İleriyi görmek

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

Yöneticiler eğer ilerisini görebilseler işleri ne kadar kolay olurdu değil mi? Bazı filmlerde geleceğe gidip gelen kahraman piyango oynar, yarışlarda bahse girer ve kazanır çünkü hangi numaranın büyük ikramiyeyi kazanacağını biliyordur. Yöneticiler de geleceğe gidip gelebilseler ne güzel olurdu! Söz gelimi bilgisayarları, cep telefonlarını, vs., görebilir işletmesini ona göre yönetirdi. Geleceği görme yeteneğimiz yok. Bazen pek bir şey de değişmiyormuş gibi geliyor insana.
Bu köşede sırf dost hatırına ve keyfine sekiz senedir yazıyorum. Başladığım gün borsa 29 bin 678 dolar seviyesindeymiş. Bu yazıyı yazdığım sıra borsa 19 bin 375 dolarda. Türk Lirası Amerikan Doları kuru 2.83’müş. Bu yazıyı yazarken bir dolar 5.37 lira. Yani değişikler olmuş ama çoğu deprem niteliğinde değil. Genellikle beklenen yönde değişiklikler olmuş.

Ekonomik cepheden hala iyi haberler gelmiyor. Benim kan değerlerim gibi düşük olması gereken her şey yüksek, yüksek olması gereken her şey düşük. En son TÜİK verilerine göre Tüketici Güven İndeksi düşmüş, tüketicilerin maddi durum beklentisi kötü. Tüketicinin geliri yetmiyor. Tüketimi kredi de teşvik edemiyor. Kullandırılan yeni kredi toplamı artmak bir tarafa azalmış. Hazine’nin piyasaya yüklü miktarda para sürmesine rağmen perakende sektörü, sanayi, inşaat, ticaret tüm sektörler daralmış. Kısacası ekonomik ‘ahval ve şerait namüsait şartlar’ altında. Biz bazı iktisatçıların Meksika açmazı dedikleri bir noktaya doğru gidiyoruz veya oradayız. Benim gibi yaşını, başını almış, ununu elemiş ama eleği hala elinde insanlar için çok önemli de değil. Hayat git gide pahalılaşacak. Ben memur çocuğuyum. Babamdan miras olarak harita çantasıyla, dedemin İstiklal Madalyası kaldı. Kısacası hayat sıkıntısına antrenmanlıyız. Düşünüyorum da hayatımda beni etkileyen tek büyük ve önemli değişiklik Sovyetler Birliğinin çöküşüydü. Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ekonomik, politik ve sosyal sonuçları İkinci Dünya Harbi’nin sonuçları kadar önemliydi. Savaşın sonuçları nasıl hala oluşuyorsa ki, Sovyetler Birliği bunlardan biriydi, Sovyetlerin çöküşünün de sonuçları hala tam oluşmadı. Sovyetlerin çöküşünü öngörebilen yöneticiler Rusya’nın oligarşik ekonomisinden büyük paralar kazandılar. Söz gelimi ABD’nin ne zaman çökeceğini bilsek!

On yıl kadar önce The Decline and Fall of the American Empire başlıklı yazısında Alfred McCoy ABD’nin ‘vazgeçilemez ülke (indispensable nation) statüsünü 2025 yılına kadar kaybedeceğini ileri sürüyordu. Bilmiyorum McCoy’un adını duydunuz mu? Bir kaç makalesi dışında yakından takip ettiğimi iddia edemem. Ancak McCoy basında adı sık duyulmuş bir akademisyen. Doktorasını 1977 yılında Güney Doğu Asya tarihi üzerine Yale üniversitesinde tamamladıktan sonra Laos’da afyon ticareti konusunda bir kitap yazması istendi. McCoy kitap için yaptığı araştırmalar esnasında Fransız Merkezi İstihbarat Teşkilatı SDECEN’in Güney Doğu Asya’daki tüm operasyonlarını afyon ticaretinden kazandığı paralarla finanse ettiğini, ABD’nin Fransızların yerine geçmesiyle aynı ticareti CIA’in yüklendiğini keşfetti. CIA kitap basılmasın diye çok uğraştı ama beceremedi. ‘The Politics of Heroin’ başlıklı kitap 1972 yılında basıldı.

İşte bu McCoy ABD’nin Dünya lideri olarak vazgeçilmez ülke statüsünü kaybedeceğini ileri sürüyor. Bunun neden böyle olacağını da enine boyuna incelemiş ve yazmış. Son yazılarından birini bana bir dostum göndermiş. McCoy ABD’nin çöküşünün dört nedenini;

1) Ekonomik düşüş;
2) Pterol şoku;
3) Askeri maceraperestlik
ve
4) Üçüncü Dünya Savaşı,

olarak sıralıyor. “Canım böyle uçuşta olan çok lafazan, yazar duyduk, okuduk” demeden önce bir düşünün. Ben ölmez sağ kalırsam seksenimi geçmiş olacağımdan bana fark etmez ama eğer bir gelecek beklentiniz varsa ve şaşırmak istemiyorsanız bir okuyun.
Bu yazıda McCoy’un dört senaryosunu tartışacak değilim. Sadece ABD’nin ekonomik ve siyasi olarak Dünya’nın, en azından Batı Dünyası denilen tarafın liderliğini bırakmak zorunda kalacağı ekonomik düşüşe değineceğim.

McCoy’a göre Trump’ın “Ekonomi tarihte olmadığı kadar iyi” dediği ABD ekonomisi düşüşe geçmiş durumda. McCoy’a göre ABD’nin bu ekonomik düşüşünü üç şey itekliyor:
1) ABD’nin dünya ticaretindeki payının düşmesi sonucu azalan nüfuzu;
2) ABD’nin teknolojik yeniliklerdeki liderliğini kaybetmesi

Ve

3) ABD Doları’nın tercih edilen global rezerv para birimi statüsünün sona ermesi.
ABD’nin dünya ticaretindeki payı artık 1980’lerdeki gibi tartışılmaz değil. Listenin başında artık ABD değil Çin var. ABD Avrupa Birliği’nin arkasında üçüncü sırada. ABD’nin teknolojik icatlarda rakipsiz başı çektiği yıllar da geride kalmış. Japonya, ve Çin patent başvurusu sayısında ABD’yi yakaladılar ve bazı yıllarda geçtiler. ABD ‘inovasyon temelli rekabet gücü’ sıralamasında da dibe vurmuş vaziyette. Şu anda Dünya’nın en hızlı süper bilgisayarı bazılarına göre ABD’nin Enerji Bakanlığı ve IBM şirketinin 2018 yazında tanıttıkları Summit, bazılarına göre de Çin’in Sunway TaihuLight’ı. ABD’nin geleceğin bilim insanlarını ve mucitlerini yetiştirecek eğitim sistemi de düşüşte. 25-34 Yaş aralığında üniversite eğitimi almış kişi sayısı konusunda Dünya lideri olan ABD artık ilk 10’da bile değil. Dünya Ekonomik Forumu fen ve matematik eğitimi kalitesinde ABD’yi 139 ülke arasında 52. Sıraya yerleştirdi. ABD’de yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin yarısından çoğu yabancı öğrenciler. Bu öğrencilerin çoğu ABD’de kalmaya bayılmıyor.

McCoy’un ABD’nin düşüşünü tetikleyen etmenler arasında saydığı ABD Dolarının tercih edilen Global rezerv para birimi statüsünün sona ermesi bence ABD’nin en ciddi sorunu. Bu konuya daha önce “Doların rezerve para birimi olmaktan çıkmasını ABD savaş nedeni sayarsa kimse buna şaşamaz” diyerek değinmiştim. Aynı yazıda ABD Dolarının nasıl uluslararası rezerve para birimi haline gelerek değer kazandığını ve ABD’deki faizleri düşük tutarak finansman olanaklarını arttırdığını da anlatmıştım. Tüm olay 1970’li yıllarda diğer para birimlerine karşı değer kaybeden doları güçlendirmek için Nixon’un Henry Kissinger’i Sudi Arabistan’a yollamasıyla başlamıştı. Silah ve himaye karşılığı Sudiler tüm petrol ticaretini dolarla yapmaya razı oldular. Sudi Arabistan’a daha sonra diğer petrol ihracatçısı ülkeler de katılınca dolar uluslararası rezerve para birimi oldu. Üstüne petrol ihracatından çuval dolusu dolar kazanan ihracatçılar bu paralarla Amerikan Hazine bonoları aldılar. Sizin anlayacağınız bu anlaşmalar ABD’yi dünya ekonomisinin kralı yaptı.

Bakın McCoy 2010 yılında bu konuda neler demiş: “ABD’nin ekonomik gücü özellikle AB, Japonya ve Çin karşısında zayıfladıkça ülkeler doların rezerve para birimi olmasını eleştirir oldular. Rusya gibi ülkeler ‘bir zamanlar güçlü olan bir paraya bağlı’ suni sistemden kurtulmamız gerekir diyerek bastırmaya başladılar. Çin uluslararası rezerve para biriminin bir ülke parası olmasını eleştiriyor. Eğer aralarına bizim de girmeye çalıştığımız ülkeler doları rezerve para birimi olmaktan çıkarırlarsa bu ABD için tam bir felaket olur. ABD’nin ithalatı pahalılaşır, hazine bonolarını satamayan ABD bütçesinde özellikle savunma sanayii bütçesinde kısıntıya gitmek zorunda kalır, Çin, Hindistan, İran, Rusya ve diğerleri ABD’ye her alanda meydan okurlar, bu arada bozulan ekonomik koşullardan bil istifade bir aşırı sağcı başa geçer ve ABD’ye saygı kazandıracağım bahanesiyle hepimizin başını belaya sokar.”

ABD’nin sonu McCoy’un tahmin ettiği gibi 2025 yılında mı gelir bilemem. Bildiğim bir şey var. 2016 yılında McCoy’un tahminleri paralelinde portakal renkli bir aşırı sağcı ‘Make America Great Again - Amerikayı yeniden büyük yap’ sloganıyla ABD’ye başkan oldu. İleriyi görmek iyi de bazen görmesek daha mı iyi olur acaba diye düşünmüyor da değilim.
Sağlıcakla kalın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019