişkide, bir müşteri ya da paydaş ilişkisinde o ilişkiye nasıl başlanacağını, nasıl bir iletişim ile yola devam edileceğini anlatmak kadar tüm bu ilişkilerin son noktaya geldiğinde nasıl bir iletişimle bitirilmesi gerektiğini daha iyi anlatmalıyız sanırım. Bu kadar kaos ve çatışmanın olduğu bir dünyada farklılıklar ya da yorgunluklar nedeniyle sona gelen her ilişkinin daha özenli bir iletişimle bitmesi belki yüklerimizi biraz hafifletir. Ve çok da zor değil aslında.
Ruhları kırıp dökmek ne bir şirkete, ne bir markaya, ne bir iş arkadaşına, ne bir yöneticiye, ne ilişkiler ne de topluma bir fayda sağlamıyor. Sadece bizi bizden uzaklaştırıyor. Biraz saygı, biraz özen; işte bütün mesele bu. Bitişlerde de özenli ve saygılı iletişim hepimize lazım unutmayalım.