İklim değişimi, tarımsal üretim ve gıda enflasyonu

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

Hafta sonu memleketim olan Osma­niye’nin Bahçe ilçesindeydim. Üre­timin bol olduğu bir dönemde, başta in­cir ve üzüm olmak üzere, birçok meyve ve sebzede ciddi sıkıntıların olduğuna şa­hit oldum. Hastalıkların artması, verimin düşmesi, dahası meyve ağaçlarının ku­rumasına kadar varan büyük problemler vardı. Herkesin ortak kanaati, tüm bunla­rın kaynağının iklim değişimi olduğuydu.

Bundan 18-20 yıl kadar önce, iklim de­ğişiminin tarımsal üretime etkileri ko­nusunda, Japon bilim adamları ile ortak çalışmalar yürütür ve sahadan değişimin etkilerine dair küçük sinyaller almaya çalışırdık. O zamanlar etkileri yeterince hissedilmeyen küresel ısınma konusun­da Kyoto ve Tokyo’da bir dizi toplantılara katılmıştık.

Bugün geldiğimiz noktada ise her yıl daha bariz görünen küresel ısınmanın so­nuçlarına, sıcaklık artışına, kuraklık ve yağış rejiminin değişimine şahit oluyo­ruz.

İklim değişimi-tarımsal üretim

İsmail Cem Özkurt’un İklim Değişikli­ğinin Türkiye’de Tarımsal Üretime Etki­si başlıklı çalışması, ülkemizde tarımsal üretim ile sera gazı emisyonu arasında bir nedensellik ilişkisinin varlığını; kuraklık, ortalama sıcaklık ve yağış değişkenleri ile de sera gazı emisyonu arasında ilişki ol­duğunu ortaya koyuyor.

Anadolu Ajansı’nın haberinde ise iklim krizinin Akdeniz bölgesinde dünya gene­line göre daha çok sıcaklık artışına yol aç­tığı ve Yunanistan’ın kuraklık ve orman yangınlarından en çok etkilenen Akde­niz ülkelerinden biri olduğu aktarılıyor. Haberde, Atmosfer Fiziği ve İklim Bilimi Profesörü Hristos Zerefos’un, yaz ayla­rında ortalama sıcaklığın Akdeniz’de son 120 yılda 2,5-3 derece arttığı sözleri yer alıyor.

Zerefos ayrıca, dünyanın diğer böl­gelerine göre Akdeniz bölgesinin küresel ısınmadan daha çok etkilendiğini; Akde­niz’in, okyanustan daha kolay ısınan ka­palı bir deniz olduğunu; Atlantik, Pasifik ve Hint okyanuslarının, Kuzey denizleri­nin daha açık olduğunu; oralarda suların daha çok karıştığını ve böylece soğuk kal­dığını; Akdeniz’de ise suların soğuyama­dığını ve Akdeniz’in, ısınma sonucu ener­ji biriktirerek bu enerjiyi atmosfere yay­dığını belirtiyor.

Akdeniz bölgesinin önemli karakteris­tiklerini taşıyan ülkemiz, küresel ısınma­nın etkilerini farklı bölgelerde farklı şe­killerde hissediyor. Akdeniz ve Ege böl­gelerinin, özellikle de kıyı şeritlerinin göreceli olarak daha büyük risk taşıdığı­nı ifade etmek mümkün. Ancak coğrafi konum, sahillerin yapısı ve ülkede uygu­lanan iklim politikaları bu risk düzeyini değiştirebiliyor. Ülkemizin sahip olduğu uzun sahil şeridi, küresel ısınmanın etki­lerini daha da kuvvetlendiriyor.

İklim değişimi-gıda enflasyonu

TCMB ekonomistleri Aslıhan Atabek Demirhan ve S. Simin Bayraktar’ın İklim Değişikliği ve Gıda Enflasyonu başlık­lı araştırmaları, konunun somut veriler ışığında açıklanması bakımından değerli bir çalışma. Yazarlar, araştırma sonucun­da, iklim değişikliğinin geldiği son aşa­mada, sürdürülebilirlik ve gıda güvenli­ğinin yanı sıra fiyat istikrarı bakımından da önemli bir tehdit haline geldiğini; ik­lim değişikliği kaynaklı artan sıcaklık ve aşırı hava olaylarının taze meyve ve sebze üretimi, maliyeti ve fiyatları ile ilişkili ol­duğunu; iklim değişikliği nedeniyle artan sıcaklıklar ve yaşanan kuraklıkla meyve ve sebze üretim miktarı azalırken, üretim maliyetleri ve dolayısı ile fiyatlar üzerin­de yukarı yönlü baskı oluşturduğunu be­lirtiyorlar.

Ezcümle; ülkemizde üretim planlama­sına geçilmesi, iklim değişiminin olum­suz etkilerini en aza indirme konusun­da önemli bir fırsat. Bu anlamda seçilen stratejik ürünlerin tespitinin ve su kısıtı kriterinin, iklim değişiminde önemli ens­trümanlar olduğunu ifade etmeliyiz. Da­hası devasa bir geminin tek bir dümenle yönlendirilmesi gibi katsayılar ve tek bir katsayı değeri ile birçok tarım politika­sı hedefini hayata geçirebilmek mümkün hale gelmiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar