İkinci ele de teşvik
Türkiye’de trafikte bulunan yaklaşık 8 milyon adet 16 yaş ve üstündeki aracını hurdaya ayıranlara, yeni araç alımında 10 bin liralık bir ÖTV indirimi sağlanıyor.
Lakin bu adımın da yapısal bir soruna pansuman olması dışında herhangi bir etkisi olmayacaktır.
Sebebi çok basit önce geçmiş örneklere bakalım. Bu teşvik ilk geldiğinde kağıt üstünde hurdaya çıkartılan otomobillerin özellikle Anadolu’nun ücra köylerinde ya da merkezden uzak kasabalarında ve de küçük illerinde fiili olarak trafikten çekilmediklerini biliyoruz.
Yani aslında hurdaya teşvikinin sadece “belge satışı” düzeyinde kaldığını, bir plakaya üç-dört teşvik alındığını biliyoruz. Dolayısıyla bu kez böyle bir durumun yaşanmaması için uygulamanın hayata geçişi de dikkatle takip edilir diye umuyorum.
Bununla birlikte bugünün şartlarında yaşayacağımız duruma ilişkin olarak da bir senaryo yazmak istiyorum. Geçmişte verilen hurda teşvikinin sıfır araç alımında hatırı sayılır bir katkısı olmuştu çünkü verilen indirim aracın fiyatının üzerinde önemli bir etki yapıyordu.
Şimdi, söz konusu 10 bin lirayı küçümsemek istememekle birlikte, 100 bin liranın altında otomobilin satılmadığı ve bu fiyatların da her geçen gün arttığı bir ortamda 10 bin liralık vergi indiriminin etkisi oldukça kısıtlı kalacaktır.
Yaşanacak olan şey yeniden eskisi gibi elinde nakit olan bayi/galerilerin belge satın alarak kendi ticari faaliyetlerinde kolaylık sağlamaları olacaktır. Ve muhtemelen kağıt üstünde hurdaya çıkmış araçlar yeniden yollarda boy gösterecektir. Çünkü, bu dönemde 16 yaş ve üstünde araç kullanana tüketicilerin açık konuşmak gerekirse, 100 bin lira gibi bir paraya yeni otomobil almaları oldukça lükstür. Kaldı ki ekonomik şartlardan dolayı kredi kullanabilme olanakları da giderek kısıldığı gibi aynı zamanda faizler nedeniyle oldukça da pahalı hale gelmekteyken. İşte bu durumda yaşanacak olan, araçların belgelerinin kağıt üstünde satılıp, araçların ‘mecburiyetten’ yollarda kullanılmaya devam edileceğidir.
O yüzden önerim ki burada vergi mevzuatı açısında çok uzman olmadığım için yanılabilirim ama mevzuatı değiştirmek oldukça basit bir konudur, teşvikin kurumsal bayilerin ikinci el satışlarına da uygulanabilmesidir. Bugün tüm resmi distribütör ve ulusal satış firmalarının bayilerinin ve/veya kendilerine ait ikinci el satış firmaları bulunuyor. Eğer düzenlemede, bu ikinci el firmalarının “Hurda aracın alınması” şartı ile ikinci el ile satış yapmalarına izin verilirse atılan adım amacına ulaşır.
İkinci el araç satışında vergi olmaması ilk bakışta “Olmayan verginin vergi indirimi olur mu?” sorusunu getirebilir. Bunu soranlar haklı olsalar da kendilerine, Türkiye’de verginin vergisini ödediğimiz bir sistem bulunduğunu, kazanılmamış, kasaya girmemiş paranın vergisinin ödendiğini ve devletin bunu büyük bir maharetle topladığını hatırlatırım. Bunu beceren, diğerine de bir kılıf uydurabilir diye düşünüyorum. Kurumsal firmanın kazancından elde edilecek vergi, o firmanın sıfır alımında vereceği destek gibi yollarla sistem işlerlik kazanır.
Bu yapılırsa belki gerçek anlamda hurdalar yollardan çekilebilir.