İkinci Trump dönemi ile gitsin sıcak savaşlar, gelsin ticaret savaşları

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Mahkûmiyet dahi Trump’ı durduramadı ve ikinci Trump dönemi başladı. Belki O ay­nı gibi görünse de gerçekte ne O aynı Trump, ne de dünya aynı dünya. 2021 yılında seçimi kaybe­derek görevi Biden’a bırakan Trump bugün ar­tık 78 yaşında. 2017’den 2021’e kadar dünyanın süper gücü olarak kabul edilen ABD başkanlığı­nı tamamladıktan sonra hakkında aleyhine açı­lan pek çok dava ile gündeme geldi.

Porno yıl­dızı Daniels’a ödediği ‘sus payı’ davasında ken­disine yöneltilen 34 suçlamanın tamamından suçlu bulunmuş, hüküm giymiş kişilerin oy kul­lanma haklarını geri kazanmada zorluk çektiği bir yer olan Florida eyaletinde oyunu kullana­bilmişti. Ve halen aynı Trump’ın alacağı ceza­nın 26 Kasım’da düzenlenecek olan duruşmada açıklanmasının planlandığını da unutmamak gerekiyor.

Özel yaşamı ve bu zorluklara rağmen yeniden başkan seçilmeyi başarması bir çok ki­şi için mucize niteliği taşımaya devam etsin, biz Trump’ın geçmişten kalan izlerini ve hafızalar­da kalanları evvela bir hatırlayalım. Trump’a dair akıllarda en çok ticaret savaşları yer etti. İlk döneminde de en çok öncelikli Amerika ol­gusu ile beraber göç ve sınır güvenliğine yap­tığı vurgu ve yanı sıra ülkenin fosil yakıt üreti­minde adeta devrim yaparak ülkeyi enerji ko­nusunda kendisine yeter konuma getirmek yer alıyor.

Ben tam bir Amerika milliyetçisiyim di­yerek oylarının da büyük bölümünü bu düşün­cede olan seçmenlerden alan Trump, ABD’ye giriş yasağı, Arap ülkeleri ve İsrail ile normal­leşme sürecine verdiği katkı, Çin’e karşı uygu­ladığı yüksek vergiler, Meksika’ya yönelik özel olarak uyguladığı sınır güvenliği, İran’a düzen­lediği operasyonlar ve belki de en çok ABD’yi Trans Pasifik İşbirliği Anlaşması’ndan çekmesi ile hafızalarda yer aldı.

Trans-Pasifik Ortaklığı, 44.Başkan Oba­ma’nın Asya’ya stratejik dönüşünün merke­zinde yer alıyordu. Trump 2017’de ABD’yi geri çekmeden önce, TPP küresel ekonomi­nin yüzde 40’ını kapsayan dünyanın en bü­yük serbest ticaret anlaşması olacaktı.

Des­tekçilerine göre, böyle bir anlaşma ABD’nin yurtdışındaki ticaretini ve yatırımını genişle­tecek, ekonomik büyümeyi teşvik edecek, tü­ketici fiyatlarını düşürecek ve yeni işler yara­tacak, ayrıca ABD’nin Asya-Pasifik bölgesin­deki stratejik çıkarlarını ilerletecekti. Ancak Trump da dahil olmak üzere muhalifleri, an­laşmanın ABD’nin üretimdeki düşüşünü hız­landırması, ücretleri düşürmesi ve eşitsizliği artırması muhtemel olduğunu görmüşlerdi.

Sıcak savaşlar biter, ticaret savaşları başlar

Trump’ın seçim kampanyalarında en çok öne çıkarttığı hususların başında Rusya-Ukrayna savaşını bitirmek geliyordu. Bu konuda pozitif katkısı olacağına inananlardanım. Ancak aynı tutumu Filistin İsrail savaşında göreceğimizi düşünmüyorum. Ve hatta İran’a karşı sergiledi­ği sert tutuma devam ederek bölgenin daha da kızışmasına dahi sebep olabilir.

Ancak bizi şa­şırtıp bu bölgede de daha işbirlikçi bir tutum sergileme ihtimali olduğunu da göz ardı etme­mek gerekiyor. Ne de olsa karşımızdaki Donald Trump. Küresel ticaret sisteminin ABD’ye za­rar verdiğini ve büyük ticaret açıkları yarattı­ğını savunarak Çin’e karşı yüksek vergiler uy­guladığını düşündüğümüzde, bugün yine ben­zer bir tavrı sergileyeceğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Ülke içerisinde üretime yönelik yatırımları arttırmayı ve ticareti yerli üretime yönelik olarak yeniden yapılandırma gayretine gireceğine de ben kesin gözüyle baktığımı söy­leyebilirim.

Mutlak surette büyümeyi ve isti­damı teşkil edecek yeni vergi düzenlemeleri ile faizleri yüksek bulması sebebiyle FED’in poli­tikalarına da müdahalelerde bulunacağını kes­tirmek zor değil. Ancak unutmamak gerekir ki, ABD’de dünya da 2021’deki durumunda değil. Covid sonrası talepteki daralmalar, ABD ve ba­tı ülkelerinde yükselen enflasyon ile mücadele, Rusya-Ukrayna savaşının ve ardından Ortado­ğu’da başlayan savaşların etkileri ve yapay ze­kanın geldiği nokta, pek çok taşı yerinden oy­natmış durumda.

İlişkiler hangi yöne evrilir

İki ülke arasındaki ticaret Trump›ın son üç yıllık döneminde toplam 64,6 milyar dolar iken, Biden döneminde toplam 90,6 milyar do­lara ulaştı. Biden dönemi Türkiye ile ticaretin en parlak ve dış ticaret fazlası verdiğimiz dö­nem iken, ikinci Trump döneminde aynı po­zitifliğin korunmasına şüpheli yaklaştığımı belirtmeliyim. Zira Trump, hiç şüphesiz yine gümrük vergilerini artıracak ve ithalatı baskı­layacak. Böyle bir durumla karşılaşmama adı­na sürdürülecek iyi ilişkiler, açılacak temiz bir sayfa ve sağlıklı bir diplomasinin ise durumu yeniden lehimize çevirmek için yararlı ola­caktır. Bakalım değişmeyen tek şey değişim mi, yoksa Trump’mı, hep birlikte göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar