İktisat kitapları sil baştan yazılacak!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Geçenlerde bu köşede üretim aynı kaldığı halde para miktarı artırılınca fiyatların nasıl tırmanacağına ilişkin bir örnek vermiştik...

On kişiden oluşan küçücük bir topluluk. Her gün on ekmek üretiliyor, herkes günde bir ekmek yiyor, piyasada 10 lira var, ekmeğin fiyatı da bir lira...

Günün birinde para miktarı bir anda 200 liraya çıkarılıyor. Yine on kişi yaşıyor orada, yine herkes bir ekmek yiyor, ama artık bir ekmeğin fiyatı 20 lira...

Bu denge herkesin parası aynı miktarda arttığı takdirde çok da sorun değil. Ama ya o 200 lira artık herkese aynı oranda dağılmıyorsa...

O 200 liranın yarısını iki kişi alıyor, sekiz kişiye 100 lira kalıyorsa ve ekmeğin fiyatı da 20 liraysa...

Şu durumda o iki kişinin cebinde günde bir ekmek yedikten sonra 30'ar lira kalacak. Ama diğer sekiz kişi 100 lirayı 12.5'er lira olarak paylaşmak durumunda. Bu sekiz kişi artık günde birer ekmek yiyemeyecek.

★ ★ ★

Piyasadaki para miktarının üretim hacmiyle uyumlu olmayan şekilde artması iyi değildir.

Piyasadaki para miktarının artması, artan para bazı ellerde toplanmışsa hiç mi hiç iyi değildir.

★ ★ ★

Şimdi iktisat kitaplarının yeniden yazılmasını gerektirecek bir süreç başlıyor.

Faizi indireceğiz, böylece enflasyon düşecek.

Faizi indirmeseydik enflasyon düşmeyecek miydi, düşecekti tabii ki. Kastettiğimizin yıllık oran olduğunu bir kez daha belirtelim.

Hiçbir tereddüde, acabaya yer bırakmayacak kesinlikteki matematik gerçeği ortada duruyor. Kim bilir kaç kez yazdık; geçen yılın aylık bazdaki yüksek oranları devreden çıkıp yerlerine daha ılımlı oranlar girdikçe yıllık artış hızı gerilecek, diye.

Fiyat artışlarının nasıl seyredebileceğine ve yıllık oranın hangi düzeye inebileceğine bu köşede son olarak 4 Temmuz’da yer verdik. Normal gidişat eylül ayında yıllık TÜFE’nin tek haneye inebileceğine işaret ediyor. Hadi tek hane olmasın, ama yine de tek haneye çok yakın bir oran gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel.

★ ★ ★

Murat Çetinkaya Merkez Bankası Başkanlığı görevinden faizi indirmeye ayak dirediği gerekçesiyle alındı ya... Yerine Murat Uysal getirildi ve yeni Başkan ilk açıklamasında yüklü faiz indiriminin işaretini verdi ya...

25 Temmuz’daki Para Politikası Kurulu toplantısında kim tutar bizi! Artık 3 puan mı olur, 4 puan mı; yüklü bir faiz indirimi gelecek.

Yalnızca temmuz toplantısıyla da sınırlı kalmayacak faiz indirimi. Öyle anlaşılıyor ki daha sonraki toplantılarda da devam edecek indirim.

★ ★ ★

Yıllık enflasyon baz etkisinden dolayı zaten düşecek ya, biz de bu düşüşü faiz indiriminin nimeti olarak yorumlayacağız.

Ama “Madem faiz düşünce enflasyon da geriliyor, bu şimdiye kadar niye denenmedi” diye sormaktan da kendimizi alamayacağız.

Gerçi haksızlık etmeyelim, denenmedi değil. Bazen gerektiği halde faizi artırmamak da bir anlamda indirim yapmak demektir. Bakınız geçen yılın 24 Temmuz toplantısına ve sonrasında olanlara. Ama bu denemenin sonucu hiç de umulduğu gibi olmadı, o dönem görece düşük kalan faiz enflasyonu aşağı çekemediği gibi, aksine şaha kalkmasına yol açtı.

Enflasyon bu yılın eylül ayında belirgin olarak düşecek düşmeye de kasımdan itibaren yıllık oranın yönünü yeniden yukarı çevirdiğini göreceğiz. Peki o zaman bu artışı nasıl izah edeceğiz?

★ ★ ★

Girişteki ekmek ve para miktarı hesabına dönelim.

Üretim hacmi sabitken piyasadaki para artınca enflasyonu aşağı çekebilmek mümkün değildir.

Yok eğer bu gerçekleştirilebilirse işte o zaman iktisat kitaplarının sil baştan yazılması gerekir. Şimdi biz ekmek sayısı on düzeyinde sabitken piyasadaki parayı 10 liradan 13 liraya çıkarmaya hazırlanıyoruz. Ekmeğin fiyatı bir liranın üstüne çıkacaktır, bundan kaçış yok.

Ama ekmeğin fiyatının bir yıl önceye göre değişimindeki oran gerileyecektir; çünkü ekmeğe geçen yıl sonbahar aylarında çok zam yapılmıştı.

46.280.851.000 lira geliyor!

Bu sayı Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesi tutarı.

46.3 milyar lira. Bu kadar para, kağıt üstünde de olsa, bilançoda “kuzu kuzu” yatıyor. Bu para artık Hazine’nin emrine giriyor.

Bu tutar Merkez Bankası bilançosunda pasifte yer alıyor. Düzenlemeyle birlikte tutar yine bilançosunun pasifinde yer alan Hazine hesabına aktarılacak.

Hazine bu parayı kullanmazsa değişen bir şey olmayacak.

Ama Hazine kullanmayacağı para için bu kadar zahmete girer miydi?

Hazine Merkez Bankası’na derse ki, “Bu parayı şu kamu bankasına aktar”, Merkez ne yapacak para basmaktan başka? Tutarın tümü banknot olarak istenmeyebilir, hesaben de işlem yapılabilir tabii ki ama sonuçta bir likidite genişlemesi olacak.

Varsayalım bu tutarın tümü banknot olarak istendi. Son durama göre piyasadaki banknot miktarı 141 milyar lira. Yani bu 141 milyar liraya 46 milyar lira daha eklenecek.

Dikkat; tam yüzde 33lük bir artıştan söz ediyoruz.

★ ★ ★

Ama şundan da söz ediyoruz.

Piyasadaki para miktarını artıracağız, hem de üçte bir oranında...

Eşzamanlı olarak faizi düşüreceğiz.

Faizi düşürürken enflasyonu da aşağı çekeceğiz.

Bütün bunlar gerçekleşecek, en azından bir süreliğine.

Şimdi siz olsanız mevcut iktisat kitaplarının tümünü çöpe atıp yeniden yazmaz mısınız?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar