İktidarlar 2024’te devrildi
Dünya genelinde nüfusun yarısı 2024 yılında sandık başına gitti. Seçimlerde iktidar partileri kaybetti, muhalefet partileri kazandı. Dünyada 4,1 milyar seçmenin sandık başına gittiği ‘süper seçim yılı’nda insanlar iktidarda bulunan sağ veya sol partilerin yerine muhalefette bulunan partilere oy verdi.
İktidarların güç kaybetmesinin ve muhalefetin kazanmasının arkasında yatan en büyük neden ‘Covid-19 salgının ekonomiye olan etkisi’ olarak değerlendiriliyor.
Bu yıl dünya nüfusunun yarısını oluşturan Türkiye, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere yaklaşık 70 ülkede 4,1 milyar seçmen yeni yöneticilerini seçtiler.
Seçmenlerin hoşnutsuzluğunun farklı gerekçeleri olsa da Covid-19 pandemisinden bu yana bütün dünyada devam eden ekonomik zorluklar küresel huzursuzluğun temel nedeni olarak gösteriliyor.
Pew Araştırma Merkezi’nden Richard Wike, “siyasi elitlere yönelik genel hayal kırıklığı hissini besleyen birçok faktör var, ancak kesinlikle ekonomi ve enflasyon büyük rol oynuyor” değerlendirmesi yapıyor.
Harvard Üniversitesi’nden siyaset bilimci Steven Levitsky de pandeminin başladığı 2020’den beri batı demokrasilerindeki 54 seçimden 40’ında iktidarların koltuklarını kaybettiğine dikkati çekiyor.
ABD’de Cumhuriyetçi Donald Trump’ın Demokratların adayı Kamala Harris karşısında aldığı zaferi iktidar partilerinin aldığı yenilgilerin sonuncusu oldu…
Batı’da değişim rüzgarları
Avrupa Birliği’nin en büyük iki ekonomisi Almanya ve Fransa’da aşırı sağcı partiler 6 ila 9 Haziran tarihleri arasında yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde oylarını rekor seviyede artırdı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AP seçimlerinde alınan sonuçlardan sonra ‘baskın erken seçim’e gitti. Aşırı sağcı Ulusal Birlik’in iktidara gelmesi, diğer bütün partilerin stratejik iş birliğiyle ancak önlendi.
Demokrasinin beşiği olarak da bilinen İngiltere’de merkez sağ Muhafazakâr Parti temmuz ayındaki seçimlerde 1832’den beri en kötü sonucu elde etti ve rakip İşçi Partisi 14 yıl aradan sonra iktidar oldu.
Macaristan’ın popülist lideri Viktor Orban, AP seçimlerini tarihinin en kötü sonucuyla tamamladı. Hollanda’dan sonra Belçika’da da yapılan hem AP seçimlerinde hem ülke genel ve yerel seçimlerinde aşırı sağcı partilerin yükselişi iktidar değişikliğine neden oldu.
‘Covid-19’ her yerde
ABD ve AB’de olduğu gibi ‘Covid-19’ etkisi Asya’da da görüldü…
Japonya’yı 1955 yılından beri ülkeyi kesintisiz yöneten Başbakan İşiba Şigeru’nun Liberal Demokrat Partisi ekim ayında yapılan seçimlerde iktidarda kalsa da meclis çoğunluğunu kaybetti.
Hindistan’da milliyetçi Narendra Modi, haziran seçimlerinde iktidarını üçüncü döneme taşıdı ancak o da parlamentoda çoğunluğu kaybetti.
Güney Kore’de muhalefette bulunan liberaller, nisan ayında yapılan seçimlerde muhafazakâr iktidar partisi ile yer değiştirdi.
Mandela’nın partisi de kaybetti
Güney Afrika’da Nobel Barış Ödüllü efsane lider Nelson Mandela’nın partisi Afrika Ulusal Kongresi, mayıs ayında yapılan seçimlerde tek başına iktidar olmak için gerekli çoğunluğu sağlayamadı. Geçtiğimiz ay sandık başına gidilen Botsvana’da seçmen, 58 yıl sonra iktidar partisini değiştirdi.
Düşünce kuruluşu Chatham House’un Afrika Programı Direktörü Alex Vines, “Afrika’daki seçimlerde, oyların yüzde 99’unu alan Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame gibi otoriter olanlar koltuklarını korudu ancak demokratik kurumlara sahip Güney Afrika, Senegal, Botsvana’da liderler cezalandırıldı” değerlendirmesi yapıyor.
Manchester Üniversitesi’nden siyaset bilimci Rob Ford, “bugüne kadar görülen en büyük iktidar karşıtı dalganın itici gücü enflasyon” olarak tanımlıyor. Ford’a göre, Covid-19 pandemisi yüzünden yaşanan sağlık sorunları, eğitim ve çalışma hayatına katılımın aksaması gibi nedenlerle dünyanın her yerinde insanların ‘daha az mutlu olması’ sandığa giderken tercihlerinde rol oynadı.
İnsanlar büyük felaketlerin ardında ‘mevcudu muhafaza etme’ye çalışır, kötü de olsa. Üzerinden dört mevsim geçtikten sonra iyiyi aramaya yönelir…