İkili kıskaç!..
Son aylarda küresel piyasaların dikkati 10 yıl vadeli ABD devlet tahvillerinin faizi üzerinde yoğunlaştı; yükseldiğinde riskten kaçınma eğilimi güçleniyor ve sistemik sarsıntılar yaşanıyor, biraz olsun gerilediğinde ise geçici ve göreli bir sakinlik yaşanıyor. Yabancı kaynağa aşırı düzeyde bağımlı olan gelişmekte olan ekonomiler rahatsız olanlar liginde başı çekiyor ve bunlara yönelik beklentiler kademeli bir şekilde olumsuzlaşıyor. Kısa vadeye odaklanmış bu davranış şekli nedeni ile ne olup bittiğini anlamak zorlaşıyor. Önümüzdeki bir-iki yıllık dönemde kısa vadeli faizlerin yükselmeyeceği ve mevcut düzeylerde kalacağına ilişkin sakinleştirici söylemler ise pek etkili olamıyor.
Ne olup bittiğini anlamak için öncelikle kısa vadeli bakış açısından sıyrılmak gerekiyor. Evet, parasal genişleme bugünkü şekli ile uzun bir süre devam edemez ve kısa vadeli faizler 10 yıl boyunca düşük düzeylerde kalamaz. Parasal genişleme devam ettiği sürece ileride yaşanacak yan tesirler daha büyük olur ve oluşan güvensizlik yıkıcı faiz yükselişlerine ortam hazırlar. Bundan kaçınmak adına kontrollü bir şekilde parasal genişlemeden uzaklaşmak ve kontrollü bir şekilde faizlere ilişkin gerçekleri hazmetmeye alışmak gerekir. Bu konudaki her aksama önümüzdeki on yıla ilişkin ortalama kısa vadeli faiz beklentisini çok anormal seviyelere sıçratır ve buna direnmek imkânsızlaşır.
Diğer taraftan riskler kontrolsüz bir şekilde artarken, getirilerin düştüğünü, küresel faizler önümüzdeki 10 yıl boyunca düşük düzeylerde kalsa da, bugünkü durgunlaşmanın ciddi bir daralmaya dönüşmesinin de nerede ise imkânsız olduğunu dikkate almak gerekiyor. Finansal sermayenin özellikle dış kaynağa aşırı bağımlı gelişmekte olan ülke riskini azaltma yönünde harekete geçmesi, daha büyük kayıplardan kaçınmanın tek yolu gibi görünüyor. 10 yıllık ABD devlet tahvili faizlerinin yükselmesi veya önümüzdeki 10 yıllık dönem için ortalama kısa vadeli faiz beklentisinin yükselmesi özelde gelişmekte olanlarda genelde ise küresel düzeyde ciddi bir ekonomik daralma olasılığını iyice güçlendiriyor. Bir yandan güçlenen durgunlaşma, diğer yandan faiz beklentilerinin olumsuzlaşması yıkıcı, başka bir deyişle ölümcül bir bileşim oluşturuyor. Bu gerçekleri geçici bir süre için unutup rahatlamak, hatırlayınca gerilmekte sorunun çözümü olamıyor.
Türkiye ekonomisi hem sorunları ağırlaştırmak pahasına durgunlaşmanın hem de uygun maliyetle dış kaynak ihtiyacını karşılayamayacak olmanın ikili kıskacında kademeli olarak istikrarsızlaşıyor.
Sürdürülebilir olmayan rotada hesapsız bir şekilde ilerlemenin bedelini ödemeye koşuyor. Korkuların ecele faydası olamayacak gibi görünüyor. Bu ikili kıskaç merkez üssünün gelişmekte olan ekonomiler olacağı yeni bir küresel kredi krizinin altyapısını oluşturmaya devam ediyor… Çözüm olmayınca herkesin başının çaresine bakmak üzere riskten kaçınmaya çalışması da sürpriz sayılmıyor…