İktisatçı!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Çoğu mesleğe uyarlanabilen bir fıkradır. Ama nedense iktisatçılara daha çok yakışıyor gibi...

Balonla havalanan bir grup, ters esen rüzgar yüzünden bilmedikleri bir bölgeye sürüklenir. Balon biraz alçalınca aşağıda birini görüp seslenirler:

- Biz neredeyiz?

Adam yukarı bakar:

- Havadasınız...

Ya sabır çekip tekrar sorarlar aşağıdaki adama:

- Peki siz neredesiniz?

- Yerdeyim...

Peki siz iktisatçı mısınız, diye seslenir balondakiler... Hayret eder yerdeki adam!

- Nereden anladınız?

Balondakiler yanıtlar:

- Söylediklerinin hepsi doğru, ama hiçbiri bizim işimize

yaramıyor...

***

Tabii ki sözümüz tüm iktisatçılara değil, olamaz da zaten, değerli hocalarımızı eleştirmek bizim boyumuzu aşar; ama içlerinde bazıları var ki, dile getirdikleri görüşler karşısında insan "Bu söylenen şaka mı" diye düşünmeden edemiyor. Konu TÜİK'in enflasyon hesabı... Bu hesaplama eleştirilebilir, hele sokaktaki vatandaş detayları bilmediği için daha çok eleştiride bulunabilir. Gelir düzeyi düştükçe harcamada gıdanın ağırlığı arttığı için ve gıda maddelerinin fiyatı daha hızlı yükseldiği için, bir ortalamayı gösteren toplam artışa dudak bükülebilir. Bu eleştiriler anlayışla karşılanmalıdır.

Ama bir "iktisat profesörü" çıkıp enflasyon hesaplamasının nasıl yapıldığını şöyle anlatabilir mi:

"TÜİK, enflasyonu nasıl hesaplıyor biliyor musunuz? Kapsanan 600 küsur malın fiyatını alt alta yazıp topluyorlar. Sonra çıkan toplamı 600 küsur mala bölüp bir ortalama buluyorlar. Sonra bu rakamı bir önceki dönemle kıyaslıyorlar. Böyle enflasyon hesaplaması olur mu?"

Tabii ki olmaz "hocam", tabii ki olmaz! Ama enflasyonun böyle hesaplandığını düşünen, zanneden, daha da kötüsü buna inanan "hoca" da olmaz!

Ya bu hocamızın yetiştirdiği öğrenciler... Onlar da enflasyonun hiçbir ağırlıklandırma olmaksızın tüm malların toplam fiyatının ortalaması üzerinden hesaplandığını mı öğreniyorlar acaba...

Peki, varsayalım TÜİK enflasyonu böyle hesaplıyor. Biraz zahmet edilir, TÜİK'in web sayfasında yer alan TÜFE kapsamındaki 444 mal ve hizmetin (mevsimsel nedenlerle fiyatı izlenmeyenler hariç 429 mal ve hizmetin) ocak ayındaki fiyatı toplanır ve bunların ortalaması alınır, bulunan rakam aynı şekilde hesaplanan aralık rakamına bölünürse ocak enflasyonu kaç çıkıyor, biliyor musunuz? Tam yüzde 2.2! Oysa TÜİK ocak ayı TÜFE artışını yüzde 0.56 olarak açıkladı.

Hocam, "Böyle yapıyorlar" dediğiniz yönteme göre aylık enflasyon yüzde 2.2, neden bunu da açıklamıyorsunuz kamuoyuna? Hem TÜİK'in bir açığı daha çıkmış olmuyor mu ortaya?

Uygulandığı ileri sürülen yönteme göre, ocak ayı için 429 mal ve hizmet içinde fiyat sıralamasının tepesinde bulunan 2000 cc motor hacmindeki otomobilin 83 bin 285 lira olan fiyatı; otopark ücretiyle, elma, salça ya da domatesle, ekmekle aynı kefeye konuluyor. Her bir mal ve hizmet ayda bir kez tüketiliyor bu hesaplamaya göre. Her ay bir otomobil ve bir ekmek!

Cari açığın finansmanı

Zaman zaman, finanse edilmeden ithalat da yapılamaz, cari açık da verilemez, hatta vitrindeki bir kazak dahi alınamaz, diye yazdık. Önce harcama, sonra finansman olamayacağını; finansmanın ya daha önce sağlanmış olması ya da harcama sırasında borçlanmak suretiyle bulunması gerektiğini belirttik.

Bu görüşümüzün temelden yanlış olduğunu belirten bir "iktisatçı hocamız" çıktı. Bu hocamıza basit bir önerimiz var... Bir pazar kahvaltısı için cebine nakit para koymadan, kredi kartını almadan, fırıncıya "Daha sonra veririm" diyerek borçlanmayı denemeden sıcacık bir ekmek almaya çalışsın. Bakalım başarabiliyor mu?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar