‘İklim kurgu’ romanlarının kahramanı ‘teknoloji’

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

BM İklim Değişikliği Heyeti, 2018 yılında yayınladığı “Küresel Felaket Senaryosu: Son 12” başlıklı raporunda, küresel ısınmanın etkilerinin bir felaket boyutuna gelmesini engellemek için 12 yıl süremiz kaldığını açıklamıştı.

Birleşmiş Milletler, mayıs başında yayınladığı raporda ise, 1 milyon hayvan ve bitki türünün yok olma tedidiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Yaşadığımız durum iklim değişikliğinden çok, iklim krizine evriliyor. Ve hayatta kalma mücadelesi vereceğimiz günler hızla yaklaşıyor. Bu kötüye gidişi durdurmak için insanların doğayla etkileşimlerinde “dönüştürücü bir değişime” ihtiyacımız var. Bu süreçte de teknoloji çok önemli bir rol üstleniyor.

İklim uzmanları bugün iki kavram üzerinde yoğunlaşıyorlar. Bunlardan birincisi; hafifletme, yatıştırma anlamına gelen “mitigasyon”. Diğeri ise “uyum” anlamına gelen “adaptasyon”.

“Mitigasyon” kavramı; küresel karbon emisyonlarını azaltacak, ısınmayı yavaşlatacak, atmosferden karbonu çekecek ve küresel ısınmanın etkilerini tersine çevirmeyi sağlayacak çözümler, teknolojiler ve politikalar için kullanılıyor.

“Adaptasyon” ise, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama, bu değişime rağmen ayakta kalma anlamına geliyor. Uyum, iklim sürecinin yeni bir unsuru değil; ancak küresel finansman ve eylem açısından bugüne kadar büyük bir etkisi olmadı. Fakat, son aylarda, uyum süreci ihtiyacı çok büyük bir aciliyet kazanmış durumda. Bilim insanları, küresel ısınma ile mücadelede bundan sonra mühendislik ve teknolojinin belirleyici olacağını söylüyorlar.

Lawrence Berkeley National Labs iklim bilimcisi William Collins, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin yayımladığı iklim değişikliği raporlarının yazarları arasında yer alıyor. Bu raporlardan altı tane daha yazsa da bir şeyin değişmeyeceğini söyleyen Collins, bunun yerine “sahaya inip çalışalım” diyor.

İklim değişikliğine uyum, bugüne kadar iklim çevrelerinde çok tercih edilen bir kavram olmadı; çünkü mücadeleden çok, “teslim olmak”gibi değerlendirildi.

Al Gore 1992 yılında, “uyum” kavramını “tembellik”, “iklim değişikliği ile mücadelenin kaybedilmesi” olarak tanımladı. 2013’e geldiğimizde ise, “Earth in the Balance” isimli kitabında, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletme ve uyum sağlama sürecinin “moral bir gereklilik” olduğunu ifade etti.

Elmas bina kaplama teknolojisi

Peki uyum için çalışmak ne anlama geliyor? Bilim-kurgu romanları ve filmleri sayesinde robotların ele geçirdiği ya da korkunç doğal afetler sonrası yaşanmaz hale gelen bir dünyanın nasıl olabileceğini az çok tahmin edebiliyoruz. Amerikan bilim kurgu yazarı Kim Stanley Robinson’ın 2017’de yazdığı iklim kurgu romanı New York 2140’da yükselen sular altında kalmış bir New York şehri görüyoruz. İnsanlar, suların altına gömülen evlerinde, elmas bina kaplama teknolojisi ile yaşamaya devam edebiliyorlar. William Gibson’ın The Peripheral isimli kitabında ise; savaş, hastalık ve çevresel felaketler nedeniyle nüfusun yüzde 80’inin yaşamını kaybettiği bir dünya çıkıyor karşımıza. Bu dünyada hayatta kalmayı başaranlar ise, geç de olsa, teknoloji sayesinde iklim değişikliğini yenebilenler... Bu insanlar nanoteknoloji sayesinde atmosferdeki karbon diyoksiti temizleyen binalarda yaşıyorlar.

Bir diğer soru şu: Öngörülenin çok daha üzerinde ısınacak bir dünyaya uyum sağlamak mümkün olacak mı? Bu sorunun cevabını vermek zor. Bu nedenle öncelikle, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek, hatta durdurmak zorundayız. Bugün tüm dünyada yatırımcıların, bilim insanlarının ve girişimcilerin, nanoteknoloji temelli, iklim değişikliğine dayanıklı bir geleceğe doğru yönelmeye başlamaları da bu yüzden. Su kaynaklarını koruyan sulama teknolojileri, su buharından su elde eden akıllı güneş panelleri gibi çok sayıda inovatif fikir, bu yönelimlerin somut örnekleri.

Yatırımcılar iklim değişikliğine uyumun hem bir fırsat hem de bir gereklilik olduğunu anlamış durumdalar. Geçtiğimiz Ekim ayında, Microsoft Kurucusu Bill Gates, BM Eski Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Dünya Bankası CEO’su Kristalina Georgieva tarafından kurulan Küresel Komisyon kapsamında, Dünya Bankası, iklimle mücadeleye uyum yatırımları için 200 milyar dolar destek sağlayacağını açıkladı. İklim kurgu romanlarının “gerçek” olmaması için bir an önce harekete geçmek ve kötüye gidişi, iyiye çevirmek gerekiyor..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar