İklim için ders kıran gençlerden, “seçim dersi"
Greta Thunberg. 15 yaşında. İklim değişikliği ile mücadelede tüm dünyaya ilham oldu; çünkü gerçekleri söyledi. Hükümetleri “muhteşem sözler ve harika vaatlere rağmen hiçbir şey yapmamakla” suçladı. Politikacılara, “Artık konuşmayın, harekete geçin” dedi.
“Bir politikacının görevi dünyayı kurtarmak veya radikal iklim politikalarına sahip olmak değil; oy toplamak ve seçimleri kazanmaktır. Bugün ise, iklim ve dünya hakkında söyleyeceğiniz gerçekler size bir seçim kazandırmayacağı gibi oy da getirmeyecek” dedi.
“Bize yalan söylediniz. Bize sahte umutlar verdiniz. Geleceğe güvenle bakabileceğimizi söylediniz. Milyonlarca öğrenci iklim için grevler yaptı ama hiçbir şey değişmedi. Siz bize sözler veresiniz, ne yapılabileceğine bakacağınızı söyleyesiniz diye eğitimimizden ve gençliğimizden feragat etmek istemiyoruz. Selfie çekmek için sokaklara inmiyoruz. Eyleme geçmenizi, önlemler almanızı istiyoruz. Hayallerimizi ve umutlarımızı geri almak istiyoruz” dedi.
Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller’in zaferi de işte bu tepkinin, bu değişim talebinin, iklim değişikliğini siyaset gündemine sokmayı başaran genç ve kararlı seçmen gücünün bir yansıması. Çünkü onlar, siyasilerin sürekli konuşup, hiç bir harekete geçmesinden yoruldular ve artık iklim konusunda radikal bir değişim talep ediyorlar.
Alman Ludwigsburger Kreiszeitung gazetesi, ana akım partilerin gençleri dinlemediğini, dikkate almadığını söylüyor. Gazete, koalisyon hükümetini oluştıran Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti’yi (SPD) şöyle eleştiriyor: “Partilerin bir sorunu var. Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçları bunu daha da görünür hale getirdi. Birçok konuyu gündeme getirip hiçbir şey için net bir duruş sergilemedikleri için CDU/CSU ve SPD net şekilde oy kaybına uğradı. Mesela iklim koruma. Evet, belki biraz tutum belirlediler. Peki ya nesiller arası eşitlik konusunda? Sanki evet ama nasıl finanse edileceği belirsiz. Muhafazakarlık? Artık Yeşiller bile bu konuyu anlar hale geldi. Sosyal devlet? Bu artık ne yazık ki çok da fazla aranmayan bir erdem haline geldi.
Artık ortalarda bir yerde durup hem sağdan hem de soldan seçmenlerin kazanılabileceği zamanlar geride kaldı. Toplum karşısında net bir şekilde konum belirleyen ve toplumun beklentilerini dinleyen kazanıyor. Bugün bunu en iyi şekilde ortaya koyan da Yeşiller Partisi.”
● İklim kaosunun 6 nedeni
Bugüne kadar küresel ısınma ile mücadele adına yapılanlar, dünyadaki yangını söndürmekte yeterli olmadı. İnsanlık, hep birlikte, tehlikelerin yükselmesine izin verdi. Martin Wolf bundan bir kaç sene önce Financial Times’da yaptığı değerlendirmede, “Finans krizi, kamu borcu gibi konularda ortak hareket edebilmek için her türlü yolu deneyen ülkeler, politikacılar, yöneticiler, neden iklim değişikliği konusunda sonu gelmeyen bir kaos içindeler?” diye sormuş ve bu kaosun altı nedeni olduğunu yazmıştı:
1. Fosil yakıtlar üzerine kurulu bir medeniyet
Eski Roma medeniyeti, köleler üzerine kuruluydu, bizim medeniyetimiz fosil yakıtlar üzerine kurulu. 19. yüzyılın başında yaşanan sanayi devrimi değil, enerji devrimi idi. Bizim yaptığımız, atmosfere karbon bırakmak. Yüksek gelirli ülkelerin enerji yoğun yaşam şekli, bugün global bir boyut kazandı. Yükselen ekonomiler ile yüksek gelirli ülkeler arasındaki farkın azalması, enerji tüketimini çok hızlı bir şekilde artırdı.
2. Pazar yerine bilime müdahale
Kaosun ikinci nedeni, serbest ekonomiye yönelik hiçbir müdahaleye izin verilmemesi oldu. Bu, genellikle dar görüşlü ekonomik çıkarlardan kaynaklanıyor. Liberaller pazara müdahale etmek yerine, bilime karşı gelmeyi tercih edebiliyorlar. Bir önceki yüzyıla kıyasla çok daha yüksek olsa da, küresel ısınmanın yeni olmadığını savunabiliyorlar.
3. Ekonomik krize odaklanmak
2007 yılından bu yana yüksek gelirli ülkelerdeki siyaset yapıcılar, tüm dikkatlerini yaşanan ekonomik krizin çözümüne odakladılar.
4. Fazla özgüven
Küresel ısınmanın yol açtığı senaryo ne kadar kötü olursa olsun, insan aklının bu durumu yöneteceğine dair güçlü bir güven duygusu hakim.
5. İşbirliği kültürünün olmaması
Karbon emisyonlarını küresel düzeyde kontrol altına alacak etkili ve uygulanabilir anlaşmaların sağlanması çok zor.
6. Günü kurtarmaya odaklanmak
Gelecek nesillere karşı sorumluluk duygusu yeterince oluşmuş değil.
Ve işte bu noktada, yeni nesil kendi işini kendi halletmeye karar verdi. Dersi kırdı, sokağa çıktı, “Geleceğimizi çalamazsınız. Artık harekete geçin” dedi.
AB’nin 2020 ve 2030 Enerji Stratejisi
Enerji ile ilgili hedeflerini sistematik bir şekilde izleyebilmek için Avrupa Birliği; 2020, 2030 ve 2050 yılları için hedefler belirledi. Bu hedefler AB’ye sera gazı emisyonları, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği ile ilgili bir politika çerçevesi sunuyor.
2020 Enerji Stratejisi, AB’nin 2010 ile 2020 yılları arasındaki “20-20-20 hedefleri” olarak bilinen önceliklerini tanımlıyor:
✓ Sera gazlarının en az %20 oranında azaltılması;
✓ Yenilenebilir enerjinin AB’nin enerji tüketimi içerisindeki payını en az %20’ye çıkarmak;
✓ Enerji verimliliğini en az %20 oranında artırmak. AB Üye Ülkeleri, 2030 yılı hedefleri şöyle:
✓ 1990 yılı seviyelerine kıyasla sera gazı emisyonlarını %40 oranında azaltmak;
✓ AB tarafından tüketilen enerjinin %27’sinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesini sağlamak;
✓Enerji verimliliğini en az %27 oranında artırmak.
✓ AB ülkeleri arasında, elektrik dahili bağlantı hedefi olarak belirlenen %15 oranına ulaşmak ve altyapı projelerini ilerleterek iç enerji piyasasını tamamlamak.
✓ AB, 2050 yılında ise sera gazlarında 1990 yılına kıyasla %80 ila %90 arasında bir azalma hedefliyor.