İki-üç ay öncesinden bugünü görememek ne büyük zaaf!
2018-2020 dönemine ilişkin orta vadeli programın yayımlanmasının üstünden henüz iki ay geçti. Program, Resmi Gazete’nin 27 Eylül 2017 tarihli mükerrer sayısında yayımlanmıştı.
Program iki ay önce yayımlandı, hazırlıkların da bir ay sürdüğünü varsayalım, yani topu topu üç aylık bir zaman diliminden söz ediyoruz.
Şimdi bazı göstergelerde ne tahmin ettiğimize ve gerçekleşmenin ne olabileceğine bakalım. Program tabii ki özünde bu yıl ne tahmin edildiğiyle ilgili değil; adı üstünde program 2018-2020 döneminin hedeflerini ortaya koyuyor ama biz daha bu yılın tahminlerini tutturma başarısı gösteremiyoruz ki gelecek yılın hedeflerini masaya yatıralım.
Büyümeyi nasıl revize ettik?
2018-2020 orta vadeli programında bu yılın büyüme hızı tahmini yüzde 5.5 olarak yer aldı. Söz konusu program yapılırken ilk iki çeyreğin büyüme hızı belliydi. Türkiye ekonomisi ilk yarıda yüzde 5.14 oranında büyümüştü. Belli ki programı yapanlar, ikinci yarıda daha hızlı bir büyüme beklentisiyle hareket edip yılın tümü için gerçekleşmenin yüzde 5.5 olacağı tahmininde bulunmuşlardı.
Ama ilk iki çeyrek büyümesinin belli olmasından sonra yapılan analizler, üçüncü çeyrekteki büyümenin çift haneye çıkma, hatta yüzde 12’yi bulma olasılığının çok güçlü olduğunu gösteriyordu. Bu hızlı büyüme sayesinde de yıllık GSYH artışının yüzde 6.5 dolayına erişeceği tahmin ediliyordu. (Dünya 14 Eylül 2017)
Kaldı ki, orta vadeli program yapılırken artık üçüncü çeyrek geride kalmış ve bu çeyreğe ilişkin veriler az ya da çok ortaya çıkmıştı.
Şimdi, hükümet üyeleri, eylül sonunda açıklanan orta vadeli programda yüzde 5.5 olarak beklendiği belirtilen 2017 yılı büyümesi için son dönemde yüzde 6.5, hatta yüzde 7’lik tahminleri dile getirir oldular. Yüzde 6.5 oranı, ta iki ay öncesinden görülebilen bir orandı zaten.
“Son ekonomik gelişmeler sayesinde büyüme hızlandı ve tahminimizi o yüzden güncelledik” de denilemez ki... Çünkü yıllık büyümeyi yukarı çekecek olan üçüncü çeyrek oranı. Son çeyrekte öyle ahım şahım bir oran beklenmemeli.
“Yeni seri GSYH hesaplaması inandırıcı değildir, gerçeği yansıtmamaktadır, oranlar hormonludur, diğer göstergelerle çelişkilidir...” Bunlar farklı konular.
Sürekli aynı baskülde tartılırsanız, gerçeğinden hep 10 kg fazla görünüyor da olsanız, en azından kilo alıp almadığınızı anlarsınız. Dolayısıyla yeni seri GSYH verilerine fazla itibar etmiyor olmak başkadır, bu seriye göre yapılan tahminler arasında çok fark bulunması başkadır.
Peki şimdi büyüme hızı ne oldu da iki-üç ay içinde yukarı yönlü revize edildi? Doğrusu bizim bu soruya yanıtımız yok. Ama bildiğimiz şu: “Ya o zamanki hesaplar yanlış veya eksikti ya şimdikiler yanlış.”
Enflasyonda çift haneyi artık herkes kabullendi
Bu yılın TÜFE artışı tahmini orta vadeli programda yüzde 9.5 olarak yer aldı; Merkez Bankası ise son enflasyon raporunda tahmininin yüzde 9.8 olduğunu açıkladı.
Hükümet de, Merkez Bankası da çift haneyi telaffuz etmemek için büyük çaba harcamaktalar. Ama şunun şurasında ocak ayına ne kaldı ki; 3 Ocak Çarşamba günü 2017’nin gerçekleşmesi açıklandığında oranın çift haneli olduğunu göreceğiz.
Aslında en “masum” sapmanın enflasyonla ilgili olduğu söylenebilir. Ne yapsalardı yani değil mi, uzun vadeli hedef yüzde 5, 2017 hedefi yüzde 6.5 düzeyindeyken, “Hedefler böyle ama tahminimiz çift haneli” mi deselerdi! O yüzden fiyat etiketi gibi tahminlerle kendimizi kandırmaya devam...
Dolar kurunda gelecek üç yıl da zora girdi
Orta vadeli programa göre dolar kuru bu yıl için 3.58 düzeyinde varsayılıyor. Bir kez daha vurgulayalım, 3.58 bir hedefe işaret etmiyor. Zaten hükümetin dövizde bir hedefinin olması beklenemez. Ama bazı büyüklüklerin döviz cinsinden ifade edilebilmesi için bir kur varsayımında bulunmak da kaçınılmazdır.
İşte orta vadeli programda bu yılın dolar kuru varsayımı 3.58 olarak yer aldı. Ama daha yılın ilk on bir ayı geride kalmış durumda ve ortalama kur, (ocak-kasım ortalaması) 3.63 düzeyine erişti. 2017 ortalaması artık bu düzeyin çok çok üstüne çıkmayacak. Örneğin aralık ayı ortalaması 4 olsa, yıllık ortalama 3.66’ya yükselecek.
Ama daha iki-üç ay öncesinde tahmin ettiğimiz düzeyin çok üstüne çıkmış olacağız. Ancak daha da önemlisi önümüzdeki üç yıl için varsayılan değerler de anlamını yitiriyor.
Orta vadeli programa göre ortalama kur varsayımı 2018 için 3.73, 2019 için 3.92, 2019 için 4.02 idi. Oysa bugünlerde 3.93- 3.94 dolayında seyreden dolar kurunun 2018 ortalamasında 3.73’e inebileceğini nasıl söyleyebiliriz.
Kaldı ki elimizde kurun gelecekte nasıl bir seyir izleyeceğine ilişkin somut bir veri var. Merkez Bankası’nın TL uzlaşmalı altı ay vadeli döviz ihalesinde kabul edilen tekliflerde ortalama dolar kuru 4.1362 oldu. Tüm tekliflerin ortalaması ise 4.1076. Bankalar altı ay sonrası için 4.10’un üstünde dolar kuru beklerken, ki bu oldukça iyimser bir oran gibi görünüyor, biz yıllık ortalamayı 3.73’e nasıl indireceğiz?
2018 bir yana, 2019 ve 2020 varsayımları da daha şimdiden anlamını yitirdi. Ve unutmayalım, biz bu varsayımları iki-üç ay önce kaleme aldık.
İKİ GÜN: Bir seyahat dolayısıyla yazılarıma iki gün ara vermek durumundayım. 4 Aralık Pazartesi günü buradayım.