İki sihirli sözcük: Yenilik-Yetkinlik
Dünyanın neresinde önemli bir gelişme, üretimini ve rekabet gücünü artırma yönünde bir atılım varsa, orada iki sihirli sözcük yenilik ve yetkinlik önemsenmektedir. Bu iki sözcüğe dayalı yaratıcı bireylerin önünü açıcı, onlara uygun çalışma ikliminin yaratıldığı yönetim ve bürokrasinin yön göstericiliği vardır.
Ülkelerin rekabet yarışında başarılı olabilmelerinde belirleyici faktör, bilimsel gelişmelere, yeniliklere değer vermeleri oluyor. Rekabette başarılı olanlar kendi ülkelerinin imkan ve kısıtlarını iyi saptayan, üstünlüklerinin nerelerde olduğunu doğru belirleyen ve o alanda Ar-Ge ağırlıklı desteklerle öncülüklerini geliştiren, bilim ve teknolojiye önem veren ülkeler oluyor.
Bilim ve teknolojinin ülke insanının refahına katkısının sağlanmasında iki sihirli sözcük önem taşıyor. Bunlardan birisi yenilik ve yenilenmeye açık olmak. Başka bir değişle değişimin sürekliliğine değişmeyen tek şeyin değişim olduğuna inanmak.
Diğeri ise yetkinlik. Bilimin toplumsal fayda sağlayabilmesi, toplum içindeki bireylerin refahının artışında rol oynaması.
Bilimin fayda yaratabilmesi için bu iki sözcükle özetlenebilecek gelişmenin sürekli kılınması gerekiyor. Bu sağlanabilirse bilim ve teknoloji insanlığın refahını artıran bir araç olma özelliğini kazanıyor.
Nerede önemli atılım yapan, üretimini ve rekabet gücünü artıran ülke yada bölge varsa, orada mutlaka yenilik ve yetkinlik arayışı içerisindeki bir üretim modelinin arayışı vardır.
Dünyaya bir şeyler yapmak için gelmiş bazı insanların önce tekil ve yalnız uğraşılarını görürüz, daha sonra bir grup içerisinde ortak bir çaba içerisinde hareket ettiklerine tanık oluruz.
Bunun için bireylerin tek tek çabaları da, grup halindeki girişimleri de yeterli olmaz. Bunun yanında onların içinde bulundukları ortamın ikliminin buna müsait olması gerekir. Bunu yaratacak olan ise ülkenin yönetim erkini elde tutan siyasilerin ve bürokratların aldıkları/ alacakları kararlardır. Onlar kararlarıyla ya uygun iklimini yaratır, yenilikçilerin önlerini açar, onların yetkinliklerini artırmaların önlerini açarlar. Ya da bürokratik engeller ve yarattıkları olumsuz ortamla önlerine set çekerler. Yenilikçiler ve yaratıcılar bu iki farklı ortama göre ya coşkulanarak daha üst düzeyde sonuçlara ulaşırlar, yada yılgınlıkla geri çekilirler…
Bu açıdan baktığımızda ülkemiz yenilikçilerin yetkinlikleri artırıcı onları coşkulandırıcı bir ortama sahip değildir. Bu yolda atmamız gereken adımlar, almamız gereken kararlar, yapmamız gereken reformlara ihtiyaç vardır.